Genel
Rus tarihçi Oleg Kuznetsov: Sözde Ermeni soykırımı iddiaları, kurgudan başka bir şey değil

Rus tarihçi Prof. Dr. Oleg Kuznetsov, 1915 olayları iddialarının kurgu olduğunu belirterek “Ermeniler, tarihi ve yasal belgelerle bu propaganda teriminin (soykırım) geçerliliğini doğrulamanın mümkün olmadığını biliyor.” dedi.
Yaklaşık 170 bilimsel çalışmaya imza atan “20. Yüzyılda Uluslararası Ermeni Terörizmi Tarihi” kitabının yazarı Rus tarihçi Kuznetsov, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını değerlendirdi.
1. Dünya Savaşı’na katılan ülkelerde ordunun güvenliği için çeşitli tedbirlerin alındığını, Rus Çarlığı’nda da Alman ve Yahudilerin sürgün edildiğini belirten Kuznetsov, “Tüm bunlar düşmanın safına geçilmemesi ve ordunun güvenliğinin sağlanması için yapıldı. Bu, askeri siyasetin bir parçasıdır.” ifadelerini kullandı.
Kuznetsov, Ermeni çetelerin bu dönemde Osmanlı’ya karşı faaliyetler sürdürdüğünü hatırlatarak “Doğal olarak Ermeniler, savaş hattına uzak bölgelere sevk edildi. Ermenilerin birçoğu Kuzey Irak’a ve bugünkü Lübnan bölgesine gönderildi. Bu yüzden Osmanlı’nın 1915’te Ermenilere yönelik eylemlerinin sıra dışı olduğunu söylemek fantezidir.” diye konuştu.
“Ermeni soykırımı iddiaları, jeopolitik oyun ürünü”
1915 olaylarının soykırım olarak ileri sürülmesinin jeopolitik oyunun ürünü olduğuna işaret eden Kuznetsov, Türkiye’nin 1952’de NATO üyesi olduğuna dikkati çekti.
Kuznetsov, Sovyetler Birliği’nin Ermenileri kullanarak NATO’nun güney kanadını ve Türkiye’yi etkilemeye çalıştığını vurgulayarak “Sovyetler Birliği, küçük milletlerinin milliyetçilik ruhunu kullanarak Orta Asya ve Orta Doğu bölgesini sürekli askeri, siyasi gerilim içinde tuttu ve NATO’nun bu bölgeleri, askeri üs olarak kullanmasını engellemeye çalıştı.” dedi.
Soykırım iddialarının da Türkiye’nin NATO üyesi olmasından sonra ortaya çıkartıldığını anlatan Kuznetsov, “Ermenistan Komünist Partisinin merkez komitesi 1962’de sözde soykırımın 50. yılını anmak için karar aldı. Bu andan itibaren Ermeni soykırımı yapıldığına dair propaganda başladı. Bu, Sovyetler Birliği Yüksek Komitesince onaylanan Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti’nin bir ürünüdür.” ifadelerini kullandı.
“Ermeniler, tezlerinde soykırımın yaşandığını doğrulayamıyor”
Rus tarihçi Kuznetsov, Ermenilerin, Rus okullarında çok sayıda tez yazdığına, bu tezlerle soykırımın yaşandığını doğrulayamadıklarına dikkati çekerek, “Ermeniler, tarihi ve yasal belgelerle bu propaganda teriminin (soykırım) geçerliliğini doğrulamanın mümkün olmadığını biliyor. Bu yüzden sözde Ermeni soykırımı iddiaları, kurgudan başka bir şey değil.” dedi.
Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’nın 1996’da Ermeni soykırımı iddialarını kabul ettiğini hatırlatan Kuznetsov, bu kararın o zamanın konjonktürü gereği alındığını savundu.
“Ermeni terörün arkasında her zaman Rusya vardı”
Kuznetsov, terörizmin, Ermeni milliyetçiliğinin ideolojisi olduğuna işaret ederek “Ermenistan devletinin özünde terörizm vardır. Ermeniler, terörü devlet siyasetine taşıdı. Ermenilerin ülkesindeki siyasi partiler arasında görüş farklılığını çözmek için terörden başka bir aracı yoktu.” diye konuştu.
Ermeni ihtilalci “Taşnak” Partisi’nin 1890’da Tiflis’te kurulduğunu hatırlatan Kuznetsov, “Ermeni terör arkasında her zaman Rusya vardı.” ifadesini kullandı.
Genel
Vakıfbank’ta milyarlık vurgun

CHPKK İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, sosyal medya hesabından Vakıfbank’tan toplamda 17.4 milyar TL’lik bir para aktarımı yapıldığını açıklamıştı. Karabat, “Vakıfbank’ı istihdam ofisi haline getiren AKP’nin, banka üzerinden yaptığı vurgunları ortaya çıkarmaya devam ediyoruz” dedi.
CHPKK İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, AKP’nin ranttan vazgeçmediğini sosyal medya hesabından paylaşmıştı.
“Şimdi okuyacağınız satırlar, ülkenin nasıl talan edildiğinin ötesinde vahim bir durumu gösteriyor” diye başlayan Karabat, 2020 yılında Vakıfbank’ta yönetim kurulunun önde gelen ismi Abdülkadir Aksu’nun zamanında ‘zarar niteliğinde kredi ve diğer alacaklar’, ‘Tahsili şüpheli krediler’ ve ‘tahsil imkanı sınırlı krediler’ ile birlikte 17.4 milyar TL’nin yurttaşların cebinden çıktığını ifade etmişti.
Karabat, yeni paylaşımında Vakıfbank’taki enerji vurgununu anlattı.
Sayıştay’da dahi ismi saklanan, Vakıfbank’ın iştiraki olan şirketlere milyonlarca lira aktarıldığını anlatan Karabat, “Vakıf Enerji ve Madencilik AŞ’nin 2020’deki dönem zararı 1.3 milyon TL oldu. Şirketin ayrıca ödenmiş sermayesi 85 milyon TL. Ama ülkeye katma değer sağlayacak, istihdam yaratacak tek bir iş dahi yapmıyor” ifadelerini kullandı.
Karabat’ın açıklamaları şöyle:
“Anayasal bir kurum olan Sayıştay’dan dahi ismi saklanan bir şirket var. Bu şirketin 2020 yılında 58.6 milyon TL büyüklüğünde mevduat hesapları var. Ama ilginç olan 2 nokta bulunuyor. AKP’li banka yönetiminin çevirdiği işe şaşacaksınız… İlki, bu şirketin ticari faaliyeti yok. İkincisi, bu şirketin şüpheli 27.5 milyon TL’lik ticari alacağı var. Hangi ticari faaliyetten bu alacak oluşmuş? Kimlerden alacak var? Şüpheli bir durum söz konusuysa neden banka yönetimi adım atmadı?
Vakıfbank’ın iştiraki olan 2 şirket var. Güney Ege Enerji Ltd. Şti. ve Vakıf Enerji ve Madencilik AŞ. Aynı sektörde yer aldıkları için 2001 yılında Güney Ege şirketi Vakıf Enerji bünyesine katılıyor. Buraya kadar her şey makul. Ancak sonrası ilginç… Güney Ege Enerji şirketinin Muğla’daki Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerini alıp işletmek üzere kurulduğu ifade ediliyor. Hatta şirket burada ihaleyi de alıyor. Daha sonra “sihirli bir el” devreye giriyor ve ihale iptal ediliyor.
2014 yılına geldiğimizde bu 3 önemli termik santral özelleştiriliyor. AKP yönetimindeki Vakıfbank, iştiraki olan şirketleri pasifize ederek, özelleştirme sürecinin yapı taşlarını örüyor. Burada kamu varlıkları savunulacağına, adeta sermayeye yem ediliyor. Yatağan santrali 1 milyar 91 milyon dolara, Yeniköy ve Kemerköy santralleri de 2 milyar 671 milyon dolara özelleştirildi. Özelleştirmede vaat edilen kesintisiz ve ucuz enerjinin yalan olduğu geçen 8 yılda anlaşıldı. Çevreye verilen zarar da cabası!
Güney Ege 2020 yılında tasfiye edildi. Peki, Vakıf Enerji ve Madencilik AŞ ne yapıyor? Koskoca şirketin çalıştırdığı personel sayısı sadece 2 ve bunlara 2020’de 242 bin TL para ödenmiş. Şirketin 2 personeline karşılık 7 tane de yönetim kurulu üyesi var. Vakıf Enerji ve Madencilik AŞ’nin 2020’deki dönem zararı 1.3 milyon TL oldu. Şirketin ayrıca ödenmiş sermayesi 85 milyon TL. Ama ülkeye katma değer sağlayacak, istihdam yaratacak tek bir iş dahi yapmıyor.
Kamuda benzer işleri yapan çok sayıda şirket varken, Vakıf Enerji ve Madencilik AŞ’nin de varlığı ayrı bir soru işareti. Birilerine maaş aktarmak için bu dev sermayeli şirket boşta bekletiliyor. Sayıştay da zaten kapatılması yönünde fikir bildirdi. Kamu bankası, sermaye ve siyaset arasındaki oyun daha bitmedi. 2008-2014 arasında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) Başkanı olan Hasan Köktaş, şu anda Yatağan Termik Santrali’nin sahibi olan Aydem Enerji’nin yönetim kurulu üyesi.
Dönemin EPDK Başkanı Köktaş, adeta kendi geleceğine yatırım yapmış. Yatağan’da ihaleyi kazanan Elsan Elektrik, Denizli merkezli Bereket Enerji bünyesinde bulunuyor. Bu şirket tüm Ege Bölgesi’ne elektrik dağıtımı yapıyor. Dönemin EPDK Başkanı Köktaş, adeta kendi geleceğine yatırım yapmış. Yatağan’da ihaleyi kazanan Elsan Elektrik, Denizli merkezli Bereket Enerji bünyesinde bulunuyor. Bu şirket tüm Ege Bölgesi’ne elektrik dağıtımı yapıyor.
AKP döneminde bu şirket öyle kontrolsüzce büyüdü ki, işleri ve bütçeyi yönetemez bir hal alıp iflas noktasına geldi. Bereket Enerji’nin, aralarında Vakıfbank’ın da olduğu bankalara milyarlarca TL borcu var. Kamu bankası Vakıfbank’tan ballı krediyi al.
Bu parayla kamu şirketini ucuza kapat. Sonra kredinin üzerine yat. Tam bir AKP klasiği. AKP bu şirkete daha ne ayrıcalıklar tanıdı elbet ortaya çıkacak.
Şimdi diğer santrallere bakalım… Yeniköy Kemerköy Termik Santralleri’ni alan şirketler ise çok tanıdık. IC İÇTAŞ Enerji ve LİMAK Enerji.
Her taşın altından çıkıyorlar. AKP döneminde aldıkları ihalelerle onlarca kat büyüdüler. Bu iki santralde de kıyak geçildi. Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy santralleri özelleştirilmeden önce kapasiteleri düşürülüyor.
Böylece daha ucuza satışlarının temeli atılıyor. Satıldıktan sonra da turizm bölgesindeki artan talep bu santrallere kaydırılıyor. Dini ve milliyetçi söylemleri ağzından düşürmeyen AKP, söz konusu kamu varlıkları olunca “vatan sevgisini” bir kenara bırakıyor. AKP rant için gözünü karartarak milli servetimizi nasıl yağmalıyor görüyorsunuz. Hepsinin hesabını soracağız!”
Amerika
ABD’de enflasyon son 41 yılın zirvesine çıktı

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), mayısta aylık yüzde 1 artarken, yıllık yüzde 8,6 ile Aralık 1981’den bu yana kaydedilen en büyük artışı gösterdi.
ABD Çalışma Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, Amerikalı tüketicilerin yaşam maliyeti mayısta bir önceki aya kıyasla yüzde 1 arttı.
Piyasa beklentilerini aşan TÜFE’nin bu dönemde yüzde 0,7 artması öngörülüyordu. TÜFE, nisanda aylık yüzde 0,3’lük artış göstermişti.
Benzin, gıda ve barınma fiyatlarındaki artışlar enflasyonu körükledi
Ülkede TÜFE, mayısta yıllık bazda da yüzde 8,6 artarak piyasa beklentilerini aştı.
Beklentiler, TÜFE’nin bu dönemde yıllık bazda yüzde 8,3 artması yönündeydi.
Yıllık enflasyon 41 yılın yeni zirvesine çıkarken, nisanda yavaşlama göstererek yıllık bazda yüzde 8,3 seviyesinde gerçekleşmişti. ABD’de TÜFE martta yıllık yüzde 8,5 ile Aralık 1981’den bu yana kaydedilen en yüksek seviyeye çıkmıştı.
Söz konusu dönemde barınma, benzin ve gıda fiyatlarındaki artışlar tüketici fiyatlarındaki yükselişte etkili oldu.
Barınma endeksi mayısta aylık yüzde 0,6 ve yıllık yüzde 5,5 yükseldi. Aynı dönemde gıda endeksi de aylık yüzde 1,2 ve yıllık yüzde 10,1’lik artış kaydetti.
Enerji fiyatları ise nisan ayında yaşanan gerilemenin ardından mayısta aylık yüzde 3,9 ve yıllık yüzde 34,6 arttı. Son dönemdeki yükselişiyle dikkati çeken benzin fiyatları, mayısta aylık yüzde 4,1 ve yıllık yüzde 48,7’lik artış gösterdi.
Amerika
“ABD Ordusu, bitkiler üzerinden yayılacak ‘biyokimyasal silahlar’ üzerinde çalışıyor”

ABD İleri Savunma Araştırma Projeleri Ajansı’nın (DARPA) resmi web sitesi, “devlet dışı aktörlerin saldırılarına karşı” çözümler amaçlayan bir program olan ““Insect Allies” ile ilgili içerik yayınladı.
PLA Enstitüsü’nde araştırmacı olan Kıdemli Albay Shao Yongling, ABD ordusunun bu çalışmalarla gelecekte biyolojik savaşlarda kullanılacak olan biyokimyasal silahlar ürettiğini iddia etti.
Shao’ya göre, ABD Ordusu’nun “Insect Allies” programı ile, sözde iklim değişikliği ve patojenlerin neden olduğu bitki ve mahsul tahribatını önlemek için genetiği değiştirilmiş virüsler üzerinde çalışıyor. Fakat Shao’ya göre bu virüsler, söz konusu çalışmalar sonucunda biyokimyasal silahların altyapısı için kullanılabilir.
Yapılan açıklamaya göre; ABD ordusu tarafından yürütülen araştırmalar doğrultusunda, değiştirilmiş genler böcek vektörleri aracılığıyla tarla bitkilerine aktarabilir. Bu da tarım ürünleri üzerinden biyolojik saldırıların önünü açıyor.
Ayrıca Shao, virüs bulaşmasının taşıyıcısı olarak böceklerin kullanımının düşük maliyet ve yüksek gizlilik ile karakterize edildiğini açıkladı.
-
Amerika6 gün önce
Avrupa ve ABD havaalanlarında eşi görülmemiş kaos yaşanabilir
-
Gündem1 hafta önce
Yunanistan’da da ABD üslerinin varlığını sorgulayan sesler yükselmeye başladı
-
Gündem5 gün önce
“Başta Albayrak, Soylu ve Külünk’ün olmak üzere AKP’nin 3 troll grubu var; kimi tweet başına para alıyor, kimi aylık maaş”
-
Genel1 hafta önce
Vakıfbank’ta milyarlık vurgun
-
Türkiye2 gün önce
Ayçiçeği ve şeker kıtlığına karşı alarm
-
Türkiye6 gün önce
‘Elektriğe yapılan ‘zam’ değil, sermaye transferidir’
-
Gündem7 gün önce
Sulama kooperatifinde 300 milyonluk vurgun
-
Gündem3 saat önce
Akaryakıt istasyonları iflasın eşiğinde
Yorumlar