Connect with us

Gündem

Ayhan Çarkın: Mehmet Ağar vatan hainidir

14 Mart 2022 – 11:43


Ankara’daki faili meçhul cinayetler dosyasında verdiği ifadelerle dosyanın açılmasını sağlayan eski özel harekat polisi, sanık Ayhan Çarkın’ın tutuklanmadan önce yaptığı çarpıcı açıklamalar arasında eski içişleri bakanı gizli Ermeni Mehmet Ağar’a yönelik ağır suçlamalar da yer alıyor. Ağar’ı evlatlarımızın kanını içen vampir” sözleriyle tanımlayan Çarkın, “O bir vatan haini” dedi Çarkın, Susurluk sanıklarından eski özel harekat polisi Oğuz Yorulmaz’ın da Ağar tarafından öldürtüldüğünü söyledi.

“Cezamı ver ki yüreğim soğusun”

Ayhan Çarkın, Hüsamettin Yaman ve Soner Gül isimli gençleri “öldürdükten sonra” çocuklarına sarılamadığını ve evini terk ettiğini anlatarak, “Anneleri, akrabaları Galatasaray Lisesi önünde bekliyor. Çok gittim oraya, çok seyrettim onları. Hep kendimi onların yerine koydum. Adaleti yerine getir. Benim cezamı ver ki benim yüreğim soğusun” diye yargıya seslendi.

“Affetmek çözüm değil”

Çarkın çektiği vicdan azabını ise “Hayatta her gün ölüsün. Çok pişmanım. Ama yapmak zorundaydım. Bu saatten sonra beni affedin demek çözüm değil. En azından bunu söyleyebildim” diye açıkladı.

Ankara’da 1993-96 yılları arasında gerçekleşen 18 faili meçhul cinayete ilişkin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi’nin bozma kararının ardından Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülmeye başlandı. Davanın 22 Nisan tarihli duruşmasında savcının mütalaa vermesi bekleniyor.

“Mahmut Yıldırım yaşıyor”

Verdiği ifadelerle dosyanın açılmasını sağlayan eski özel harekât polisi, sanık Ayhan Çarkın, dosyanın ölen sanıkları ve kendi pişmanlığına ilişkin açıklamada bulundu. +Gerçek’e konuşan Çarkın, “Yeşil” kod isimli Mahmut Yıldırım’ın “yaşadığını” ileri sürerek, kendisiyle 2002 yılında görüştüğünü şöyle anlattı:

“Mahmut Yıldırım’la ilgili tek bir şey söyleyeceğim. Bana da geldi buraya. Dedi ‘Benim ekibe gelir misin?’. Dedim ‘İki tane silahım var Yeşil’. Şu kulenin dibinde oturduk. Akşam saat 11 gibi, yıl 2002 olması lazım. Ben de ‘İki tane silah, biri senin, biri benim. Sen veya ben ateş etmeyeceğim. Hemen kalk buradan git’ dedim. Yeşil inşallah bu dünyada yaşıyorsa ki yaşıyor. Hasta filan diyorlar. İnşallah gelir. Ona kurtulma şansı, benim öbür taraf işim. Ne var, ne yok anlatır. Yeşil çünkü kötü bir insan. Kötü.”

Çarkın, ölmediğini söylediği Mahmut Yıldırım’a “Bu mahkeme şu anda öyle bir mahkeme ki, bu kanı bitirecek. İnsanları sakinliğe erdirecek. Benim gibi çok insan var azap çeken. Korkuyorlar. Cezalandırma değil illa. Ne olduğunu? Ölüp gidiyorlar hesap verecekler. Yeşil bunlardan birisi. İnşallah dine imana gelir. Hiçbir şey için geç değil. Gelip konuşur. Zaten öleceksin” diye çağrıda bulundu.

Çarkın, “Arkadaşım” dediği ve 2005 yılında öldürülen özel harekât polisi Oğuz Yorulmaz ile ölmeden önce görüştüğünü ve Yorulmaz’ın Ankara faile meçhul cinayetler dosyası sanığı eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ı “tehdit ettiğini” söyledi. Çarkın sözlerini şöyle sürdürdü:

“Oğuz Yorulmaz öldürüldü. Öldürülmeden önce dedim ki ‘gitme’. Oğuz Yorulmaz bir şeyler anlattı. Anlattığı şeylerle Mehmet Ağar’ı tehdit etmiş. Bir konuyla ilgili. Konuyu anlatmadı. ‘Oğuz dur gitme. Bu işte tezgâh var sana’ dedi. ‘Yok, kardeşim çağırdı’ dedi. Gitti ve öldü. Cem Ersever nasıl öldüyse, Oğuz da it dalaşına kurban gitti. Benim arkadaşımı öldürdüler.”

Çarkın, Aralık 2021’de öldürülen sanık eski özel harekât polisi Ziya Bandırmalıoğlu’na ilişkin şunları söyledi:

“Ziya konusunda yönlendirme var mı kesin bilmiyorum. Ama varsa da mutlaka. Ziya çünkü önemliydi. Benden çok çok önemli polisti. Ben konuş dedim onlara. Benim bu konuştuklarım, 100 dilim baklava var, bir dilimi. İnan 99 dilimi onlarda. Ayhan Özkan, Ayhan Akça, Enver Ulu. Ben öyle yapmadım.”

“İnfaz edemiyorlar”

Çarkın kendisinin de ölüm tehdidi aldığını ancak ölmekten korkmadığını söyleyerek, “Bir sürü ölüm tehdidi aldım, kurşunlandım, yakıldım. Allah beni yaşattı. Beni Allah korur. İnfaz edemiyorlar ki. Ben sokakta yaşıyorum. Onlar gibi dar bir alanda yaşadığım yok. Otobüse biniyorum. Minibüse biniyorum. Pazara gidiyorum. Normal bir insan gibi yaşıyorum” dedi.

Çarkın, Ankara faili meçhuller dosyasına bakan yargıçların söylediklerine güvendiğini ancak “sistem kurbanı olduğunu” belirterek, “Hâkim söylediklerime güveniyor da elinden bir şey gelmiyor. Yapacak bir şeyi yok. Sistemin kurbanı o da. Benim dediğimi yapsa o hâkimlerin ya ailesi ya yakınlarıyla ilgili mutlaka bir belge ortaya çıkacaktır. Bu hâkimler özel seçilmiş hâkim” diye konuştu.

“Hüsamettin Yaman ve Sonar Gül’ü öldürdüm”

Çarkın şimdiye kadar üç kişiyi infaz ettiğini ve bu üç kişiden birinin hayatında öldürdüğü tek Kürt olduğunu açıkladı. Çarkın, bu iki kişinin 1992 yılında öldürülen üniversite öğrencileri Hüsamettin Yaman ve Sonar Gül olduğunu söyleyerek, bu cinayetlerin ardından çektiği vicdan azabını şöyle anlattı:

“Benim pişman olduğum, katil olduğum, Güngören’de iki öğrenci. Dediler ki; ‘DHKP-C’liler ekip taramışlar. Bunlar alınacak. Trakya’da bir yere gidilecek. Orada adres var. Orada operasyon yapılacak’. Ayhan Özkan, ben ve birkaç kişi. Onların isim listeleri var. Bunları aldık Güngören’den. İçimde bir sıkıntı vardı o gün. 15-20 kişi DHKP-C masasından vardı. Gittik aldık onları. Ellerini de bağladım. Kapalı bir minibüse attım. Ayhan Özkan yanımdaydı. Trakya’da bir yere gittik. O yeri biliyor onlar. Operasyon filan derken ‘Anlaşıldı’ dedim. Katilimi gördüm arkamda. Tak diye elime silah. Yapacak başka bir şeyim yoktu. Gözlerini açtım, ellerini çözdüm. Onlara ‘Bugün dünya, yarın ahiret’ dedim ve öldürdüm. İsimleri Hüsamettin Yaman ve Soner Gül isimli iki genci infaz eden benim. O gün katil oldum ve hiç unutmadım.”

“Eve gitmedim. O günden sonra ben çocuklarıma sarılamadım. Ne zaman bir şey yapsam. Onlar gözümün önüne geliyor. Yapamadım. Bıraktım ailemi. Aileyle olmuyor. Herkes dedim yoluna. Benim yolum bu. Aramız da açıldı, darman duman oldu düzenim. Dönüp arkama bakmadım.”

Çarkın sözlerine şöyle devam etti:

“Anneleri, akrabaları Galatasaray Lisesi önünde bekliyor. Çok gittim oraya, çok seyrettim onları. Hep kendimi onların yerine koydum. Adaleti yerine getir ya. Benim cezamı ver ki benim yüreğim soğusun. Benim cezamı ver. Ben kendimi ayırdım artık. Bir katilim. Katil oldum. Anneler Galatasaray Lisesi önünde. Her hafta cop yiyorlar, gaz yiyorlar. Senelerdir oradalar. Aşağılanıyor, hakaret görüyorlar. Oradaki iki kişinin katili, bir tanesinin de şahidiyim.

“Sıvasız evlerin çocukları öldü”

Çarkın İnsan Hakları Derneği’ne gittiğini ve birçok şeyi anlattığını söyleyerek, “Koydum kamerayı otur kardeşim. Anlattım. Bunu anlatmak zorundayım. Bu benim doğrularım değil ülkenin doğrusu. Evlat kurban ediyorsunuz ya. Anneler evladım ne zaman kapıya gelecek diye gözyaşı döküyor. Hep tuğlalı, sıvasız evlerin çocukları öldü. Hep biz öldük, bunlardan bir tanesinin evladı gitmedi. Karşı tarafı sorma. Bir sürü kan, bir sürü gözyaşı. Bunlar vampir. Evlatlarımızın kanıyla beslenen vampir. Bu vampirlerden bir tanesi de Mehmet Ağar’dır. Şu an derin devletin başında. Her türlü pisliği yapabilecek, insanlık düşmanı bir Mehmet Ağar. Mehmet Ağar vatan hainidir. Bunu toptan ortaya koydum. Sindiren taksit taksit sindirsin” dedi.

“Adaletin yerini bulması lazım, bu kan dursun”

Çarkın mahkeme heyetine seslenerek, “Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi istinafın bozduğu bu kararı tekrar beraat ile sonuçlandırırsa Ayhan Çarkın olarak beddua ediyorum. Allah’ın, meleklerin ve tüm insanların laneti onların üzerine olsun. Bu davayı açması, soruşturmayı genişletmesi lazım. Gözaltı yapması lazım. Yasaları çalıştırması, adaleti yerine getirmesi lazım ki bu kan dursun. Adaletin olmadığı yerde namussuzluk vardır. Bu namussuzların elinde evlatlarımızı kurban ediyoruz. Bedava kurban ediyoruz” dedi.

Ne olmuştu

20 Aralık 2013’te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 90’lı yıllarda öldürülen iş insanı ve yazarların failleriyle ilgili iddianame düzenledi.

İddianameye göre sanıklar şu isimlerin öldürülmesiyle suçlanıyordu:

Abdülmecit Baskın, Namık Erdoğan, Metin Vural, Recep Kuzucu, Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Haci Karay, Adnan Yıldırım, İsmail Karaalioğlu, Yusuf Ekinci, Ömer Lutfi Topal, Hikmet Babataş, Medet Serhat, Feyzi Aslan, Lazem Esmaeılı, Asker Smıtko, Tarık Ümit, Salih Aslan ve Faik Candan.

Davanın sanıkları ise şöyleydi: Mehmet Ağar, İbrahim Şahin, Korkut Eken, Ayhan Çarkın, Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu, Ercan Ersoy, Ahmet Demirel, Ayhan Özkan, Seyfettin Lap, Enver Ulu, Uğur Şahin, Alper Tekdemir, Yusuf Yüksel, Abbas Semih Sueri, Lokman Külünk, Mahmut Yıldırım, Nurettin Güven, Muhsin Korman.

Sanıklar, “cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçundan Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyordu. Sanıklar hakkında verilen beraat kararları Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi tarafından bozuldu ve yargılama yeniden başladı.

Kaynak: Artı Gerçek

Devamını okuyun
Yorum yapmak için tıklayınız

Bir yorum yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Süleymancılara ait Fazilet Yapı davasında Melih Gökçek de müdahil

15 Mart 2023 – 14:50


Süleymancılar soruşturmasında yeni gelişme: ‘Ucu Ankara’ya çıktı, Melih Gökçek’in adı geçiyor’

Hakkında dolandırıcılık soruşturması yürütülen ‘Fazilet Yapı’ şirketi yöneticilerinin, Ankara’daki Ata Yapı’nın da yönetiminde olduğu ortaya çıktı. Dosyada Melih Gökçek’in de adı geçiyor.

Süleymancılar tarikatı yönetimindeki ‘Fazilet Yapı’ şirketi ile ilgili birçok isme yönelik, “Dini duyguları istismar ederek dolandırıcılık, tehdit ve şantaj” suçlarından İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturmalar başlatılmıştı. Fazilet Yapı yöneticilerinin, Ata Yapı’nın da yöneticileri olduğu ortaya çıktı.
Ankara’da konut satışı adı altında yurttaşları dolandırarak mağdur ettiği belirtilen ‘Ata Yapı’ isimli şirkette gizli ortak olduğu iddia edilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Eski Başkanvekili ve Fazilet Partisi Kurucusu İsmail Alptekin hakkında soruşturma başlatıldı. Dosyada Eski Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek’in ismi de geçiyor.
‘Gizli ortak eski vekil İsmail Alptekin’
Fazilet Yapı San. ve Tic. Ltd. Şti. isimli şirketin gizli ortağı ve isim babası olduğu iddia edilen TBMM Eski Başkanvekili Fazilet Partisi Kurucusu İsmail Alptekin ile firma yetkilileri hakkında ‘özel ve kişisel verileri ele geçirmek, tehdit ve şantaj’ suçlarından soruşturma başlatıldı. Ata Yapı yöntemlerini sürdüren Fazilet Yapı yöneticilerine yönelik, tehdit ve şantaj suçlamalarıyla haklarında yine suç duyurusunda bulunulduğu bilgisine ulaşıldı. Soruşturma dosyasında İsmail Alptekin hakkında ‘gizli ortak’ ifadeleri geçiyor.
Melih Gökçek’in de adı geçiyor
soL’un ulaştığı bilgilere göre, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma da, ‘özel ve kişisel verileri ele geçirilmek suretiyle tehdit ve şantaj’ yapıldığına ilişkin ifadeler ortaya çıktı. Dosyada, şirket yetkilileri S.Ç., H.H., M.Ç., H.N.Ç., F.S.Ç., T.Ç. ve S.Ç. ile birlikte Fazilet Parti kurucusu İsmail Alptekin ile Ankara Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı Melih Gökçek, Fazilet Yapı isimli şirkette ‘gizli ortak’ olduğu iddiasının bilgisine ulaşıldı.

‘Ata Yapı’ ile başlamışlar, ‘Fazilet Yapı’yla devam ediyorlar

Konuya ilişkin konuşan şikayetçi T.A., “Ankara merkezli ‘Ata Yapı’ firması üzerinden bir çok insanı dolandırarak mağdur ettikleri için yargılanan suçlular hakkında adil bir yargılama olmamış diye düşünüyorum. Belli ki mahkemelere de devlet gücünü kullanarak siyasi anlamda müdahale edilmiş ki, şüpheliler günümüze kadar elini kolunu sallayarak gelebilmiş. Kaldı ki yine aynı yöntemlerle bu defa ‘Fazilet Yapı’ ismiyle vatandaşları mağdur etmeye de devam ediyorlar. Haklarında bir çok suç duyurusu ve bazı yargılamalar yürütülürken, şüphelilere yönelik yeni şikayetler de yağıyor. ‘Ata Yapı’ da başlayan eylemler, ‘Fazilet Yapı’yla devam ediyor” ifadelerini kullandı
‘Geçmişte önlem alınsaydı, bugün bu yaşananlar olmazdı’

T.A. açıklamalarına şöyle devam etti:
“Şahsımızı da dolandırdıkları için haklarında soruşturma yürütülen şüpheliler haklarını arayan mağdurları susturmak için de, kişisel verileri ele geçirmek’ suretiyle tehdit ve şantaj yaptılar. Geçmişte önlem alınsaydı eğer, bugün yapılan bu eylemler olmaz ve mağdur olan bizlerin başına da bunlar gelmezdi. Tedbir alınamıyor, ve suçluların hala korunduğunu düşünüyorum. Haklarında halen de hiç bir şey yapılamıyor. Geçmişte önlem alınsaydı, bugün bu yaşananlar olmazdı.”

‘Öldürseler de haklı mücadelemden vazgeçmeyeceğim’

T.A., şikayet dilekçesinde de, “Şüphelilerle aramda dolandırıcılık eyleminden ötürü husumet vardır. Kendileri müteahhitlik firmaları üzerinden daire satacakları vaadiyle dini duygularımızı da istismar ederek, ailemle beni kandırmış ve peşin ücret almışlardır. Daha sonra yıllarca oyalamışlardır. Bu konularda kendileri hakkında evvelce yargıya başvurdum ve bu nedenle de bazı dosyalar mevcuttur. Bu mücadelemden beni vazgeçirmek için karşı taraf yeni baskılar, şantajlar, tehditlerde bulunmaktadır. Devlet görevlileri ile birlikte özel ve kişisel bilgileri ele geçirmek suretiyle şahsıma ve aileme tehdit ve şantaj yapılmaktadır.

Kamu görevlileri de yetkilerini kötüye kullanarak bu suça iştirak etmiştir. Beni öldürseler bile haklı bu davamdan vazgeçmeyeceğim için yeni tarihli bu suçları da ihbar etmek istiyorum” ifadelerine yer verdi.
Ne olmuştu? 

Süleymancılar Cemaati yönetimindeki “Ümraniye Fazilet Yapı-Fazilet Emlak” firması ile aralarında cemaat lideri Alihan Kuriş’in yardımcısının da bulunduğu birçok isim hakkında; “Dini duyguları istismar ederek dolandırıcılık”, “tehdit ve şantaj” gibi suçlardan soruşturma başlatılmıştı. Konut satın alan ve ödemesini de peşin yaptıkları halde dolandırılan mağdurlardan T.A.’nın şikayetiyle başlatılan soruşturmalara ilişkin yayınlanan haberlerin kaldırılması için T.A.’ya tehditlerde bulunan dolandırıcılar hakkında şikayetçi olan mağdur sayısı da artmıştı.

Son olarak, Cemaat lideri Alihan Kuriş, ”Ümraniye Fazilet Emlak-Fazilet Yapı adı altında cemaat bünyesinde görevli bulunan Selim Çifçi, Seyfettin-Seyfi Çifçi, Mehmet Çifçi, Tunahan Çifçi, Fatih Sühan Çifçi ve Hamza Hatipoğlu ile hanım gruplarından Havva Nihal Çifçi, Melek Çifçi, Sevim Çifçi, Anastassıa Çifçi ve bu kişilerin birinci derecedeki yakınları ile cemaatimiz ilişiğini kesmiştir. Bundan böyle bu kişilerin kurslarımıza girişleri ve kendileriyle görüşülmesi kesinlikle yasaklanmıştır” şeklinde kamuoyuna duyuru yapmıştı.

Tamamını okuyun

Gündem

Tolgahan Demirbaş, cinayetten dokuz ay önce Sinan Ateş’in peşine düşmüş

3 Şubat 2023 – 12:47

Gazeteci Barış Terkoğlu, eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’e yönelik suikastla ilgili yeni bilgileri paylaştı. Buna göre eski Ülkü Ocakları Genel Merkez yöneticisi Tolgahan Demirbaş, cinayetten dokuz ay önce Ateş’in peşine düşmüş.

MHPKK Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın ve MHPKK Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’a yakınlığıyla bilinen Demirbaş’ın cinayetin siyasi ayağındaki kritik halka gibi göründüğünü dile getiren Terkoğlu, “Haliyle, devletin cinayeti çözmeye çalışan kanadı onun üstüne yoğunlaşırken soruşturmanın yukarıya doğru uzanmamasını isteyen bir başka taraf ise Demirbaş’ı kurtarmaya çalışıyor” ifadesini kullandı; ardından şu bilgileri verdi:

“(…) Peki Tolgahan Demirbaş’la ilgili deliller neler?

Ankara’da soruşturmayı yürütenler bu soruya ‘çok’ yanıtını veriyor. Ancak bugün size kulislerden değil, soruşturma dosyasının içindeki somut bilgilerden bahsedeceğim.

Önce bir kafeden söz edeyim: Marco Pascha. Kafe Kayseri merkezli. Ankara’daki şubeleriyle büyümüş. Sahibi olan Aytaç Ataç ise 11 yıldır buranın başında. Ataç’ın, Ankara Gölbaşı’nda şirketi Selçuklu AŞ. adına kayıtlı, 74 dönümlük bir arazisi var. Gözlerden uzak bir çiftliği bulunuyor.

Aytaç Ataç, Sinan Ateş cinayetinde gözaltına alındığında, kimse neler olduğunu anlamadı. Ta ki 23 Ocak’ta Emniyet’te verdiği ifadeye kadar…

Anlattığına göre Tolgahan Demirbaş ile 8 senedir arkadaştı. Ataç, ‘Tolgahan Demirbaş’ı eski Ülkü Ocakları başkan yardımcısı olarak bilirim’ diye anlatıyor. Demirbaş, Ataç’ın kafesine nargileye geliyor, çiftliği, sahibi Aytaç Ataç olmadan da kullanıyor.

Sinan Ateş’in katledildiği 30 Aralık günü, cinayetten 2.5 saat önce, saat 11 civarında, Demirbaş, Ataç’ı aradı. ‘Bugün çiftliğe gidecek misin’ diye sordu. Ataç, ‘Gitmeyeceğim’ dedi.

Ataç, saldırıyla ilgisi olmadığını, cinayeti sosyal medyadan öğrendiğini iddia ediyor. Cinayet sonrasında Ataç ile Demirbaş arasında bir konuşma olmuş. Ataç, Demirbaş’ı arayarak Sinan Ateş’e saldırıyı sormuş. Demirbaş, bilgisi olmadığını söyleyerek kapatmış. Birkaç gün sonra da aynı diyalog geçmiş. Peki gerçekten öyle miydi?

Yanıtı için, size tutuklanan bir başka isimden, Çağlar Zorlu’dan bahsedeyim. Diyeceksiniz ki Çağlar Zorlu, Aytaç Ataç, Tolgahan Demirbaş arasında nasıl bir ilişki var?

Ataç, Çağlar Zorlu’yu nasıl tanıdığını polise şöyle anlattı:

‘Çağlar Zorlu’yu, 2-3 yıl kadar önce, Kayseri’den bir arkadaşım vasıtasıyla tanıdım. Çağlar’ı bana tanıştıran arkadaşım, MİT’te memur olarak görev yaptığını söylemişti. Daha sonra Çağlar’ın Kömür İşletmeleri’nde çalıştığını öğrendim. 2022 yılının ocak veya şubat ayında, kafeme müşteri olarak geldiklerinde, aynı masada oturduğumuz için tanıştırdım.’

Bu üç kişinin tanışıklığının, Sinan Ateş cinayetiyle ne ilgisi var? Bunu da Ataç kendisi söylesin:

‘2022 yılının mart ayında, Tolgahan ve Çağlar yanımda oturduklarında, Tolgahan, Çağlar’a, ‘bir adres bulmamız lazım, yardımcı olabilir misin’ dedi. Çağlar da ‘yardımcı olabilirim’ dedi.’

Kimin adresini istemiş olduğunu tahmin ediyorsanız, doğru bildiniz. Ataç kendisi söylesin: ‘Çağlar daha sonra kafeye geldiğinde, Tolgahan’ın kendisinden istemiş olduğu adresin, Sinan Ateş’in adresi olduğunu bana söyledi.’

Sanırım anlaşıldı. Polisin ve savcılığın elindeki bilgiye göre, Ülkü Ocakları Yöneticisi Tolgahan Demirbaş, cinayetten 9 ay önce, Sinan Ateş’in peşindeydi. Devletin imkânlarıyla takip etmeye çalışıyordu. Çağlar Zorlu’dan yardım istedi. O da etti.

Ataç, 23 Ocak’ta sevk edildiği savcılıkta, daha kritik bir ayrıntıyı itiraf etti:

‘Çağlar, bana, ‘Abi bunlar benden konum istiyorlar, bir arkadaşın (Sinan Ateş) kulağını çekeceklermiş, yardım istiyorlar’ dedi.’

Ataç’ın anlattığına göre, Tolgahan Demirbaş, Çağlar Zorlu’ya, Sinan Ateş’in telefonunu göndermişti. Cep telefonu sinyallerinin verdiği konum bilgilerinden takip edeceklerdi. Peki, neden Çağlar Zorlu’dan istediler? Avukatı, mahkemede şöyle açıkladı: ‘Müvekkilim eski bir MİT çalışanı olduğu için böyle bir talepte bulunuyorlar, açıkçası bunu kullanmak için yardım istiyorlar.’

Peki verdi mi? Zorlu, konum bilgilerini vermiş. Ancak kendisinin anlattığına göre, Sinan Ateş’in öldürüleceğini bilmiyormuş, hatta numaranın onun olduğunu bile bilmiyormuş, konum bilgilerini de uyduruyormuş.’

Bir telefon konuşması da Ataç ile Zorlu arasında oldu. Zorlu şöyle anlattı:

‘Olayın olduğu gün, Aytaç Bey beni saat 13.30-14.00 sıralarında telefonla aradı. ‘Sinan Ateş öldürüldü, sana bir şeyler sorulmuştu ya, onların hepsini sil’ dedi.’

Zorlu’nun ifadesi gösteriyor ki, cinayetin hemen ardından Ataç, Demirbaş ile Zorlu arasındaki mesajları, yani cinayet delillerini ortadan kaldırmak istemiş. Aytaç Ataç ise aradığını kabul ediyor. Ancak ‘Sil’ dediğini kabul etmiyor: ‘Tolgahan ile görüşmelerini bildiğim için dikkat et’ dedim’.

Aklınızda kaldı, biliyorum. Cinayet günü, Tolgahan Demirbaş’ın, Aytaç Ataç’ı araması, çiftliğin boş olup olmadığını sorması… Yoksa cinayetin tetikçiliğini yapan, halen de bulunamayan Eray Özyağcı, ilk olarak o çiftliğe mi götürüldü? Aytaç Ataç, 23 Ocak günü, savcıya şunu söyledi:

‘Tolgahan, olay günü benim çiftliğime gittiğini ancak orada atış yaptığını, mangal yakmak istediğini söyledi.’

Cinayetten önce ‘Çiftlik boş mu’ diye soran Tolgahan Demirbaş, cinayetin ardından çiftliğe gitmiş. Eldeki veriler, tetikçinin de o çiftliğe götürülmüş olabileceğini gösteriyor.

Hatırlayın, önceki saldırı, mart ayında, aynı odak tarafından, Mersin’de Sinan Ateş’e yakın olan Çağrı Ünel’e yapılmıştı. Saldırganlar Ünel’i Ziraat Bankası’nın önünde sıkıştırmıştı. Belli ki orada da telefon sinyalinden konum tespiti yapıldı.”

Tamamını okuyun

Gündem

Tapeler ortaya çıktı: İşte Emniyet’ten Sarallar sızıntısı

13 Kasım 2022 – 17:21

Sarallar’a yapılan operasyona ilişkin kendisine neden bilgi verilmediğini soran Bakan Soylu, İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş’tan “Size her söylediğimizde sızıntı oldu” yanıtını almıştı. Emniyet’in yalanladığı iddialar sonrası ise yeni ayrıntılar ortaya çıktı. İddianamede, zanlıların kendilerine yönelik operasyonlara dair önceden haberdar olabildikleri belirtildi.

Sarallar suç örgütüne yönelik yürütülen operasyonlarla ilgili İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş arasında tartışma iddiaları gündeme bomba gibi düşmüştü. İddialar tartışmalara neden olurken Emniyet yaptığı açıklamayla iddiaları hem yalanlamıştı. Bugün ise Sarallar operasyonuna ilişkin yeni ayrıntılar ortaya çıktı. ‘Sızıntı’ iddiaları bu sefer iddianamedeki tapelere yansıdı. Emniyet’ten Hürriyet’ten Musa Kesler’in haberine göre, Sarallar grubuna yönelik hazırlanan iddianamedeki değerlendirmede, kamu kurumlarından örgüt üyelerine bilgi akışı vardı ve bu bilgilere dayanarak da kendilerine yönelik operasyonlara karşı tedbir alıyorlardı. Örgüt yöneticilerinin bazı telefon konuşmaları da kamu kurumlarından kendilerine bilgi akışı olduğunun delili olarak iddianamede yer aldı.

O konuşmalardan biri grubun yöneticilerinden olduğu belirtilen Ahmet Fazlıoğlu ile Eşref Kemal Saral arasında.
Konuşmada Fazlıoğlu, Saral’ı operasyon yapılacağı konusunda uyarıyor:
E.K.S.: Yapma ya!
A.F.: Bizden 160 kişi alacaklarmış, böyle gelmiş. Böyle bir rakam verilmez yani…
E.K.S.: Dur bir arayayım patronu, Alaattin’i (Saral) bir sorayım. Git derse gideriz şeye.
‘Organize’den haber geliyor anında’
Bir başka kayıtta da arkadaşları gözaltına alınan grup üyelerinin bu konudaki konuşmaları var:
B.Ç.: Hikmet’i aldılar. Çok kişiyi aldılar. Gelip senle görüşmem lazım. Kendine bir yol seçmen lazım.
B.Ç.: (Arka plandakilere hitaben) “Ya saçmalamayın, Organize olsa ben, Organize’den haber geliyor anında ya…” diyor.
‘Ulan isim verme’
İddianameye göre, grubun yönetici ve üyeleri örgüt hiyerarşisinde Alaattin Saral’ın adını kullanmamaya dikkat ediyor, özellikle telefon görüşmelerinde ondan “1 Numara” diye bahsediyor. İddianamede bu konudaki bir telefon görüşmesi de yer aldı:
İsmi Belirlenemeyen Kişi: O zaman Alaattin (Saral) amca ile…
Mithat Saral: Şişt, isim verme
İsmi Belirlenemeyen Kişi: Alaattin amca ile geleceksin.

Ne olmuştu?

T24 yazarı Tolga Şardan’ın ‘Sarallar’ olarak bilinen suç örgütüne yönelik geçen aylarda düzenlenen operasyonun perde arkasını köşesine taşımıştı. Şardan, yazısında Soylu’nun Sarallar Grubu’na yapılan operasyon ve soruşturma sürecinde sessiz kalmasına dikkat çekmişti. Sarallar Grubu’na yönelik yürütülen soruşturmayla ilgili İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya bilgi verilmediği iddiasına yer veren Şardan, Soylu’nun bunun üzerine İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş’a kendisine bilgi verilmemesi nedeniyle eleştiride bulunduğunu öne sürmüştü. Aktaş’ın ise Soylu’ya yanıtında “Size her söylediğimizde sızıntı oldu” dediği iddia edilmişti. İstanbul Emniyet Müdürlüğü ise iddiaları ‘yalan ve iftira’ diyerek yalanlamıştı.

Tamamını okuyun
Advertisement
Genel2 ay önce

AKPKK’li şaibeli belediye başkanının ismi bu kez intihar vakası ile anılıyor

Sağlık4 ay önce

Kediler insanlar için ölümcül olabilecek hastalıklar taşıyor

Sağlık4 ay önce

Kedilerden insanlara geçen bazı hastalıklar ve korunma yolları

Amerika7 ay önce

ABD’nin borç “şımarıklığı” ciddi maliyet riski taşıyor

Gündem9 ay önce

Süleymancılara ait Fazilet Yapı davasında Melih Gökçek de müdahil

Türkiye9 ay önce

Yeşilay da AKPKK’nin çiftliğine dönmüş

Gündem10 ay önce

Tolgahan Demirbaş, cinayetten dokuz ay önce Sinan Ateş’in peşine düşmüş

Avrupa10 ay önce

İtalya’da 418 sübyancı rahip tespit edildi

Amerika10 ay önce

ABD’nin askeri denizaltılarının hazin sonu…

İngiltere10 ay önce

İngiliz halkı fişlendi

Amerika10 ay önce

Mali kriz nedeniyle ABD’de işten çıkarma dalgası büyüyor

İngiltere10 ay önce

İngiltere’de bazı çocuk bakım evlerinde çocuklar dövüldü ve dışarıda bırakıldı

Amerika10 ay önce

Kanada ‘kültürel soykırım’ nedeniyle 2.8 milyar dolar ödeyecek

Asya11 ay önce

Japonya’dan G7 liderlerine uyarı: Tayvan sıradaki Ukrayna olabilir

Genel11 ay önce

Emekli amirali ‘sıkarız kafasına’ diye tehdit etmişti: Savcının bulamadığı Çelik, Bahçeli’nin yanında çıktı

Amerika11 ay önce

Ders vermeden 900 bin dolar kazandı

Türk Dünyası11 ay önce

Kıbrıs’ta santral arızaları nedeniyle elektrik kesintileri yaşanıyor

Türkiye11 ay önce

ÇAYKUR, borcu borçla kapatmaya çalışıyor

Amerika12 ay önce

Elon Musk Trump’ın hesabının askıya alınma sürecini de ifşa etti

Genel12 ay önce

İsmailağa Cemaatinde yaşanan cinsi sapıklığın skandal ses kayıtları

İngiltere12 ay önce

İngiltere’de grev dalgası genişliyor

Çin12 ay önce

İtalya’da Çin’in kurduğu polis karakolları için inceleme başlatıldı

Genel1 sene önce

Batılı devketlere Ankara’da terör saldırısı  uyarısı

İngiltere1 sene önce

İngiltere’de mali kriz nedeniyle iş bırakmaları ve grevler artıyor

İslam1 sene önce

Mus’ab bin Umeyr (r.a.)

Yorumlar

Nübüvvet’in İlk Yılların… için Ali KEMER
Sözde koronavirüs aşılarının k… için Abdurrahman Aydın
Sözde İçişleri Bakanı Süleyman… için Hasan
Marmara Denizi’nin dibi… için Abdurrahman Aydın
Japonya’da yeni bir örde… için Abdurrahman Aydın
Metafizik savaşta bozguna uğra… için Abdurrahman Aydın
Vatandaşa tam kapanma eziyeti… için Abdurrahman Aydın
İngiltere’de aşı yaptıra… için Abdurrahman Aydın
Etna Yanardağı tekrar lav püsk… için Abdurrahman Aydın
Reuters: Büyük Türk bankaları… için Abdurrahman Aydın
İsrail’de Pfizer/BioNTec… için Abdurrahman Aydın
Japonya’da yanardağ patl… için Abdurrahman Aydın
İsrail’de Pfizer-BioNTec… için Abdurrahman Aydın
Endonezya’da kayıp deniz… için Abdurrahman Aydın
Fransa’da askerlerden Macron… için Hasan

Öne Çıkanlar

Copyright © Haber Özel TV sitesi bir Akademi Dergisi - Mehmet Fahri Sertkaya projesidir.