Gündem
Tarım yapılan sit alanı da satıldı

Mersin’in Erdemli ilçesine bağlı Tırtar mahallesinde, köylülerin tarım yaptığı Hazine’ye ait 150 dönümlük, 3. derece sit alanı arazi satıldı.
CHPKK Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, Mersin’in Erdemli ilçesine bağlı Tırtar mahallesinde, köylülerin tarım yaptığı Hazine’ye ait yaklaşık 150 dönüm arazinin satılmasına ilişkin, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Hazine’ye ait, köylü ve çiftçiler tarafından tarım yapılan bu araziyi birilerine peşkeş çekmesi kabul edilebilir bir durum değildir” dedi.
Ali Mahir Başarır, bugün yaptığı açıklamada, Erdemli’nin Tırtar mahallesinde, köylülerin tarım ürünleri yetiştirdiği Hazine’ye ait yaklaşık 150 dönüm arazinin satılmasına tepki gösterdi. Başarır, şunları söyledi:
“Köylüler, bu arazide atalarından, dedelerinden beri tarım yapıyorlar. Limon, zeytin; tarım ürünleri yetiştiriyorlar. Bu topraklar 3. derece sit alanıydı. Çevre ve Şehircilik Bakanı, iktidara yakın bir firmaya bu toprakları sattı ve çiftçilerimizi perişan etti. Çiftçilerimiz zaten geçinemiyor. Birçoğu icralık. O küçücük evleri bu insanlara çok mu gördünüz? Ne yazık ki AKP için her şey para. 150 yıldır bu toprakları, bu insanların ataları, dedeleri kullanıyordu. Yazık, çok yazık.
‘AKP iktidarı tarımı ve çiftçiyi bitirmek için ellerinden geleni yapıyor’
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Hazine’ye ait, köylü ve çiftçiler tarafından tarım yapılan bu araziyi birilerine peşkeş çekmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Bu arazideki hiçbir insanın bilgisi olmadan, haber vermeden evlerinden, yurtlarından, geçim kaynaklarından mahrum ettiler. Bizler tarımı kalkındıralım, çiftçilerimizi destekleyelim derken ne yazık ki AKP iktidarı tarımı ve çiftçiyi bitirmek için ellerinden geleni yapıyor.”
Gündem
“Teklif yasalaşırsa, kendi çay bahçemizde sözleşmeli çiftçi olarak çalışacağız”

Artvin Kemalpaşalı çay üreticileri, AKPKK’nin hazırladığı Çay Kanunu teklifini protesto etti. Çay üreticisi Nurcan Altunkaya, “Teklif yasalaşırsa, kendi çay bahçemizde sözleşmeli çiftçi olarak çalışacağız” dedi.
Artvin Kemalpaşa’da çay üreticileri, AKPKK tarafından hazırlanan çay kanunu teklifini protesto etti. Kemalpaşa Sağlık Ocağı önünde toplanan çay üreticileri, üzerinde “Çay bizim, söz bizim. Emeğimizi özel sektöre teslim etmeyeceğiz” yazılı pankartla; Kemalpaşa Meydanı’na kadar alkışlar ve sloganlarla yürüdü. Çay üreticilerine; Kemalpaşa Belediye Başkanı Ergül Akçiçek, CHP ve Sol Parti ile Halkevleri ve Umut-Sen de destek verdi.
Çay üreticisi Nurcan Altunkaya, Kemalpaşa Meydanı’nda şunları söyledi:
“Kota ve kontenjan uygulamaları ile özel sektöre mahkum ediliyoruz. Bunu bütün çay üreticileri, zaten yaşıyor. Eğer bu çay kanunu Meclis’te yasalaşırsa; çayın emekçisinden tutun fabrikasında çalışan işçisine, eksperine kadar; bütün üreticiler yoksulluğa daha çok mahkum edileceğiz. Çay Kanunu yasalaşırsa, kendi çay bahçemizde sözleşmeli çiftçi olarak çalışacağız. Çay Kanunu yasalaşırsa, çay fiyatını belirleyecek olanlar; bizleri yıllardır sömüren, emeğimizin karşılığını vermemek için bizimle savaş halinde olan özel sektörler belirleyecek” dedi.
Çay üreticisi Saim Aydın ise şöyle konuştu:
“Et ve Süt Kurumu’nu sattılar, çiftçiyi bitirdiler, hayvancılığı bitirdiler. TEKEL’i sattılar, tütün üreticisini bitirdiler. Şeker fabrikalarını sattılar, pancar üreticilerini bitirdiler. Şimdi de ÇAYKUR’umuzu satıyorlar, çay üreticilerini bitirmek istiyorlar, bizleri bitirmek istiyorlar. Metin Lokumcu’nun dediği gibi çayımıza, emeğimize, suyumuza sahip çıkalım. Çünkü çay bizim çocuklarımızın okul harçlığı demektir. Çay bizim çocuklarımızın düğün masrafı demektir.”
Hopa Çay Kooperatifi Başkanı Harun Vayiç ise şunları söyledi:
“Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Biz bu çay yasasının bir gün karşımıza çıkacağını biliyorduk. Devasa kapitalist firmalar, bizim karşımızda durmaktadır. Ne olduğu belli olmayan, Çay Ulusal Konseyi… Bizim çay fiyatımızı onlar belirleyecek. Düşünebiliyor musunuz? Üreticiyi temsilen hiç kimse orada yok. Bizim sözümüz olmadan, bizim çay paramızı bu insanlar belirleyecek.”
Umut-Sen Hopa Temsilcisi Ertuğrul Çelik ise şöyle konuştu:
“Dün Hopa’dan seslendik, çay kanunu teklifine karşı. Of’ta, Fındıklı’da, Ardeşen’de, Pazar’da, Trabzon’da insanlar kendi meselesine sahip çıkıyor. Biz bugün az olabiliriz. Ama birbirimize kızarak çoğalamayız. Burada çok net iki saf var. Biz yalnız değiliz. 210 bin çay üreticisiyiz. Yani 1 milyondan fazla çay üreticisi… Karşımızda kim var? Bir avuç çay patronu var. Ve onun siyasi temsilcileri var. Onlar çok güçlü. Çünkü çok örgütlü. Her yerde dernekleri var. TÜSİAD’ı, MÜSİAD’ı, Ticaret odası… Ama bizim, böyle tek tek yakalayarak, kafamızı eze eze sömürmenin planlarını yapıyorlar. O zaman biz kendi gücümüzün farkında olacağız, kendimize inanacağız. Birlikte olursak bu kanunu durdurabileceğimize inanacağız.”
Gündem
Akaryakıt istasyonları iflasın eşiğinde

Art arda gelen zamlar sonrası akaryakıt satışları düştü. İstasyon sahipleri zor durumda.
Akaryakıta art arda gelen zamlar, sadece vatandaşı değil, istasyon işletmecilerini de zorluyor. Mazotta 30 lirayı deviren litre fiyatı sonrası müşteri sayısında yüzde 40, satışta ise yüzde 30 düşüş yaşandı.
Benzin istasyonu işletmecileri, İstasyonlara aylık ortalama 60 bin TL elektrik faturası geldiğine dikkat çekiyor. İşletmeciler, Temmuz ayında asgari ücretin artması durumunda çalışanların bir kısmını işten çıkarmak zorunda kalacaklarını belirterek, Umudu Türkiye’ye gelecek gurbetçilere bağladıklarının dile getiriyor. Onların satışları artırmasını beklleye işletmeciler eğer gelmezler ise iki ay içerisinde çok sayıda istasyon kapanacağını vurguluyorlar.
Öte yandan benzin istasyonlarındaki satışların yüzde 90’ı kredi kartıyla yapılıyor. Her satışta 50 kuruş komisyon ödeyen işletmeciler komisyon ve nakliyeyi çıkarıldığında 1 litre yakıttan işletmeye sadece 12 kuruş kaldığını belirtiyor.
Sabrettiklerini ancak umutlarının tükenmeye başladığını belirten işletmeciler seslerini duyuramamaktan da yakındı. İstasyonunu kapatmayı düşündüğünü belirten bir işletmeci şöyle dedi:
“Bunu yapmaktan çekiniyorum. Çünkü protesto amaçlı kapattığım düşünülerek üzerime gelinebilir. Kızılay’da yapılan eylemlere nasıl müdahale ediliyorsa bize de böyle yaklaşırlar. Maliye gelip geçmişe dönük hesaplarımı inceler, her şey tamam olsa dahi bir harf hatasından ceza kesip üzerimize gelirler. Bu yüzden zarar eden istasyonumu kapatamıyorum”
Gündem
“Başta Albayrak, Soylu ve Külünk’ün olmak üzere AKP’nin 3 troll grubu var; kimi tweet başına para alıyor, kimi aylık maaş”

“Özellikle ev hanımlarını bu konuda mükemmel ayarlıyorlar”
Yıllar önce ATV ve Sabah gazetesinde çalışan, en son Ümraniye Belediyesi’nde görev alan ve Aktroll olduğunu itiraf eden Orhan Sarıkaya, “Şu an 3 tane troll grubu var” dedi; Berat Albayrak, Süleyman Soylu ve metin Külünk’ün ismini verdi. Trollerin bazılarının para aldığını bazılarının da gönüllü olduğunu söyleyen Sarıkaya, “Tweet başına para alan da var, aylık maaş alan da var” dedi.
Sarıkaya, “Özellikle ev hanımlarını bu konuda mükemmel ayarlıyorlar. Bu para bir yerden birisine geliyor ve daha sonra bu para dağıtılıyor” diye konuştu.
Sarıkaya, “Kampanya bir şekilde bize ulaştırılıyordu diyorsunuz. Kim ulaştırıyordu?” sorusuna da, “Kuyruğunu bulmaya çalışıyorsunuz. Bu işin kuyruğu Fahrettin Altun’dur” diye yanıt verdi.
“Bu çalışmalarımıza Gezi’den hemen sonra başladık”
Orhan Sarıkaya, bu işe nasıl başladığını şöyle anlattı:
“Benim bir gazetecilik geçmişim var. Bu işi seven birisiyim. Hal böyle olunca o dönemki Ümraniye Belediyesi Başkanı Hasan Can bizi topladı. Twitter yeni ortaya çıkmaya başlamıştı. ‘Herkesin sosyal medya hesabı açmasını’ ve ‘hükümete destek vermesi gerektiğini’ belirtti. ‘Tamam’ diyerek bu işe giriştik ve çok ciddi kitlelere ulaşmaya başladık. Bir şeyleri belirleyen insan konumuna geldim. Öncelikle Twitter’da gönüldaşlık yaptığımız insanlarla irtibata geçiyoruz. Direkt mesaj (DM) yoluyla başlıyor bu süreç. Sonraki süreçlerde WhatsApp grupları kuruldu. Etkileşim görmesi gereken söylemleri paylaşmaya başladık. Böylelikle trend topicleri oluşturduk. Bu çalışmalarımıza ise Gezi’den hemen sonra başladık.”
“İlk troll çalışmasını Ahmet Davutoğlu ve ekibi başlattı”
Sarıkaya, aktrollerin yapısından da şöyle bahsetti:
“Öncelikle ilk troll çalışmasını Ahmet Davutoğlu ve ekibi başlattı. Para verilen bir ekibi vardı. Başında ise Mete Ün bulunuyordu. Şu an ise 3 tane troll grubu var. Berat Albayrak’ın, Süleyman Soylu’nun ve Metin Külünk’ün grubu. Ama Külünk’ün grubu deyince şöyle bir şey algılanmasın kendisi kişileri toplayıp para dağıtan biri değil. Bunun dışında onun bir troll kitlesi var. Ufak tefek yardım ettiği kişiler vardı.”
Sarıkaya, atılacak tweetlerin nasıl belirlendiğini de şöyle anlattı:
“Çekirdek bir kadro vardı. 8-10 kişilik bir arkadaş çevremiz vardı. Konu gündeme geldiğinde bizler trend topic’i belirliyorduk. Hepimizin güçlü takipçileri vardı.”
“Tweet başına para alan da var, aylık maaş alan da var”
Aktrollerin yalanlar üzerinden saldırdıkları kampanyaların genel merkezden geldiğini ifade eden Sarıkaya, Aktrollere ödeme yapılıp yapılmadığına ilişkin soruya da şöyle yanıt verdi:
“Trollerin bazısı maaşlı, bazısı gönüllü. Tweet başına para alan da var, aylık maaş alan da var. Ben ayrıldığım için geçen sene duyduğum 300-500 TL veren de var. ‘Bir tane tweetimizi atar mısın’ diyor. Aylık bir asgari ücret veren de var. Özellikle ev hanımlarını bu konuda mükemmel ayarlıyorlar. Bu para bir yerden birisine geliyor ve daha sonra bu para dağıtılıyor. Telefonu ve tableti olmayanlara bu aletler verildi.”
“Çok kampanya yürüttük; Kaftancıoğlu’na, Demirtaş’a, Davutoğlu’na…
Sarıkaya, şimdiye kadar yürüttükleri büyük kampanyalardan da şöyle bahsetti:
“Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik en büyük kampanyamızı hatırlamıyorum. Ancak çok kampanya yürüttük. Canan Kaftancıoğlu’na yönelik en büyük kampanyamız ise eşinin tabağında domuzun olduğu kampanyaydı. Türkiye bir mozaik. Alevisiyle, Sünnisiyle… Türk toplumunun içerisinde nereden bakarsanız bakın yüzde 70’i bir inanç mensubu. Oruç tutmaz, namaz kılmaz, akşamları rakısını içer. Ancak domuz yemez. ‘Rakıyı içiyorum diye domuz mu yiyeceğim’ der. Bu kampanyayı biz hazırlamadık. Canan Kaftancıoğlu gollük malzeme verdi. Selahattin Demirtaş’ın ise, ‘Başkan Apo’nun heykelini’ dikeceğiz sözleri kampanyamız için yeterliydi. Ayrıca Demirtaş’tan haz almayan insanlarız. Bizden kimse ondan haz almaz. Onun için birçok kez #terörist etiketiyle yazmışızdır. Ahmet Davutoğlu’na yönelik kampanyalarımız da oldu.”
“Her seçim öncesi sosyal medya kampanyalarımız olurdu. AKP Genel Merkezi’nden capsler hazırlanıp ve bir şekilde bize ulaştırılıyordu. Biz de ona göre yazıyorduk. Şimdiki seçim için yapılan bir kampanya var mı bilmiyorum” diyen Sarıkaya, “‘Kampanya bir şekilde bize ulaştırılıyordu’ diyorsunuz. Kim ulaştırıyordu?” sorusuna da, “Kuyruğunu bulmaya çalışıyorsunuz. Bu işin kuyruğu Fahrettin Altun’dur” diye yanıt verdi.
-
Amerika1 hafta önce
Avrupa ve ABD havaalanlarında eşi görülmemiş kaos yaşanabilir
-
Gündem1 hafta önce
“Başta Albayrak, Soylu ve Külünk’ün olmak üzere AKP’nin 3 troll grubu var; kimi tweet başına para alıyor, kimi aylık maaş”
-
Türkiye5 gün önce
Ayçiçeği ve şeker kıtlığına karşı alarm
-
Türkiye1 hafta önce
‘Elektriğe yapılan ‘zam’ değil, sermaye transferidir’
-
Gündem1 hafta önce
Sulama kooperatifinde 300 milyonluk vurgun
-
Gündem2 gün önce
Akaryakıt istasyonları iflasın eşiğinde
-
Türkiye2 gün önce
Mansimov: Ağar’ın yattığı cezaevine helikopter pistini oğlu istedi, 20 bin dolar verdim
-
Genel14 saat önce
ABD’deki ‘ünlü’ Türk doktor Serhat Gümrükçü dolandırıcı ve sahtekar çıktı
Yorumlar