Genel
Burhan Kuzu’nun ‘gayriresmi’ danışmanı Sinan Çiftçi: Birçok olayı Berat Albayrak’a çözdürürdü rahmetli

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, eski Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan Kuzu’nun uyuşturucu baronu Naci Zindaşti’nin hapisten bırakılması ve yurtdışına çıkarılması başta olmak üzere iş takibi yaptığını, yargıda dosya kapattırdığını, kredi ayarladığını gündeme getirmişti. Peker, Kuzu’nun “danışmanı” olduğunu iddia ettiği birisinin yayınlanmasını istemediği bazı haberler için Kuzu’ya şantaj yaptığını da dile getirdi.
Peker’in Kuzu’dan şantajla para koparmaya çalıştığını iddia ettiği kişi ortaya çıktı. Sinan Çiftçi, bahsedilen kişinin kendisi olduğunu açıklayarak, Peker’in iddialarını yalanladı. Kuzu’yla ölmende iki gün öncesine kadar görüştüğünü, resmi bir danışmanı olmadığını, kendisi hakkındaki soruşturmada yardımcı olduğu için, onun özellikle sosyal medya mesajlarını yazdığını anlattı.
Sinan Çiftçi, Burhan Kuzu’nun yanında birçok telefon konuşmasına bizzat şahit olduğunu da anlatarak, Türkiye’yi sarsacak önemli açıklamalarda bulundu. İranlı uyuşturucu baronu Naci Zindaşti’nin hapisten çıkarılması, iki saat sonra da yurtdışına kaçırılması gibi olayları organize eden kişinin Burhan Kuzu olduğunu kaydeden Çiftçi, Kuzu’nun “yetemediği” yerlerde ise daha “üst makamlara” müracaat ettiğini anlattı.
Albayrak, Şentop, Tüfenkçi, Soylu ve Oktay’ın ismini verdi
Çiftçi, bu noktada eski Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, eski Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın isimlerini vererek, Kuzu’nun iş takibi yaptığı konularda bu kişilerle görüştüğünü söyledi. Çiftçi, Kuzu’nun yakın çevresine, Zindaşti olayında Berat Albayrak’ın bizzat işin içinde olduğunu duyduğunu da ileri sürdü.
‘Kuzu iş takipçiliği ile büyük paralar kazandı’
Burhan Kuzu’nun iş takipçiliği yaparak büyük paralar kazandığını kaydeden Çiftçi, Sedat Peker’in gündeme getirdiği Libya’dan getirtilen kara paranın aklanması konusu da doğruladı, Kuzu’nun eski Libya devlet başkanı Muammer Kaddafi’nin yeğeniyle görüştüğünü ve arasının iyi olduğunu vurguladı. Burhan Kuzu’nun ölümü için de “şüpheli” diyen Sinan Çiftçi, Zindaşti olayının büyümesi üzerine “fişinin çekildiğini” düşündüğünü söyledi.
Burhan Kuzu’nun yanında uzun süre kalmış, birçok telefon konuşmasına şahit olmuş, sohbetlerini dinlemiş, onun Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki odasından birtakım yerleri arattığına şahitlik etmiş Sinan Çiftçi’nin anlattıklarından öne çıkan bölümler şöyle:
“Sosyal medya danışmanı olmadım hiç. Twitter’ını kendisi hep kullanırdı, ben sadece belirli gün ve zamanlarda ona atacağı tweetleri hazırlayıp whatssaptan gönderirdim, o da paylaşırdı. Anayasa profesörü olarak tanıdığım Burhan hocanın iş takibi yaptığını, ihale takip ettiğini, büyük işadamlarıyla yemekler yediğine şahit oldum. Büyük işadamlarının istekleri talepleri oluyor, ihaleler falan. Bu Zindaşti’nin vatandaşlık olayı gibi falan. Anayasa profesörü olduğu için öğrencisi var birçok hakim savcı. Davası var diyelim bir adamın, onunla ilgili hakime telefon eder misin, davayı kazanmak için, savcıya telefon eder misin şeklinde istekler oluyordu.”
‘Para ilişkilerine şahit oldum’
“Daha sonra para ilişkilerine de şahit oldum Burhan hocanın. Cumhurbaşkanlığı makamından aratırdı herkesi. Kendisi milletvekiliydi 2018 seçimine kadar. Hakimleri ve savcıları aratırken Cumhurbaşkanlığı Külliyesinden aratırdı. Libya’dan Kaddafi’nin yeğeniyle bir kara para ilişkisinin, gümrüklerden, sınırlardan paraların geçişiyle ilgili Burhan hocanın da katsının olduğunu ben de bizzat birkaç konuşmasında şahit olmuştum.”
‘Zindaşti’nin birkaç akrabası ve yeğenleri ile Ankara’da tanışma fırsatım oldu’
“Zindaşti konusu da var. Zindaşti’ye çok yardım ettiği Burhan hoca vatandaşlık konusunda. Ben Zindaşti’yle hiç görüşmedim fakat Aliye Uzun, Zindaşti’yle Burhan Kuzu’yu tanıştıran kişi. Aliye Uzun’un Zindaşti’ye tanıştırmasından sonra, ilk başta Burhan hocanın bana söylediği ‘Ben Zindaşti’yi normal yatırım yapacak bir adam olarak tanıdım. Parası var, vatandaşlık almak istiyor diye bana getirdiler. Vatandaşlık Genel Müdürü’nü aradım, sıkıntıları olduğunu öğrendim vazgeçtim’ diyor ama basına böyle açıklama yaptı. Ama ben bizzat biliyorum Zindaşti’nin birkaç akrabasıyla, yeğenleriyle Ankara’da tanışma fırsatım oldu Burhan hocanın yanında.”
‘Birden fazla işine şahit oldum’
“Burhan hoca hakim öğrencisi Cevdet Özcan, telefon ediyor baskı yapıyor. Cevdet Özcan’ın banka hesaplarından da ciddi para çıktı, ayrıca İstanbul Kapalıçarşı’da elden de para aldığına dair bazı iddialar var. E Burhan hocanın da bu işi bedava yapması mantıken beklenebilir mi? Hakim bu işten para alıyorsa, hakimle bunun arasını yapan kişi de para alacaktır. Bu onun kendi günahı. Kuvvetli şüphelerim falan yok. Ben bizzat telefon konuşmalarını, görüştüğü kişilerle, yüzyüze görüşmelerine bizzat şahit oldum. Elden para ticareti yaptığını tabi ki görmedim. Ben bunlara şahit oldum. Telefon konuşmalarına şahit oldum. Birden fazla işine şahit oldum.”
‘Bir çok olayı Berat Albayrak’a çözdürürdü’
“Birçok olayı da zaten kendisi Berat Albayrak’a çözdürürdü rahmetli. Berat Albayrak’la arası çok iyiydi. Ben de telefon konuşmalarına şahit oldum. Berat Albayrak’a, kendi gücünü, yetkilerini aşan olayları üst mercilere taşırdı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Berat Albayrak do dönem Hazine ve Maliye Bakanı, Mustafa Şentop Meclis Başkanı, Burhan hocanın öğrencisi aynı zamanda. Burhan hoca Anayasa Komisyonu başkanlığı yaparken yardımcılığını yaptı, çok da samimidir, vefalıdır.”
‘Şentop arardı, Albayrak arardı…’
“Daha büyük işlerde bakanlardan yardım isterdi. Hatırını da birçok kişi kırmazdı. Şentop arardı, berat Albayrak arardı. Ben bunlara bizzat şahit oldum. Telefon konuşmalarını hoparlörle falan yapardı, benden çekinmezdi, benim yanımda konuşurdu. Ölenin arkasından kötü konuşmak değil, parayla çok iş yapmıştır, doğrudur. İşi yapan kişi teklif ediyordur zaten, şunu çöz 1 milyon al, bunu Ak Parti’de birçok kişi reddedemez.”
‘Ölmeden iki gün önce telefonla konuştuk’
“Sedat Peker diyor ya, ben Burhan hocadan şantajla para istemişim, Burhan hoca da evimin önüne birkaç kişi göndermiş, beni korkutmuşlar falan. Bu söz konusu bile değil. Burhan Kuzu 1 Kasım’da öldü. Gazeteci İsmail Saymaz şahittir, bugün kendisiyle de konuştum. 28 Ekim’di yanılmıyorsam, ölmeden iki gün önce telefonla konuştuk, bugün kandil, kandille ilgili bir tweet at dedi. Covid olduğunu gizlemişti. Hatta o dönem senle de konuştuk Şaban abi. Covid olduğunu ilk Bizim TV yayınladı.”
‘Fuat Oktay’la da görüşme yaptığını söyledi’
“Fuat Oktay’la konuştuğuna bizzat şahit olmadım ama görüşme yaptığını söyledi. Ama Berat Albayrak’la çok defa oldu. Çok defa Süleyman Soylu’yla konuştu. Benim yanımda derken, ben dinledim yani. Hoparlörle konuşurdu daha çok. Cumhurbaşkanlığı Külliye’de, odasında beraberken, sekreterine bağlatıyordu, ben varım bir tek bana çok güveniyor, o şekilde hoparlörle konuşurdu rahat rahat. İş, ihale olaylarıydı. Büyük bankalardaki kredi işleri, sıkıntıları. Burhan hoca günde belki 100 kişiyle konuşurdu.”

‘ZİNDAŞTİ OLAYI ORTAYA ÇIKINCA BİRAZ ARALARI BOZULDU’
“Mesela Berat Albayrak’la, kimin işi olduğunu bilmiyorum, kimin için konuştuğunu bilmiyorum, ihale. İhale verilmemiş, Hazine ve Maliye Bakanlığı’yla ilgili. Bu ihaleyle ilgili, ihalenin buna verilmesini, çok yakını olduğunu vs. Bunları söylerdi. Bazı şirketlerin ihracat ithalat destek primi oluyor, bunlar da Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ödeniyordu bunlarla ilgili çok. Karşı tarafta hep hocam hocam derdi, makamı daha büyük olmasına rağmen Burhan hocaya çok saygı duyardı. Tamam hocam, tabi hocam. Bi emredersiniz hocam demediği kaldı. Ama daha sonra arası biraz bozuldu. Zindaşti olayı ortaya çıkınca biraz araları bozuldu. Burhan hoca o çevre tarafından biraz soğuk karşılanmaya başlandı, onu da biliyorum.”
‘KADDAFİ’NİN YEĞENİYLE ARASI ÇOK İYİYDİ, SIK SIK GÖRÜŞÜRDÜ’
“Vatandaşlık Genel Müdürü’yle de arası çok iyiydi. Sürekli onunla görüşürdü. Genelde Burhan hoca özellikle, hani diyorlar ya iktidar partisi bir pastayı bölüşüyorsun diye. O özellikle Ortadoğu’dan Libya’dan Türkiye’ye gelen ticaret, Irak’tan gelen işadamları, vatandaşlık alsın inşaat yapsın, gemiler vardı, bazı nakliyat işleri, Libya’da Kaddafi’nin yeğeniyle arası çok iyiydi, sık sık görüşürdü. Bülent Tüfenkçi’ydi yanlış hatırlamıyorsam Ticaret Bakanı, onunla da birkaç konuşmasına şahit oldum.”
‘ŞİMDİKİ AKLIM OLSA BU İŞE GİRMEZDİM, BİTİRDİ BENİ’
“Zindaşti olayın, ilk tanıştırıldığında bu adamın uyuşturucu olayını falan bilmiyor. Bana bizzat anlattı. Normal bir işadamı Türkiye’ye yatırım yapacak, katma değer sağlayacak, şu kadar insan çalışacak vs. Vatandaşlık alması için devreye giriyor, Vatandaşlık Genel Müdürlüğü’nü filan arıyor. Sonra araştırıyorlar, sicili bozuk diyorlar. Zaten İran’da da idamla yargılanıyormuş o dönemde. Daha sonra vaatler artıyor, vaatler arttıkça da aracıları var o Aliye Uzun, Beşiktaş Kadın Kolları Yöneticisi, Zindaşti’yle Burhan hocayı tanıştıran kişi. Vaatler arttıkça hoca da herhalde kabul etmeye başladı. Uyuşturucu kaçakçısı olduğunu bilmeden bu işe girdi, belirli miktarda para aldı. Para aldıktan sonra da bu işin peşini bırakamadı. Uyuşturucu baronu olduğunu daha sonra öğreniyor ve bu işin içinden de çıkamıyor. ‘Şimdiki aklım olsa bu işe girmezdim’ dedi. ‘Dünyaları verseler bu işe girmezdim, bu iş beni bitirdi’ dedi. Psikolojisi de bozuldu son dönemde.”
‘ZİNDAŞTİ’NİN TAHLİYESİ, DE KAÇIŞI DA PLANLIDIR, TAMAMINI O AYARLAMIŞ’
“Zindaşti’nin hem tahliyesinde hem de yurtdışına çıkmasında yardımları oldu. Bilerek söylüyorum bunu tahmin değil. Kaçak geçirme olduğunu söyledi bana. Hakkari üzerinden. Hakimi nasıl ayarladıysa, o dönem Gümrük Bakanı kimdi hatırlamıyorum öyle ayarlamıştır. Hem tahliyesi hem de o iki saat içindeki kaçışında tamamı planlıdır, tezgahtır, tamamını o ayarlamış, gerekli makamları o aramış.”
‘BERAT ALBAYRAK’IN KENDİSİNE YARDIMCI OLDUĞUNU BEN BİLİYORUM’
“Tek başına bunları yapma şansı yok. Bunu çok net olarak söyleyeyim, Zindaşti olayında kesinlikle Berat beyin bilgisi vardı. Ve yardımı da vardı. Bunu ben konuşmalarında duydum. Berat Albayrak’la Burhan kuzu’nun konuşmasından duymadım ama Burhan Kuzu’nun yakın çevresiyle yaptığı konuşmalarda duydum. Bu konuda Berat Albayrak’ın kendisine yardımcı olduğunu ben biliyorum. Tek başına bunu yapabilecek güce, nüfuza sahip değildi zaten.”
‘DUYURMADILAR COVID OLDUĞUNU’
“Duyurmadılar Covid olduğunu. Ben dahi ilk hafta bilmiyordum. Arıyordum sesi bozuk geliyordu, gribim hastayım diyordu. Sonra hastanedeyim, covid dedi. Kendisi gizledi, ailesi gizledi. Ben öğrenince size söyledim, İsmail Saymaz’a söyledim, haber olu, duyuldu. Bana dedi ki pazartesi günü taburcu olacağım, çok iyiyim dedi, cumartesi günü öldü.”
‘BU OLAYLAR BÜYÜDÜĞÜ İÇİN, DAHA DA BÜYÜMESİN DİYE FİŞİ ÇEKİLDİ’
“O yüzden ölümünü şaibeli, şüpheli buluyorum. Hastanede fişini mi çektiler ne yaptılar bilmiyorum ama yaşadığını düşünmüyorum açıkçası. Hani yaşıyor filan diyorlar ya. Ben hastanede bir şekilde fişinin çekildiğini düşünüyorum. Çünkü bu olaylar büyüdüğü için, daha da büyümesin diye fişi çekildi diye düşünüyorum. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın hastanesi. Mega Medipol’deydi.
Genel
Emekli amirali ‘sıkarız kafasına’ diye tehdit etmişti: Savcının bulamadığı Çelik, Bahçeli’nin yanında çıktı

Emekli amiral Türker Ertürk’ü “sıkarız kafasına” diye tehdit eden Alparslan Çelik’in, hakkındaki soruşturmada savcılıkça “bulunamadığı” ve dosyanın “faili meçhul”e gönderildiği ortaya çıktı. Gazeteci Türkoğlu’na göre savcının bulamadığı Çelik, Bahçeli’nin fedailiğini yapıyor.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, emekli amiral Türker Ertürk’ün, Alparslan Çelik tarafından “sıkarız kafasına” şeklinde tehdit edilmesi ve sonrasındaki süreci anlatan bir yazı kaleme aldı.
Çelik’in, Suriye’de düşürülen Rus uçağından sağ çıkan pilotu öldürdüğünü yazan Terkoğlu, tehdit nedeniyle aranan ancak “bulunmayan” Çelik’in, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yle fotoğraflarını paylaştı. Terkoğlu, Alparslan Çelik’in aynı zamanda savaş suçlusu olduğunu belirterek, Bahçeli’ye fedailik yaptığını söyledi.
Terkoğlu’nun yazısındaki ilgili bölüm şöyle:
Ertürk’ü açıkça tehdit etti
4 Nisan 2021’de, Türker Ertürk’e bir tehdit geldi. Öyle imalı filan değil. Açık açık… Aynen şu yazıyordu: “Bu terörist sevici Mihraç Ural itinin yoldaşı amiral Türker Ertürk mü darbe yapmayı düşünüyormuş, sıkarız kafasına bir daha düşünemezler…”
“Sıkarız kafasına” sözü açık da… Ya tehdit eden?
Adı Alparslan Çelik.
Rus pilotu öldürdü
Putin ile Erdoğan’ın bugünkü kadar yakın olmadığı günler. Suriye’de cihatçı teröristlere operasyon yapan bir Rus Su-24 uçağı, 24 Kasım 2015 günü, TSK’nin tespitine göre sınır ihlali yaptı. Bunun üzerine bir F-16 tarafından vuruldu. Uçaktan atlayan Rus pilot Oleg Peşkov, paraşütüyle havada süzülüyordu. Ancak yerde onu öldürmeyi bekleyenler vardı. Kendisini, Suriye’de 2. Sahil Tümeni olarak tanıtan birliğin başındaki Alparslan Çelik, emrindeki militanlarla pilotu hedef almıştı. Peşkov’a tam dört kurşun isabet etti. Yere düştüğünde hayatını kaybetmişti. TSK, kendisine yakışan bir şekilde, ölen pilotu, Suriye’den Türkiye’ye getirerek askeri törenle Rus ordusuna teslim etti.
Ancak cinayet aslında bir savaş suçuydu. Zira can çekişen silahsız bir askeri öldürmek, uluslararası hukuka aykırıydı.

Sahte paradan dolandırıcılığa
O günlerde Alparslan Çelik’e bir şey olmadı. Zira olayın ardından, Rus istihbaratının hedefine girdiğini görüp Türkiye’ye gelmişti. Çelik hakkında, Türkiye’deki savcılık takipsizlik kararı verdi. Kararda, Rus pilot için, “uçaktan ayrıldığı sırada başını, üstündeki camlı bölüme çarpmasından dolayı kafatasında kırıkların oluşmuş olabileceği” yazıyordu.
Yıllar geçti. Türkiye ile Suriye yakınlaştı. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu AKP’den koptu. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, hadise FETÖ’ye bağlandı. Bu kez, Türkiye ile Rusya’yı savaşa sürüklemek için, örgütün bu olayı tertiplediği iddia ediliyordu.
Peki Alparslan Çelik?
Huylu huyundan vazgeçer mi? Elbette bir kafeye girip garsonluk yapmadı. Türkiye’de mafyacılık işlerine karışması sanırım sizin için de sürpriz olmamıştır.
31 Mart 2016’da, polise bir ihbar gitti. İzmir’in Karabağlar ilçesindeki bir lokantada, silahlı kişiler vardı. Olay yerine giden güvenlik görevlileri, 17 kişiyi gözaltına aldı. Tahmin ettiğiniz gibi, birisi Alparslan Çelik’ten başkası değildi. Aramada, şüphelilerde, 5 makineli tüfek, 4 tabanca ve 2 telsiz ele geçirildi. Çelik ve arkadaşları, “Ateşli Silahlar Kanunu’na Muhalefet” ve “Harp silahı bulundurmak” suçlamasıyla tutuklandı.
Yakalananlar tam bir suç ordusuydu. Hayır siyasi mesele sanmayın. Örneğin Rus pilotu öldüren Alparslan Çelik’in, “sahte para” suçundan kesinleşmiş 2.5 yıl hapis cezası olduğu fark edildi. Ayrıca “hükümlünün kaçmasına yardım” ve “dolandırıcılık” suçlarından da Elazığ Emniyet Müdürlüğü’nce arandığı anlaşıldı.
Defalarca cezadan kurtuldu
“Birileri” tarafından kollanan grup, hafif cezalarla kurtuldu. Alparslan Çelik de 5 yıl hapis yattıktan sonra 2 yıl önce serbest bırakıldı. Çıktığı gibi, ayağının tozuyla, Türker Ertürk’ü “kafasına sıkarız” diye tehdit etmişti. Gerçekten, daha önce “kafaya sıkma deneyimi” olan Çelik’in yazdığına bakılırsa, tehdit ciddiydi.
Elbette Türker Ertürk de ciddiye aldı. Avukatı Ayhan Yıldızel aracılığıyla, 6 Nisan 2021’de, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Hani şu, İmamoğlu’nu “ahmak” ifadesinden dolayı siyasi yasaklı yapan savcılık!
Savcılık meçhul dedi
Savcılık ne mi yaptı?
Uzun süre dosyayı nedense sümen altında tuttu. Sonunda da Savcı M.Ç., Çelik’e ulaşılamadığı gerekçesiyle, geçen yılın temmuz ayında faili meçhul birimine sevk etti.
MHP’den çıktı
Faili meçhul kalmasın, hatta yeni faili meçhuller olmasın diye, Türker Ertürk ve avukatı harekete geçti.
Bir de ne görsünler!
Bunca suça karışmış, Rus pilotu öldürerek Türkiye’yi savaşın eşiğine getirmiş, çeşitli çetelerle içli dışlı olmuş, birçok suçtan hüküm giyerek hapis yatmış Alparslan Çelik, MHP Genel Merkezi’nde. Hatta Devlet Bahçeli’nin hemen ardında durup fedailiğini yapıyor. Haliyle savcı “bulamıyor” değil, bulmak istemiyor!”
Genel
İsmailağa Cemaatinde yaşanan cinsi sapıklığın skandal ses kayıtları

İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in 6 yaşındaki kızı H.K.G’yi Kadir İstekli ile skandal bir şekilde, İslamda asla olmayan bir şekilde evlendirmesi ile ortaya çıkan cinsi sapıklığın yankıları sürüyor.

1998 yılında doğan H.G. isimli kız çocuğu 6 yaşında İsmailağa Cemaati’ne bağlı Gümüşel ailesi tarafından 29 yaşındaki tarikat mensubu Kadir İstekli ile uydurma bir imam nikahı ile evlendirildi.
H.G. annesinin saçını tarayarak zaman zaman 29 yaşındaki adamın evine gönderdiğini söyledi.
H.G. bu yaşına kadar cinsi istismara maruz kalırken 14 yaşında bir doktora gitti ve bu durum doktor tarafından fark edildi.
Doktor, olayı polise bildirdi ve olay savcılığa intikal etti. Dosyaya bakan savcı küçük kızın doğum kartına bakmak yerine kemik tespitini istedi.

Kemik tespiti için gelen yetkili ise H.G.’nin kemik yaşına bakmak yerine 21 yaşındaki bir kadından numune alıyor.
H.G. bu yetkilinin aynı tarikattan geldiğini ve yetkilinin “Neden 17 değil de 21 yaşındaki bir kadının numune için getirildiğine”kızdığını söylüyor. Dosya kapanıyor.
14 yaşındaki çocukla ilgili “21 yaşındadır” şeklinde kemik testi sonucu geliyor ve savcı bu olayı kapatıyor.
Daha sonraki yıllarda H.G. bir radyoda çocuk yaşta evlilikle ilgili bir program dinliyor. H.G. yaşadıklarını anladıktan sonra evden kaçmaya çalışıyor.

Sonrasında H.G. sosyal medyada bir kadına bunu anlatıyor ve o kadın şikayetçi olmasını istiyor.
H.G. ses kayıt cihazı alıyor ve 29 yaşında kendisiyle evlenen tecavüzcüsünün tüm konuşmalarını kayıt ediyor.
H.G. ses kaydı alıyor ve şikayetçi oluyor. Bütün olaylar açığa çıkıyor. İddianame 2 yılda yazılıyor ve çocuğa yapılan tecavüzle ilgili açılan davada hiç kimse tutuklanmadı.
Yıllarca tecavüze uğrayan H.G. şu anda 24 yaşında ve açıktan ortaokulu bitirmeye çalışıyor.
Konuyla ilgili Aile Bakanlığı’ndan hiçbir açıklama yapılmadı.

6 yaşında cemaatten biriyle evlendirildiği belirten H.K.G.’nin aldığı ses kayıtlarının iddianamede yer alan bazı kısımları:
H.K.G: “Keşke 6 yaşında ilişkiye girmeseydik, kesin mutlu olurduk biz ya değil mi?”
(Evlendiği Şahıs) Kadir İstekli: Yani orası öyle dediğin gibi de
H.K.G.: 6 yaşında nikahımız kıyılmayaydı. Keşke babam ilişkiye izin vermeseydi. Yani bu sıkıntıların hiçbiri olmazdı.
Kadir İstekli: Var mı yapacak bir şey onu söyle. Dönebiliyor muyuz?
H.K.G.: “Ama telafisi de olmuyor işte.”
Kadir İstekli: Yani tam bir hatadır. Gerçekten düşüncesiz, psikoloji. Bilmeden yapılmış olan bir hareket. Yanlış bir şey. Ha şu an ben kendi kız çocuğum olsa 6 yaşında evlendirir miyim? Evlendiririm. Ama o şekil bir şeye müsaade eder miyim? Etmem.
H.K.G.: Babam nasıl düşünmedi.
Kadir İstekli: “Hocaefendi her şeyi dört dörtlük mü düşünüyor? Bırak sen de Allah Allah.”
H.K.G: “Yani kızım daha küçük, 6 yaşında. İlişkiyi kaldırabilir mi, kaldıramaz mı, insan bunu bilmez mi… Hadi bir defa, iki defa, sonra gözetlersin. Nasıl desem, kızının durumunu gözetlersin… Yıllarca böyle devam etti. Yani bir değil, iki değil. Her gün sıkıntı yani. Gerçekten çok büyük sıkıntı hocam.”
Kadir İstekli: “Geriye dönülmüyor, dönülmüyor işte.”
H.K.G: “İşte, çünkü küçücüğüm. Anlam veremiyorum nasıl desem. Gerçekten zor. Benim açımdan da düşünmelisiniz. Babam da benim açımdan düşünmeli biraz.”
Kadir İstekli: “Daha düne kadar, sen konuşana kadar biz böyle bir sıkıntının olduğunu bilmiyorduk ki ya Allah Allah…”
H.K.G.: “Ama insan nasıl bilmez.”
Kadir İstekli: “Bilmiyor insan işte. Niye psikoloji mi okumuşum ben, okumamışım ki”
Genel
Batılı devketlere Ankara’da terör saldırısı uyarısı

İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde yaşanan bombalı saldırıdan iki hafta sonra, bazı Batılı ülkelerin büyükelçilikleri Ankara’daki yeni güvenlik tehditlerine karşı uyarıldı. Sırbistan, vatandaşlarından Türkiye’ye seyahat etmemelerini istedi.
Konunun hassasiyeti nedeniyle isimlerinin verilmemesini isteyen üç Batı Avrupa ülkesinin büyükelçiliği ve bir büyük uluslararası örgütün yetkilileri Reuters haber ajansına, Türk makamları tarafından olası tehditlere karşı uyarıldıklarını söyledi.
Reuters, söz konusu uluslararası örgütün, personeline gönderdiği elektronik postada, militanların misilleme amaçlı olası saldırıları nedeniyle alışveriş merkezleri, otobüs durakları ve havaalanlarındaki risklere dikkat çektiğini yazdı.
Türk savunma ve içişleri bakanlıkları uyarılar hakkında herhangi bir yorum yapmadı.
Bu arada Sırbistan’ın Tanjug haber ajansı bugün, Dışişleri Bakanı Ivica Daciç’in, vatandaşların olası saldırılar nedeniyle önümüzdeki haftalarda Türkiye’ye ve özellikle Ankara’ya seyahat etmekten kaçınmaları gerektiği yönündeki sözlerini aktardı.
Daciç Tanjug’a yaptığı açıklamada Ankara’dan gelen bilgilere atıfta bulunarak, “Güvenlik teşkilatlarından aldığımız bilgiye göre önümüzdeki birkaç hafta içinde terör saldırılarının beklenebileceği konusunda vatandaşları uyarmak istiyorum” dedi.
Uyarının Türkiye’nin diğer bölgeleri için de geçerli olabileceğini dile getiren Daciç, Sırp vatandaşları, acil ihtiyaçları olmadıkça seyahat etmemeleri konusunda uyardı.
Daciç, “Hali hazırda orada olan vatandaşlarımız da yaya bölgeleri, metro, otobüs ve tren istasyonları gibi kalabalık alanlardan ve benzeri yerlerden uzak dursunlar” diye konuştu.
Yorumlar