Orta Doğu
Sadettin Tantan: Türkiye, kapsamlı bir göç politikası oluşturmalı

Eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan:
“Türkiye, 100 yıl evvel nasıl Sevr’i yırtıp atarak Lozan’ı imzaladıysa bugün AB tarafından dayatılan emperyalist göç planını yırtıp atarak milli menfaatlerini önceleyen sadece sığınmacılarla sınırlı olmayan kapsamlı bir göç politikası oluşturmak zorundadır. Bu plan içeriğinde sığınmacıların iadesi, göçmenlerin yaş ve meslek gruplarına göre tasnifi, ülkemizin sektörel ihtiyaçları, kültürel adaptasyon, eğitim, uluslararası öğrencilerin Türk tedrisatından geçirilmesi gibi birçok husus ele alınmalıdır. 4901 sayılı yasa ile yürürlükte bulunan Suriye ile imzalanan “geri kabul anlaşması” gözetilerek sığınmacıların güvenlikleri garanti altına alınmak kaydı ile savaş ortamının son bulduğu bölgelere geri gönderilmesi yasal zeminde sağlanabilir.
1951 Cenevre Sözleşmesi’nin 32/1 ve 33. maddeleri, 6458 sayılı Koruma Kanunu’nun 53,54 maddeleri, 1967 BM Devlete Sığınmaya İlişkin Beyanname’nin 3/2 maddesi, 30.11.1994 tarihinde yayımlanan yönetmeliğin 29. maddesi, 4901 sayılı yasa ile yürürlükte bulunan Suriye ile imzalanan “geri kabul anlaşması” gözetilerek sığınmacıların güvenlikleri garanti altına alınmak kaydı ile savaş ortamının son bulduğu bölgelere geri gönderilmesi yasal zeminde sağlanabilir.
Özellikle yurdumuzda eğitim gören yüz bini aşkın uluslararası öğrenciyi ülkemizin bir temsilcisi gibi yetiştirecek, ülkemizin ihtiyacı olan sektörlere eleman temin edecek, demografik yapımızı bozmayacak bir göç politikası oluşturulduğu takdirde Türkiye sığınmacı sorununu çözer. Bunu temin edecek yegane yer Gazi Meclis’tir. Meclis’te bulunan gruplara çağrım; 2005 tarihli planı yırtıp atarak yerli ve milli “Sığınmacı ve Göçmen Ulusal Eylem Planı”nın ilan edilmesini gündeme getirmeleridir!”
Afrika
Yoksul ülkeler için kış karanlık geçecek

Kış mevsimini atlatmak için yeterli petrol ve gaz satın alan gelişmiş ülkeler nedeniyle piyasasının dışında kalan dünyanın en fakir ülkelerinin çok daha fazla maliyet yüküyle karşılaşacağı belirtiliyor.
Petrol ve doğalgazın gelişmiş ülkelerce daha kolay tedarik edilebilir olmasının, gelişmekte olan ülkeleri daha uzun süreli ve yoğun elektrik kesintilerine maruz bırakacağı ve fabrika kapanmalarına neden olacağı öngörüsü yapıldı.
Credit Suisse Enerji Analisti Saul Kavonic, “Avrupa’daki enerji güvenliği endişeleri, gelişen dünyada enerji yoksulluğunu tetikliyor” dedi.
Kavonic, Avrupa’nın maliyeti ne olursa olsun diğer ülkelerden gaz ihtiyacını karşıladığına dikkat çekti.
Gerek siyasi gerilimler gerek doğa olayları nedeniyle zorlu bir yazı geride bırakan Pakistan, Hindistan, Bangladeş ve Filipinler bir miktar rahatlamış olsa da bu durumun uzun sürmeyeceği belirtiliyor. Zira, yaklaşan soğuk havalar bu ülkeler için yeni bir sınav niteliğinde.
Güney Asya’nın uzun vadeli tedarik sağlama şansının zayıf olduğu vurgulanırken güçlü doların ülkeleri yakıt satın almak ya da borç ödemeleri yapmak arasında seçim yapmaya zorladığı ifade edildi.
Öte yandan küresel yakıt tedarikçileri bu tür risklerle karşı karşıya kalan ülkelere satış yapma konusunda giderek daha temkinli davranıyor.
Aynı zamanda, Avrupa gelecekte daha fazla yakıt sağlamak için yüzen LNG terminallerinin inşaatını hızlandırıyor. Almanya, İtalya ve Finlandiya fabrikaları güvence altına alırken Hollanda, Eylül ayında yeni yüzer terminallerden LNG ithal etmeye başladı.
Pakistan, Bangladeş ve Tayland gibi gelişmekte olan ülkeler ilk kez Almanya ve kendi büyüklüklerinin birkaç katı olan diğer ekonomilerle fiyat rekabeti yapmak zorunda kalıyor.
Çin
Çin Dışişleri Bakanı: Batı, Ortadoğu’nun iç işlerine karışmayı bırakmalı

Çin Dışişleri Bakanı, Suriyeli mevkidaşı ile yaptığı görüşmede ABD ve diğer Batılı ülkelerden Ortadoğu’nun iç işlerine karışmaktan ve bölgeyi kendi standartlarına göre değiştirmeye çalışmaktan vazgeçmelerini istedi.
Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad, Çinli mevkidaşı Wang Yi ile video konferans yaptı.
Faysal Mikdad bu görüşmede şunları söyledi: ‘Suriye, Çin ile her alanda işbirliğini ve koordinasyonunu güçlendirmek ve genişletmek istiyor.’
Çin Dışişleri Bakanı da bu görüşmede, Suriye liderliğinin ve halkının Suriye’ye yönelik Batı saldırısına karşı mücadeledeki istikrarını ve çıkarlarını koruyarak ve Suriye’nin egemenliğini ve bağımsızlığını savunarak elde ettiği sonuçları takdir etti.
Wang Yi şunları söyledi: ‘Suriye meselesinin siyasi çözümü, “Suriye liderliğinde ve Suriye mülkiyeti altında” esasına dayanarak ilerletilmeli ve Suriye halkının ülkelerinin geleceğini ve kaderini bağımsız olarak belirlemesine izin vermelidir. Ülkelerinin geleceğine bağımsız olarak karar vermesi gereken Suriye halkıdır. Çin, Suriye’yi komşularıyla ilişkileri geliştirmede desteklemektedir ve bu ülkenin barış ve istikrarı yeniden tesis etmesini ve mümkün olan en kısa sürede Arap Birliği ailesine geri dönmesini umut etmektedir.’
Çin Dışişleri Bakanı, uluslararası toplumdan, Suriye’nin yeniden inşasına yardımcı olmak için siyasi kısıtlamalar olmaksızın Suriye’ye insani yardım sağlamasını istedi.
Wang Yi sözlerine şöyle devam etti: ‘Amerika ve diğer Batılı ülkeler Ortadoğu’nun işlerine karışmamalı ve bölgeyi kendi standartlarına göre yeniden inşa etmeye çalışmamalı ve bölge ülkelerinin egemenliklerine saygı duymanın ve Ortadoğu’nun barışı ve kalkınmasına elverişli işler yapmanın önemini vurgulamalıdır. ABD ve diğer batılı ülkelerden, Ortadoğu ülkelerinin ulusal egemenliğine gerçekten saygı duymalarını istiyoruz. ABD ve diğer batılı ülkeler, bölge halkının ihtiyaçlarını dinleyerek Ortadoğu’da barış ve kalkınmaya katkıda bulunmalıdırlar. Çin, Ortadoğu halkının bölgede barış ve istikrarı sürdürmek ve tarihten geriye kalan sorunları çözmek için gerekli yetenek ve bilgeliğe sahip olduğuna inanmaktadır.
Filistin meselesi her zaman Ortadoğu meselelerinin merkezindedir. Bu mesela kenara atılmamalı ve unutulmamalıdır. Filistin halkının çektiği sıkıntıların devam etmesine izin verilmemelidir. Çin, Filistin meselesini uluslararası gündemin en üstüne koymak için tüm ilgili taraflarla koordinasyonu güçlendirmek istemektedir.’
Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdat da şunları söyledi: ‘Suriye, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumada Çin’i güçlü bir şekilde desteklemektedir ve iç işlerine yabancı müdahaleye karşı çıkma konusunda onun yanındadır. Gerçekler nihayetinde ABD’nin Uygurlar, Hong Kong ve Tibet hakkında yaydığı söylentileri ortadan kaldıracaktır.’
Faysal Mikdat, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından sunulan küresel kalkınma girişimini ve küresel güvenlik girişimini takdir ederek şunları söyledi: ‘Suriye bu girişimleri güçlü bir şekilde destekliyor ve bu girişime aktif olarak katılmak istiyor.
Suriye, Çin ile koordinasyonu güçlendirmeye hazırdır ve dünyayı hegemonik güçten uzak tutmak ve dünyanın barış, güvenlik ve istikrara kavuşması için çok taraflılığı kararlılıkla desteklemektedir.’
Çin, Nisan ayında, halkın ekonomisini geliştirme, ticaret yapma ve anavatanlarını yeniden inşa etme hakkını geri verme doğrultusunda Suriye’ye karşı tek taraflı zorunlu yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu ve şunları söyledi: ‘Suriye’deki ekonomik durum karanlık bir durumdadır ve Suriye halkına yardım etme sorumluluğu uluslararası topluma aittir.’ Bu açıklamalar, Mart ayında BM İnsan Hakları Konseyi toplantısında Çin’in Birleşmiş Milletler (BM) misyonundaki üst düzey yetkilisi Jiang Duan tarafından yapıldı.
Jiang Duan bu toplantıda şunları söyledi: ‘Suriye’nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğü ve Suriye halkının geçim ve kalkınma hakkı ve tüm bu hakların desteklenmesi resmi olarak tanınmalıdır.’
Rusya
Rus ve Suriye jetlerinden ‘temsili hava saldırısı’ tatbikatı

İzvestiya gazetesi Rusya ve Suriye askeri uçaklarının ortak bir tatbikat gerçekleştirdiklerini duyurdu. Haberde, “iki ülke askeri pilotlarının, temsili bir düşmandan gelen hava saldırılarını püskürtmek için ortak bir tatbikat yaptıkları” belirtildi.
Rusya Savunma Bakanlığı, tatbikatta Rusya’yı temsil eden Su-24m, Su-34, Su-35s uçaklarının mürettebatını ve Suriye’den katılan MIG-23ml ve MIG-29 savaş uçaklarının pilotlarının görüntülerini yayınlandı.
Tatbikata Rus pilotlar, Rusya’nın Suriye’deki Hmeymim hava üssünden, Suriyeli pilotlar ise Şam yakınlarındaki Seikal ve Doumeyr hava limanlarından havalanarak katıldı.
İzvestiya’nın haberine göre, tatbikat sırasında, iki Su-35 ve altı Suriye MiG’i, ülkenin hava sahasını ihlal eden temsili düşman uçakları ve İHA’larla hava muharebesine girdi. Suriyeli pilotlar, Rus uçaklarını desteği altında operasyon yaptı ve hedefleri vurdu. Tatbikat sırasında hedeflere güdümlü havadan havaya füzeler fırlatıldı.
Ayrıca iki ülkenin pilotları, Golan Tepeleri’nin yanı sıra Suriye Arap Cumhuriyeti’nin güney, doğu ve kuzey kısımları boyunca ortak devriyeler gerçekleştirdi.
Yorumlar