Genel
AKPKK rejimi, milletin milyarlarca lirasını çöpe attı

AKPKK iktidarı döneminde iddialı söylemlerle hayata geçirilmek istenen birçok proje yarım kaldı. Kamu kasasından şirketlere milyarlarca lira aktarılan projeler ya hatalı inşa edildiği için tamamlanamadı ya da hukuki süreçler tamamlanmadığı için atıl kaldı. Olan ise kamunun çöpe atılan milyarlarca lirasına oldu.
İktidarın tamamlayamadığı projelerin başında Melen Çayı Projesi geliyor. Devlet Su İşleri (DİS) Genel Müdürlüğü, Melen Barajı için ilk ihaleyi 29 Mayıs 2012’de düzenledi. İhalenin 213 milyon 850 bin TL’ye Ece Tur ile Yöntaş İnşaat iş ortaklığına verildiği açıklandı. Melen Barajı’nın temeli de 2014 yılında atıldı. Düzce ve Sakarya illerini birbirinden ayıran Büyük Melen Çayı’nın Karadeniz’e döküldüğü noktada inşaatına başlanan barajın 214 milyon liraya mâl olacağı açıklandı.
Temel atma töreninde konuşan dönemin Orman ve Su İşleri Bakanı AKPKK’li Veysel Eroğlu da Melen Barajı’nın İstanbul’un su sorununu 2071 yılına kadar çözeceğini iddia etti. Eroğlu, baraj inşaatının 7 Aralık 2016 tarihinde saat 13.59’da bitirileceğini açıkladı. Eroğlu, “İstanbullular susuzluk konusunda endişe etmesin” dedi. Törende konuşan dönemin İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Kadir Topbaş ise “Bugün sizlerle bir tarihe tanıklık ediyoruz. Gelecek kuşaklar adına bir tarih düşüyoruz” diye konuştu.
8 milyar lira harcandı
Şirket Erdoğlu’nun açıkladığı tarihte baraj inşaatını tamamlayamadı ve DSİ 29 Aralık 2016’da baraj inşaatını tamamlamak için bir ihale daha düzenledi. Bu ihale de yine ilk ihaleyi alan Ece Tur ile Yöntaş İnşaat iş ortaklığına 271 milyon 548 bin TL’ye verildi. Bu iki ihaleyle birlikte DSİ Ece Tur ile Yöntaş İnşaat iş ortaklığıyla toplam 485 milyon 398 bin TL’lik sözleşme imzaladı.
Ancak baraj projesi bir türlü tamamlanamadı, inşaat sırasında barajın gövdesinde açılmalar olmaya başladı. Baraj bitirilemeyince Melen’in suyu İstanbul’a borularla aktarılmaya başlandı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu göreve gelir gelmez 19 Ekim 2019’da baraj inşaatında incelemelerde bulundu ve baraj gövdesindeki derin çatlaklar nedeniyle inşaatın durduğunu açıkladı. DSİ Genel Müdürlüğü, Melen Barajı güçlendirme inşaatı için 28 Şubat 2020 tarihinde bir ihale daha düzenledi. Bu ihaleyi de 412 milyon 151 bin TL teklif veren Everest Madencilik İnşaat Nakliye Sanayi ve Ticaret A.Ş. kazandı.
Şirket ile DSİ arasında imzalanan sözleşmeye göre, güçlendirmenin 26 Şubat 2023’te bitirilmesi planlanıyordu. Ancak şirket yetkilileri ve DSİ yetkilileri anlaşamadı ve şirket projeyi tasfiye kararı aldı. DSİ tasfiye talebini kabul etti ve 8 Temmuz 2022’de Melen Barajı’nda yeniden çalışmalar durdu.
Melen Barajı için biri ikmal, biri güçlendirme olmak üzere 3 inşaat ihalesi, birkaç danışmanlık ihalesi, İSKİ’den DSİ’ye aktarılan kaynaklar ve kamulaştırma bedelleri dahil olmak üzere kamunun kasasından en az 8 milyar TL harcandığı belirtildi.

Ankapark projesi
Ankapark’ın yapımına AKPKK’li Melih Gökçek’in Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) Başkanı olduğu 2013 yılında başlandı. Tüm itirazlara rağmen Atatürk Orman Çiftliği arazisi üzerine inşa edilen park Melih Gökçek’ten sonra ABB başkanlığı koltuğuna oturan Mustafa Tuna döneminde kiralandı. 20 Eylül 2018’de gerçekleştirilen ihaleyle Ankapark’ın GBM Ticaret-Çelik Ortak Girişim Grubu’na yıllık 26 milyon 400 bin lira bedel karşılığında 29 yıllığına kiralandığı açıklandı. Ankapark, 20 Mart 2019’da Wonderland Eurasia adıyla ziyarete açıldı. İşletmeci şirketin borçlarından dolayı Eylül 2019’da parkta haciz işlemi gerçekleştirildi. Parkın 2 milyon lira birikmiş elektrik borcu nedeniyle Aralık 2019’da elektriği kesildi. Borcun kısmen ödenmesinin ardından 20 Ocak 2020’de parkın elektriği yeniden bağlandı. Ziyaretçi sayısındaki düşüş nedeniyle Şubat 2020’de park fiilen kapandı. Gökçek hakkında defalarca savcılığa suç duyurusunda bulunuldu.
Temmuz 2022’de mahkeme kararıyla parkın Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne devredildiği duyuruldu. Devir işlemlerinin ardından Ankara Büyükşehir Belediyesi, parkın nasıl değerlendirileceği konusunda bir anket başlatarak Ankaralılardan görüş almaya başladı. Anket sonucuna göre Ankaralılar alanın yeşil alan olarak değerlendirilmesini istedi.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Ankapark için belediye kasasından yaklaşık 801 milyon dolar harcandığını açıkladı.

Havalimanları
Kamunun kasasından milyonlarca lira harcanarak yapılan Uşak, Çanakkale Gökçeada ve Balıkesir Merkez havalimanları yıllardır atıl durumda. DHMİ Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, Uşak Havalimanı’nı 2020 yılında toplam 7 bin 500 kişi kullandı. Ancak, 2021 yılında ise sadece 52 yolcunun Uşak Havalimanı’nı kullandığı belirtildi. Bu yılın ocak ve nisan aylarını kapsayan ilk dört ayında ise 83 personelin görev yaptığı, milyonlarca liralık araç ve gereçlerin bulunduğu havalimanı hiç kullanılmadı.
Balıkesir’in Edremit ilçesinde Balıkesir Koca Seyit Havalimanı adı altında bir havalimanı bulunmasına rağmen AKPKK, 2016’da yılında kente Balıkesir Merkez Havalimanı adı altında bir havalimanı daha yapma kararı aldı. 1 milyon yolcu sayısı hedeflenen ve proje tutarı 30 milyon lira olarak belirlenen havalimanı, 2019 yılında 76 milyon lira harcanarak tamamlandı ve 2020 yılının Şubat ayında açıldı. Ancak DHMİ Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, havalimanına açıldığı günden bu yana hiç uçak inmedi. İki yıldır hiç tarifeli uçağın inmediği ve hiçbir yolcunun da uğramadığı havalimanında toplam 51 personel görev yapıyor.
Yıllardır kullanılmayan bir başka havalimanı ise Çanakkale’deki Gökçeada Havalimanı. DHMİ Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, 2020 ve 2021 yılında 38 personelin görev yaptığı Gökçeada Havalimanı’na hiç yolcu uğramadı ve hiç tarifeli uçak seferi de düzenlenmedi.
Sadece 3 ay kullanıldı
Bu havalimanı da 15 Ağustos 2010 tarihinde turizmini geliştirme amacıyla yenilenerek hizmete girdi. Dönemin DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal havalimanın açılışında yaptığı konuşmada, havalimanı için toplam 88 milyon 120 bin TL harcandığını açıkladı. Havalimanın açılışına katılan dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ise “Gökçeada Havaalanı adanın turizmine, gelişmesine katkı sağlayacak” dedi.
Ardından ilk tarifeli uçuş 12 Temmuz 2011’de İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan gerçekleştirildi ve dönemin Ulaştırma Bakanı Yıldırım tarafından haftada iki gün İstanbul’a tarifeli uçuşların yapılacağı duyuruldu. Ancak havalimanı sadece 3 ay kullanıldı ve Yıldırım’ın açıkladığı tarifeli uçuşlar sadece 3 ay yapıldı. Bir daha havalimanına hiç tarifeli uçak seferi düzenlenmedi.

Metrobüsler çürüdü
Kamunun milyonlarca lirası da İstanbul için alınan ama kullanılamadığı için çürüyen metrobüslere harcandı. Araçlar, İBB’nin AKPKK tarafından yönetildiği dönemde “Bu araçlar İstanbul’un topografik yapısına uygun değil” uyarılarına rağmen belediye kasasından 63 milyon avro ödenerek alındı. 2008 ve 2009 yılında araçları alan İETT Genel Müdürü Mehmet Öztürk, 63 milyon avro ödenen ve hurdaya ayrılan metrobüsleri aldığı için hiç pişman olmadığını belirtti. Öztürk, geçen yıl BirGün’e yaptığı açıklamada “Bugün olsa o metrobüsleri yine alırım” dedi. Normal körüklü otobüs fiyatının dört katına denk gelen Hollanda menşeli otobüsler, İstanbul yollarının fiziki koşullarına uyum sağlayamadığı için sık sık arızalandı. Arızalar nedeniyle otobüsler arada sırada sefere çıkarıldı, çoğu garajlarda çürümeye bırakıldı. İETT’ye metrobüs ve otobüs alımlarında usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla yargılanan, kurumun eski Genel Müdürü Mehmet Öztürk’ün de aralarında bulunduğu 18 sanık yargılandı ve 2011 yılında beraat etti.
Kaynak: Birgün gazetesi
Amerika
ABD’nin borç “şımarıklığı” ciddi maliyet riski taşıyor

Yellen: ABD’nin borç “şımarıklığı” ciddi maliyet riski taşıyor
Hazine Bakanı Janet Yellen, Perşembe günü Japonya’daki G7 finans görüşmelerinde, ABD borç tavanının yükseltilmesi konusundaki siyasi çekişmelerin, temerrüt “felaketi” olmasa bile “ciddi ekonomik maliyet” riski taşıdığı uyarısında bulundu.
Saatler önce eski başkan Donald Trump, Cumhuriyetçi yasama organlarını, Demokratların harcama kesintilerini kabul etmemesi halinde limiti kaldırmayı reddederek ABD’nin ilk borç temerrüdünü tetiklemeye çağırdı.
Başkan Joe Biden da, derinleşen anlaşmazlığın kısa süre içinde çözülmemesi halinde, önümüzdeki hafta sonu yapılacak Group of Seven zirvesine bizzat katılmak da dahil olmak üzere Asya gezisini iptal etme tehdidinde bulundu.
Yellen yaptığı bir konuşmada, “Benim ve tüm ekonomistlerin değerlendirmesine göre, ABD’nin yükümlülüklerini yerine getirememesi ekonomik ve mali bir felakete yol açacaktır,” dedi.
Niigata kentinde maliye bakanları ve merkez bankası başkanlarının üç gün sürecek toplantısı başlarken Yellen, “Temerrüt dışında, borç limiti üzerindeki çekişmeler de ciddi ekonomik maliyetler getirebilir” diye ekledi.
Borç tavanı olarak adlandırılan ve halihazırda tahakkuk etmiş faturaların ödenmesi için hükümetin borçlanmasına getirilen sınırın kaldırılması genellikle rutin bir işlemdir.
Ancak 2022’de Temsilciler Meclisi’nin kontrolünü ele geçiren bütçe yanlısı Cumhuriyetçiler, mevcut 31,4 trilyon dolarlık limiti yalnızca harcamaların kısıtlanması halinde yükseltme sözü verdiler.
Geçtiğimiz hafta Yellen, ABD’nin mali yükümlülüklerini yerine getirecek parasının 1 Haziran gibi erken bir tarihte tükenebileceği uyarısında bulundu.
Perşembe günü ise 2011 yılında ABD’nin çok sevilen AAA borç notunu kaybetmesiyle sonuçlanan benzer bir çıkmazı hatırlattı.
Yellen, “Kendi kendimize bir kriz yaratmak için iyi bir neden yok” dedi.
“ABD Kongresi 1960’tan bu yana borç limitini neredeyse 80 kez yükseltti ya da askıya aldı. Bunu bir kez daha yapmak için hızlı hareket etmeye çağırıyorum.”
Genel
Emekli amirali ‘sıkarız kafasına’ diye tehdit etmişti: Savcının bulamadığı Çelik, Bahçeli’nin yanında çıktı

Emekli amiral Türker Ertürk’ü “sıkarız kafasına” diye tehdit eden Alparslan Çelik’in, hakkındaki soruşturmada savcılıkça “bulunamadığı” ve dosyanın “faili meçhul”e gönderildiği ortaya çıktı. Gazeteci Türkoğlu’na göre savcının bulamadığı Çelik, Bahçeli’nin fedailiğini yapıyor.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, emekli amiral Türker Ertürk’ün, Alparslan Çelik tarafından “sıkarız kafasına” şeklinde tehdit edilmesi ve sonrasındaki süreci anlatan bir yazı kaleme aldı.
Çelik’in, Suriye’de düşürülen Rus uçağından sağ çıkan pilotu öldürdüğünü yazan Terkoğlu, tehdit nedeniyle aranan ancak “bulunmayan” Çelik’in, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yle fotoğraflarını paylaştı. Terkoğlu, Alparslan Çelik’in aynı zamanda savaş suçlusu olduğunu belirterek, Bahçeli’ye fedailik yaptığını söyledi.
Terkoğlu’nun yazısındaki ilgili bölüm şöyle:
Ertürk’ü açıkça tehdit etti
4 Nisan 2021’de, Türker Ertürk’e bir tehdit geldi. Öyle imalı filan değil. Açık açık… Aynen şu yazıyordu: “Bu terörist sevici Mihraç Ural itinin yoldaşı amiral Türker Ertürk mü darbe yapmayı düşünüyormuş, sıkarız kafasına bir daha düşünemezler…”
“Sıkarız kafasına” sözü açık da… Ya tehdit eden?
Adı Alparslan Çelik.
Rus pilotu öldürdü
Putin ile Erdoğan’ın bugünkü kadar yakın olmadığı günler. Suriye’de cihatçı teröristlere operasyon yapan bir Rus Su-24 uçağı, 24 Kasım 2015 günü, TSK’nin tespitine göre sınır ihlali yaptı. Bunun üzerine bir F-16 tarafından vuruldu. Uçaktan atlayan Rus pilot Oleg Peşkov, paraşütüyle havada süzülüyordu. Ancak yerde onu öldürmeyi bekleyenler vardı. Kendisini, Suriye’de 2. Sahil Tümeni olarak tanıtan birliğin başındaki Alparslan Çelik, emrindeki militanlarla pilotu hedef almıştı. Peşkov’a tam dört kurşun isabet etti. Yere düştüğünde hayatını kaybetmişti. TSK, kendisine yakışan bir şekilde, ölen pilotu, Suriye’den Türkiye’ye getirerek askeri törenle Rus ordusuna teslim etti.
Ancak cinayet aslında bir savaş suçuydu. Zira can çekişen silahsız bir askeri öldürmek, uluslararası hukuka aykırıydı.

Sahte paradan dolandırıcılığa
O günlerde Alparslan Çelik’e bir şey olmadı. Zira olayın ardından, Rus istihbaratının hedefine girdiğini görüp Türkiye’ye gelmişti. Çelik hakkında, Türkiye’deki savcılık takipsizlik kararı verdi. Kararda, Rus pilot için, “uçaktan ayrıldığı sırada başını, üstündeki camlı bölüme çarpmasından dolayı kafatasında kırıkların oluşmuş olabileceği” yazıyordu.
Yıllar geçti. Türkiye ile Suriye yakınlaştı. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu AKP’den koptu. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, hadise FETÖ’ye bağlandı. Bu kez, Türkiye ile Rusya’yı savaşa sürüklemek için, örgütün bu olayı tertiplediği iddia ediliyordu.
Peki Alparslan Çelik?
Huylu huyundan vazgeçer mi? Elbette bir kafeye girip garsonluk yapmadı. Türkiye’de mafyacılık işlerine karışması sanırım sizin için de sürpriz olmamıştır.
31 Mart 2016’da, polise bir ihbar gitti. İzmir’in Karabağlar ilçesindeki bir lokantada, silahlı kişiler vardı. Olay yerine giden güvenlik görevlileri, 17 kişiyi gözaltına aldı. Tahmin ettiğiniz gibi, birisi Alparslan Çelik’ten başkası değildi. Aramada, şüphelilerde, 5 makineli tüfek, 4 tabanca ve 2 telsiz ele geçirildi. Çelik ve arkadaşları, “Ateşli Silahlar Kanunu’na Muhalefet” ve “Harp silahı bulundurmak” suçlamasıyla tutuklandı.
Yakalananlar tam bir suç ordusuydu. Hayır siyasi mesele sanmayın. Örneğin Rus pilotu öldüren Alparslan Çelik’in, “sahte para” suçundan kesinleşmiş 2.5 yıl hapis cezası olduğu fark edildi. Ayrıca “hükümlünün kaçmasına yardım” ve “dolandırıcılık” suçlarından da Elazığ Emniyet Müdürlüğü’nce arandığı anlaşıldı.
Defalarca cezadan kurtuldu
“Birileri” tarafından kollanan grup, hafif cezalarla kurtuldu. Alparslan Çelik de 5 yıl hapis yattıktan sonra 2 yıl önce serbest bırakıldı. Çıktığı gibi, ayağının tozuyla, Türker Ertürk’ü “kafasına sıkarız” diye tehdit etmişti. Gerçekten, daha önce “kafaya sıkma deneyimi” olan Çelik’in yazdığına bakılırsa, tehdit ciddiydi.
Elbette Türker Ertürk de ciddiye aldı. Avukatı Ayhan Yıldızel aracılığıyla, 6 Nisan 2021’de, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Hani şu, İmamoğlu’nu “ahmak” ifadesinden dolayı siyasi yasaklı yapan savcılık!
Savcılık meçhul dedi
Savcılık ne mi yaptı?
Uzun süre dosyayı nedense sümen altında tuttu. Sonunda da Savcı M.Ç., Çelik’e ulaşılamadığı gerekçesiyle, geçen yılın temmuz ayında faili meçhul birimine sevk etti.
MHP’den çıktı
Faili meçhul kalmasın, hatta yeni faili meçhuller olmasın diye, Türker Ertürk ve avukatı harekete geçti.
Bir de ne görsünler!
Bunca suça karışmış, Rus pilotu öldürerek Türkiye’yi savaşın eşiğine getirmiş, çeşitli çetelerle içli dışlı olmuş, birçok suçtan hüküm giyerek hapis yatmış Alparslan Çelik, MHP Genel Merkezi’nde. Hatta Devlet Bahçeli’nin hemen ardında durup fedailiğini yapıyor. Haliyle savcı “bulamıyor” değil, bulmak istemiyor!”
Genel
İsmailağa Cemaatinde yaşanan cinsi sapıklığın skandal ses kayıtları

İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in 6 yaşındaki kızı H.K.G’yi Kadir İstekli ile skandal bir şekilde, İslamda asla olmayan bir şekilde evlendirmesi ile ortaya çıkan cinsi sapıklığın yankıları sürüyor.

1998 yılında doğan H.G. isimli kız çocuğu 6 yaşında İsmailağa Cemaati’ne bağlı Gümüşel ailesi tarafından 29 yaşındaki tarikat mensubu Kadir İstekli ile uydurma bir imam nikahı ile evlendirildi.
H.G. annesinin saçını tarayarak zaman zaman 29 yaşındaki adamın evine gönderdiğini söyledi.
H.G. bu yaşına kadar cinsi istismara maruz kalırken 14 yaşında bir doktora gitti ve bu durum doktor tarafından fark edildi.
Doktor, olayı polise bildirdi ve olay savcılığa intikal etti. Dosyaya bakan savcı küçük kızın doğum kartına bakmak yerine kemik tespitini istedi.

Kemik tespiti için gelen yetkili ise H.G.’nin kemik yaşına bakmak yerine 21 yaşındaki bir kadından numune alıyor.
H.G. bu yetkilinin aynı tarikattan geldiğini ve yetkilinin “Neden 17 değil de 21 yaşındaki bir kadının numune için getirildiğine”kızdığını söylüyor. Dosya kapanıyor.
14 yaşındaki çocukla ilgili “21 yaşındadır” şeklinde kemik testi sonucu geliyor ve savcı bu olayı kapatıyor.
Daha sonraki yıllarda H.G. bir radyoda çocuk yaşta evlilikle ilgili bir program dinliyor. H.G. yaşadıklarını anladıktan sonra evden kaçmaya çalışıyor.

Sonrasında H.G. sosyal medyada bir kadına bunu anlatıyor ve o kadın şikayetçi olmasını istiyor.
H.G. ses kayıt cihazı alıyor ve 29 yaşında kendisiyle evlenen tecavüzcüsünün tüm konuşmalarını kayıt ediyor.
H.G. ses kaydı alıyor ve şikayetçi oluyor. Bütün olaylar açığa çıkıyor. İddianame 2 yılda yazılıyor ve çocuğa yapılan tecavüzle ilgili açılan davada hiç kimse tutuklanmadı.
Yıllarca tecavüze uğrayan H.G. şu anda 24 yaşında ve açıktan ortaokulu bitirmeye çalışıyor.
Konuyla ilgili Aile Bakanlığı’ndan hiçbir açıklama yapılmadı.

6 yaşında cemaatten biriyle evlendirildiği belirten H.K.G.’nin aldığı ses kayıtlarının iddianamede yer alan bazı kısımları:
H.K.G: “Keşke 6 yaşında ilişkiye girmeseydik, kesin mutlu olurduk biz ya değil mi?”
(Evlendiği Şahıs) Kadir İstekli: Yani orası öyle dediğin gibi de
H.K.G.: 6 yaşında nikahımız kıyılmayaydı. Keşke babam ilişkiye izin vermeseydi. Yani bu sıkıntıların hiçbiri olmazdı.
Kadir İstekli: Var mı yapacak bir şey onu söyle. Dönebiliyor muyuz?
H.K.G.: “Ama telafisi de olmuyor işte.”
Kadir İstekli: Yani tam bir hatadır. Gerçekten düşüncesiz, psikoloji. Bilmeden yapılmış olan bir hareket. Yanlış bir şey. Ha şu an ben kendi kız çocuğum olsa 6 yaşında evlendirir miyim? Evlendiririm. Ama o şekil bir şeye müsaade eder miyim? Etmem.
H.K.G.: Babam nasıl düşünmedi.
Kadir İstekli: “Hocaefendi her şeyi dört dörtlük mü düşünüyor? Bırak sen de Allah Allah.”
H.K.G: “Yani kızım daha küçük, 6 yaşında. İlişkiyi kaldırabilir mi, kaldıramaz mı, insan bunu bilmez mi… Hadi bir defa, iki defa, sonra gözetlersin. Nasıl desem, kızının durumunu gözetlersin… Yıllarca böyle devam etti. Yani bir değil, iki değil. Her gün sıkıntı yani. Gerçekten çok büyük sıkıntı hocam.”
Kadir İstekli: “Geriye dönülmüyor, dönülmüyor işte.”
H.K.G: “İşte, çünkü küçücüğüm. Anlam veremiyorum nasıl desem. Gerçekten zor. Benim açımdan da düşünmelisiniz. Babam da benim açımdan düşünmeli biraz.”
Kadir İstekli: “Daha düne kadar, sen konuşana kadar biz böyle bir sıkıntının olduğunu bilmiyorduk ki ya Allah Allah…”
H.K.G.: “Ama insan nasıl bilmez.”
Kadir İstekli: “Bilmiyor insan işte. Niye psikoloji mi okumuşum ben, okumamışım ki”
Yorumlar