Genel
“500 liralık banknotun zamanı geldi, iktidar oy kaybı endişesiyle geciktiriyor”
Eski TCMB Başkanı Durmuş Yılmaz, 500 liralık banknotun zamanının geldiğini söyledi. Banknotun piyasaya sürülme tarihi uzadıkça maliyetinin artacağını ifade eden Yılmaz, iktidarın seçim öncesi oy kaybı yaşayacağı endişesiyle süreci geciktirebileceğine vurgu yaptı.

Eski Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Başkanı ve sözde İYİ Parti Milletvekili Durmuş Yılmaz, 200 TL ile 100 TL’lik banknotların toplam emisyon hacmi içindeki payının yüzde 88’e ulaştığını belirterek, bu durumun 500 TL’lik banknotun zamanının geldiğini gösterdiğini söyledi.
200 liralık banknotun alım gücünün yüksek enflasyon karşısında eridiğini vurgulayan Yılmaz, iktidarın seçim öncesi oy kaybetmemek için bir üst kupürlü banknota sıcak bakmayabileceğini söyledi. Sözcü’den Erdoğan Süzer’e konuşan Yılmaz, “Aklı başında kurum tedbiri alır, banknotu basar” dedi.
AKPKK’ye yakın kaynakların seçim öncesinde 500 TL’lik banknotu basmayı hiç istemeyeceğini söyleyen Yılmaz, “Büyük kupürlü paraların basılacağı yönünde bana ulaşmış bir bilgi yok. Varsa da ben bilmiyorum. Bu işin matematiksel bir formülü olmamakla birlikte, eğer en büyük kupür değer olarak toplam emisyon hacminin yüzde 50’sine yaklaşmışsa genellikle üst kupür basılır. 200 TL’lik kupür martta toplam emisyonun yüzde 42’sini aşıyordu, şu günlerde yüzde 46’nın üzerinde. 100 TL’lik ikinci büyük kupürü de eklediğinizde oran yüzde 88’i aşıyor. 5 liralık kupürün payı yüzde 5’lere indi. Enflasyon bu şekilde devam ederse üst kupür kaçınılmaz olacak” dedi.
‘500 TL’Yİ BASMAK ‘EKONOMİYİ YÖNETEMEDİM’ DEMEK OLUR’
Bilgi veren bir kaynak, ekonomi yönetimi içerisinde yeni kupürlü paranın hiç gündeme gelmediğini belirtirken, “Her kademeden partili ekonomi tartışmalarına girmemeleri konusunda sürekli uyarılıyor. 500 TL’yi basmak demek enflasyonu kabul etmek, ‘başarısız oldum, ekonomiyi yönetemedim’ demek olur. Seçim öncesi böyle bir hata herhalde yapılmayacaktır” dedi.
Durmuş Yılmaz, enflasyonun bu haliyle devam etmesi halinde para basma maliyetinin olağanüstü düzeylerde artarak üst kupürü zorlayacağını ifade etti. Yılmaz, “TL’ye geçtiğimizde bir banknotu basmanın maliyeti 17-19 kuruştu. Şimdi 5 lira karşılamıyor, belki 10 lirayı buluyor. Ancak para basmak başarısızlık demektir. ‘500 lirayı basmak siyaseten negatif algı yaratır, oy kaybettirir’ denilerek iş geciktirilirse maliyet çok daha ağır olur” diye konuştu.
Genel
SADAT’ın ortağı konuştu: “Devletin silahlarını dışarıya satıyoruz”

SADAT’ın ortaklarından olan Mehmet N. Efe, ASELSAN’ın ve MKE’nin ürettiği askeri ürünleri, yurtdışında sattıklarını açıkladı. Efe, yurtdışındaki faaliyetleri hakkında Dışişleri Bakanlığı’nın bilgisi olduğunu da söyledi.
Yönetim kurulu üyelerinden Mehmet Naci Efe yurtdışındaki faaliyetlerinin Dışişleri Bakanlığı’nın bilgisi dahilinde olduğunu söyledi. Tam adı Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. olan kurumla ilgili Efe, BirGün’den İsmail Arı’nın sorularını yanıtladı.
Naci Efe’nin verdiği yanıtların bazıları şu şekilde:
Silahlı gruplara eğitim veriyor musunuz?
Ben SADAT’ın ortaklarından biriyim ve yönetim kurulundayım. İnternet sitesinde eğitim verildiği yazsa da eğitim vermiyoruz. ASELSAN’ın, Makina Kimya Endüstrisi’nin (MKE) ürettiği ürünleri, yurtdışında müttefik olduğumuz ve ülkemizin izin verdiği ülkelere götürüp satıyoruz.
ASELSAN ve Makine Kimya ürettiği silahları ve mühimmatları neden kendisi doğrudan satmıyor? Siz neden aracısınız?
ABD’nin böyle 77 tane şirketi var. Türkiye’de böyle şirketler var ama bir şekilde SADAT’ın üzerine gidiliyor. Mesela Suudi Arabistan beş tane Amerikan şirketinden hizmet alıyor. Kara, hava kuvvetleri için hatta Mekke ve Medine’nin güvenliği için de böyle hizmetler alıyorlar.
SADAT askeri mühimmat satışı mı yapıyor?
Örneğin; bir müttefik ülke bizden teklif istiyor ve biz her yere yazıyoruz. Dışişleri Bakanlığı’na yazıyoruz, ‘Bu ülke bizden teklif istedi’ diyoruz. ‘Tamam, sıkıntı yok’ denirse, örneğin MKE’nin ürününü istemişse onlarla bir araya getiriyoruz. Sonra ‘Ben bunu nasıl kullanacağım?’ diye sorduklarında da anlatıyoruz. SADAT, Türkiye’den izinsiz teklif dahi vermedi. Ben vatanımda üretilen ürünü Afrika ülkelerinde, İslam ülkelerinde pazarlayan ve satan bir kurum haline geliyorum. Bedava hizmet veriyorum ne güzel.
İnternet sitenizde gayrinizami harp eğitimi (pusu, baskın, yol kapaması, sabotaj) verdiğinizden bahsediyorsunuz. Bu eğitimleri verdiniz mi?
Biz sadece fikir veririz. ‘Şunu böyle böyle yapacaksınız’ deriz. Şu ana kadar da kesinlikle yapmadık. Bizden teklif isteyenler oldu ama yapmadık.
Siz hangi ülkelerle iş yapıyorsunuz? Libya’yla iş yaptığınız biliniyor…
Libya’da biz herhangi bir hizmet vermiyoruz. Bizden teklif istediler ama biz hizmet vermedik. Sudan’dan teklif istediler ve orada danışmanlık hizmeti veriyoruz. Verdiğimiz hizmet şu, oradaki silahlı kuvvetlere askeri tesisler inşaatı yapılması için bir proje hazırladık. Onu da bir inşaat firmasıyla birlikte danışmanlık hizmeti vererek yaptık. Cesaret parkuru dediğimiz, atlama, zıplamayla ilgili bir sportif faaliyet alanı yapıldı. Biz başka hiçbir ülkede eğitim, hizmet vermedik. Keşke verebilsek ama…
Bütün bunlardan ne kadar kazanıyorsunuz?
Keşke milyon dolarlar kazansaydık da biz de bu ekonomik krizde zor durumda olmasaydık.
Avrupa
Yunan medyası: Artık kimse Yunanistan’ı desteklemiyor, ciddiye almıyor

Yunan medyası, “Rusya tehdidinin Yunanistan ve Türkiye’yi yakınlaştırdığını ve ilişkileri düzeltmekten başka seçeneğimiz olmadığını söylüyorlar. Ama işler öyle gözükmüyor. Türkiye bu savaştan güçlenerek çıkacak. Müzakereci olarak ateşkes veya bir tür anlaşma sağlamada başarısız olsa bile yine de güçlenmiş olarak çıkacak çünkü tarafları bir araya getiren oydu. Dünyanın geri kalanının gözünde Türkiye’nin prestijinin yükseldiğini anlayabiliriz” ifadelerini kullandı.
“Türkler F-16 anlaşmasını kongreden geçirecekler”
Yunanistan’ın müttefiki olan ülkelerin taraf değiştirerek Türkiye’ye yönelmeye başladığını aktaran Yunan medyası şunları kaydetti:
“Müttefiklerimiz olan Doğu Akdeniz ve Körfez ülkelerinin Türkiye’ye doğru taraf değiştirdiklerini görüyoruz. Bir süre önce Erdoğan ile görüşmeyi istemeyen ABD bile Antony Blinken ile (ABD Dışişleri Bakanı) Türkiye’yi benimsedi ve ne yazık ki Türkler Amerikan Kongresinden F-16 anlaşmasını geçirmeyi başaracaklar. Hemde S-400’lerle ilgili hiçbir taviz vermeden.”
Türkiye’nin giderek daha bağımsız bir hale geldiğine vurgu yapan Yunan medyası şöyle devam etti:
“Avrupa’da genel olarak tehdidin Rusya’dan geldiğine dair büyük bir odak var. Bütün kuzey ve doğu ülkeleri sürekli bu tehlikeyi (Rus tehdidi) konuşuyorlar. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Türkiye’den bir tehdit olduğunu ne yazık ki Avrupalı ortaklarımıza ve NATO’ya doğru bir şekilde anlatamadı.”
“Bizi artık ciddiye almıyorlar”
Batılı devletlerin Türkiye’yi “ortak” olarak tanımladığını aktaran Yunan medyası,
“Türkiye tehdit olarak kaydedilmiyor. İki AB üyesi ülkenin (Yunanistan ve GKRY) tehdit altında olduğunu bile söylemiyorlar. Haklı olduğumuza kimseyi ikna edemedik. Herkes sadece Rusya’ya odaklandığından gerçekçi olmayan bir ülke gibi görünüyoruz” dedi.
Gündem
Ekmek, makarna ve ete zam gelecek

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), buğday ve yem fiyatının artması nedeniyle önümüzdeki 4 ay boyunca ekmek, makarna, un, bulgur, tahıl ürünleri ve ete zam geleceğini bildirdi.
TCMB, tahıl fiyatlarındaki artışın tüketici enflasyonunda 17 puanlık artışa yol açacağına hesapladı.
Merkez Bankası, buğday ve yem fiyatlarının gıda enflasyonuna etkisini ortaya koyan kritik bir analiz çalışması yayımladı. Çalışmada, önümüzdeki dönemde yaşanacak gıda zamlarına ilişkin şu tespitler yapıldı:
“2020 yılında yaşanan kuraklık ve döviz kurundaki artışla beraber ekmeklik buğday fiyatları artış eğilimine girmiştir. Devam eden jeopolitik görünüm, uluslararası buğday fiyatları ve tedarik sıkıntıları kanalıyla ekmek, makarna, un, bulgur ve fırın ürünleri üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Rusya-Ukrayna çatışmasının etkisiyle 23 Şubat-18 Nisan arasında yurtiçi ekmeklik buğday fiyatları yaklaşık yüzde 28.3 oranında artmıştır. Teknik tahminler yurtiçi buğday fiyatlarındaki yüzde 10 oranındaki bir artışın tüketici ekmek-tahıl enflasyonuna yansımasının 4 aylık bir süre zarfında 6 puan civarında olduğuna işaret etmektedir. 23 Şubat-18 Nisan arasında buğday fiyatlarının yüzde 28.3 arttığı dikkate alındığında, diğer faktörlerin (kur, mazot, tedarik zinciri) etkisi sabitken bu gelişmenin ekmek tahıl grubuna olası ek etkisinin 17 puan civarında olacağı hesaplanmaktadır.”
Merkez Bankası çalışmasında, tahıl ve yağlı bitkilerdeki fiyat artışlarının yurtiçi yem fiyatlarını, bunun da kırmızı ve beyaz et, yumurta ile süt ve süt ürünleri üzerinde zam baskısı yarattığı belirtildi. Çalışmada, “Bu durum dikkate alındığında, jeopolitik gelişmeler dış fiyat baskıları kanalıyla tüketici gıda fiyatları üzerinde kayda değer etkiler oluşturmaktadır” denildi.
-
Gündem1 hafta önce
“Türkiye patlama noktasında”
-
Gündem1 hafta önce
Devlet sistemi her yerinden çöküyor
-
Amerika6 gün önce
Her 5 dakikada bir kişi öldü
-
Dünya4 gün önce
Un ve ekmek krizi kapıda
-
Gündem7 gün önce
AKPKK’li Tevfik Göksu’ya suç duyurusu
-
Genel21 saat önce
SADAT’ın ortağı konuştu: “Devletin silahlarını dışarıya satıyoruz”
-
Türkiye1 gün önce
Vahim iddia: Devlet kadroları parayla mı satıldı?
-
Gündem1 gün önce
“Suriyeliler dönmezse bir süre sonra Türkler azınlığa düşer”
Yorumlar