Connect with us

Asya

Pakistan-Hindistan diyaloğunda BAE arabuluculuğu iddiası

17 Nisan 2021 – 12:21

Pakistan-Hindistan ilişkileri bu yılın Şubat ayının sonunda başlayan bir yumuşama dönemine girmiş durumda.

Pakistan-Hindistan ilişkileri bu yılın Şubat ayının sonunda başlayan bir yumuşama dönemine girmiş durumda. Pakistan kontrolündeki Keşmir toprakları ile Hindistan kontrolündeki Keşmir toprakları arasında de facto uluslararası sınır kabul edilen hatta ateşkesle başlayan bu süreç, iki ülke başbakanları arasında mektuplaşma ve Pakistan Başbakanı İmran Han ile Genelkurmay Başkanı Kamar Cavid Bacva’nın yumuşamayı destekleyen demeciyle devam etti. Bacva, Pakistan’ın ilk kez düzenlediği İslamabad Güvenlik Diyaloğu Konferansında yaptığı konuşmada mealen maziyi unutmanın zamanının geldiğini, Hindistan bazı adımlar atar ve özellikle Keşmir’deki durum bağlamında elverişli iklim yaratırsa ikili ilişkilerin normalleşebileceğini söyledi. Bacva’nın konuşması Pakistan ordusunun da bu sürece destek vererek dahil olduğunun da bir göstergesi. Ardından Hindistan Başbakanı Narendra Modi, terör ve düşmanlık havasının ortadan kalkması durumunda Hindistan’ın tüm komşularla dostane ilişkiler sürdürmek istediğini söyleyen bir mektubu İmran Han’a gönderdi. İmran Han da mektuba aynı olumlu tonda yanıt verdi. Pakistan medyası son olarak ikili ilişkilerdeki tamiratın 2018 yılında başladığını ve süreci baltalayabilecek olaylara rağmen görüşmelerin üçüncü ülkelerde gizli buluşmalarla devam ettirildiğini yazdı. Daha da önemlisi, bu süreçte perde arkasında arabulucu olarak rol oynayan aktörün de Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olduğu ısrarla vurgulanıyor.

​​​​​​​Güney Asya’da arabuluculuk​​​​​​​

Güney Asya 20. yüzyılda Afganistan-İran, Afganistan-Pakistan, Hindistan-Pakistan arasında çok sayıda arabuluculuk misyonuna şahitlik etti. 1935 yılında Türkiye, İran ile Afganistan arasında yaşanan sınır sorununda resmî olarak, iki tarafın da talebiyle arabuluculuk rolü üstlendi. Türkiye’den bir heyetin mezkûr sınırı ziyareti sonrasında verdiği karar her iki ülke tarafından kabul edilmişti.

Türkiye’nin de içinde bulunduğu bir grup ülke (Mısır, Irak ve Suudi Arabistan) bu kez 1955 yılında Pakistan ile Afganistan ilişkilerinde büyük bir gerginlik ortaya çıkınca arabulucu rolüne soyundu. Afganistan, Türkiye’nin Pakistan yanlısı olacağını düşünerek Türkiye’nin arabuluculuğunu istemezken, Pakistan da Suudi Arabistan’ın arabuluculuğuna soğuk bakmıştı. 1962 yılında yine Türkiye, bu kez Hindistan hükumetinin de talebiyle Başbakan İsmet İnönü’nün Keşmir sorununda Pakistan’la aralarında arabulucu olmasını istedi.

Türkiye’nin kabul ettiği bu süreçte bazı adımlar atıldı ama sonuçta herhangi bir yere varılamadı. Suudi Arabistan ve Türkiye gibi ülkelerin teşviki, 1971 savaşının ardından Doğu Pakistan’ın Batı’dan ayrılarak “Bangladeş” olarak bağımsızlığını kazanmasından sonra, Pakistan’ın o zamanki adıyla İslam Konferansı Örgütü’nün 1974’te Lahor’da gerçekleştirdiği toplantıdan hemen önce Bangladeş’i tanıyacağını duyurması ve konferansa davet etmesinde etkili olmuştu. Bu örneklerin de gösterdiği gibi, Arap ülkelerinin Güney Asya’da arabulucu rol oynaması Suudi Arabistan’ın nadiren oynadığı rol dışında sık karşılaştığımız bir durum değildi.

Biden döneminde de özellikle Çin-ABD ilişkilerinde artan gerilimin bir sonucu olarak Hindistan-ABD ilişkilerinin hız kesmesini kimse beklemiyor; aksine, Batılı medya geçtiğimiz günlerde 2020 yılının Ekim ayında Bombay’da meydana gelen ve şehri felç eden elektrik kesintisinin Çin’in siber saldırısı sonucu gerçekleştiğini iddia eden yazılara yer verdi. Dolayısıyla, Hindistan giderek sertleşen Çin-ABD rekabetinin cephe ülkesi olarak konumlandırılmış durumda.
Aksine geçmişte en azından bazı durumlarda Ortadoğu’da çatışma veya anlaşmazlık durumlarında Pakistan arabulucu rolü oynar veya askeri desteğiyle kritik müdahalelerde bulunurdu. Örneğin, Pakistan Devlet Başkanı Ziya’ül Hak herhangi bir etkisinin olma ihtimalinin düşük olduğunu bile bile, İran-Irak savaşında (1980-1988) arabuluculuk rolüne soyundu.

Son yıllarda farklı anlarda Pakistan, İran ve Suudi Arabistan arasında gerilimi düşürmeye çalıştı, arzu edilirse arabulucu rolü oynamaktan memnun olacağını bildirdi. 1970’te ise Ürdün’de bulunan silahlı Filistinli gruplar rejimle ters düşüp Ürdün ordusuyla savaşa girince, içlerinde o dönem alt rütbeli bir subay olan Ziya’ül Hak’ın da bulunduğu Pakistanlı danışmanların Ürdün rejimine verdiği askeri destek, Ürdün ordusunun zaferinde kritik rol oynamıştı. Pakistan ve Hindistan arasındaki ilişkilerde ise herhangi bir Ortadoğu ülkesinin arabulucu rol oynaması, Soğuk Savaş yıllarında Hindistan daha “Filistin yanlısı” kabul edilmesine (ki Hindistan sanıldığı kadar da Filistin yanlısı olmamıştı) rağmen mümkün değildi. Hele ki bugün abartılı şekilde de olsa iddia edildiği gibi, Abu Dabi’nin geçmişte böyle bir rol oynaması ne siyasi/ekonomik nüfuzu ne de dış politika bakışı bakımından mümkündü. Bu rolün tam olarak ne olduğunu veya mevcut sürecin tam olarak hangi noktasında başladığını bilmesek de Pakistan’ın geçen sene yaz aylarında Abu Dabi ve Riyad’ı neredeyse Keşmir’i satmakla suçlamasına rağmen ortaya çıkması Pakistan-Körfez ilişkilerinde değişen güç dengesini göstermesi bakımından önemli.

Pakistan-Körfez güç dengesi

Pakistan, Hindistan’ın Keşmir’in anayasal statüsünü 2019’da değiştirmesinden sonra Hindistan’da diplomatik temsil seviyesini düşürdü ve bu ülkeyle olan ticari ilişkilerini askıya aldı. Ardından küresel ölçekte bir diplomasi atağına kalkıştı ve Modi yönetiminin Hindistan’ın çoğulculuk, demokratik sivil-asker ilişkileri, seküler yapısı, demokratik niteliğinin altını oyan bir ideolojiye sahip olduğunu, “dünyanın en büyük demokrasisi” Hindistan’ın tehlikede olduğunu dünyaya duyurmaya çalıştı. Pakistan, Çin’in yardımıyla BM Güvenlik Konseyi ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) başta olmak üzere uluslararası kuruluş ve platformlarda Hindistan’ın Keşmir’de attığı tek taraflı adımları ve insan hakları ihlallerini dünyaya duyurmaya çalıştı. Ancak bu yoğun çalışma sonuç vermedi.

Suudi Arabistan ve BAE, Pakistan’ın Keşmir konusunu İİT gündemine sokma konusunda gösterdiği ısrarlı tavırdan ve aksi durumda Keşmir’i konuşacak alternatif bir Müslüman devletler grubuna yönelebileceği söyleminden rahatsız oldular. Öyle ki Suudi Arabistan’ın daha önce Pakistan’a verdiği kredinin geri ödeme vadesini uzatmadığı, Pakistan’ın da bu nedenle Çin yardımıyla bu borcu ödeme yoluna gittiği haberleri ortaya atıldı. BAE’nin geçtiğimiz haftalarda Pakistanlılar için vize kısıtlamasına gideceği açıklamasını yapması, zaten pandemi sürecinde göçmen işçilerin yaşadığı türlü sıkıntılardan, tıpkı Ürdün-Körfez ilişkilerinde olduğu gibi Pakistan’ın yumuşak karnını bir kez daha ortaya koydu. Üstelik, İsrail ve bazı Körfez ülkeleri arasında “normalleşme” adımları gündeme geldiğinde Pakistan’ın adı da ortaya atıldı ve bir anda Pakistan’ın bazı Körfez ülkeleri tarafından İsrail’i tanıması için baskı gördüğü iddiaları medyaya yansıdı. Hindistan-Suudi Arabistan ve Hindistan-BAE ilişkileri ise son birkaç yılda başta siyasal İslam’ın düşmanlaştırılması, “terörle mücadele”, artan ticari ilişkiler ve Körfez güvenliği üzerinden ciddi yakınlaşmaya sahne oldu.

Nihayetinde İİT geçtiğimiz Aralık ayında yaptığı Dışişleri Bakanları toplantısında Keşmir’e atıf yapmakla yetindi. ABD’nin ise Trump döneminde Keşmir konusunda herhangi bir adım atmasını zaten kimse beklemedi. Biden yönetiminden de Hindistan’a yönelik daha çok Hindistan içerisindeki demokratik erozyondan ötürü insan hakları eleştirileri beklense de Pakistan’ı bu noktada memnun edecek bir politika zaten beklenmemeli. Oldukça kötü durumda olan Pakistan ekonomisi ise pandemi sürecinde daha da kötüye gitmiş durumda. Pakistan kontrolündeki Keşmir toprakları ile Hindistan kontrolündeki Keşmir toprakları arasında de facto uluslararası sınır kabul edilen hatta ateşkesle başlayan bu süreç, iki ülke başbakanları arasında mektuplaşma ve Pakistan Başbakanı İmran Han ile Genelkurmay Başkanı Kamar Cavid Bacva’nın yumuşamayı destekleyen demeciyle devam etti.

Diyaloğun mantığı

Bu durumda iki ülke neden böyle bir sürece girdiler? Her iki ülke de medyaya yansıttıkları tutumlarına rağmen ikili ilişkilerdeki tarihsel sorunların herhangi bir Körfez ülkesinin veya bir büyük gücün araya girmesiyle çözülemeyeceğinin gayet farkında. Hindistan zaten, 1965 savaşından sonra Keşmir konusunda herhangi bir üçüncü ülkenin arabuluculuğuna tamamen karşı; sorunun sadece iki ülke arasında müzakere ile çözülebileceği tezini savunuyor. Hindistan’ın Keşmir’de herhangi bir taviz verme olasılığı veya samimi diyalog kurma gibi bir niyeti olup olmadığı da meçhul. BAE’nin arabulucu olarak Keşmir konusunda Hindistan’ı, Keşmir’in bağımsızlığı için müzakere masasına oturma veya sadece Keşmir’de 2019’da attığı adımdan geri dönmek konusunda bile bir tavize teşvik ettiğine, edebileceğine dair bir işaret yok. Diğer yandan, Hindistan bu ılımlı tavrıyla, Keşmir politikası ve ülke içindeki otoriterleşme konularında ABD’den gelecek eleştirilerin önünü bir miktar alabilir. Pakistan ise Hindistan’ı Keşmir’in anayasal statüsünü değiştirme adımlarını geri almaya ikna edemeyecekse bile en azından kalıcı bir demografik dönüşüme gitmesini erteletebilir. Pakistan’ın bu süreçte Keşmir’de Pakistan toprakları kaynaklı herhangi bir silahlı saldırıya izin vermeyeceğini deklare etmesi ise Pakistan’ın bir süredir devam eden, terörle anılan imajını düzeltme çabalarıyla uyumlu.

Pakistan Trump yönetiminin son yıllarında dünyadaki imajını düzeltme çabalarına girişmişti. Pakistan’da “ekonomi güvenliğini” gerçekleştirmeyi hedef alan, dış ticareti artırmayı, ABD ile olan ilişkilerde Pakistanlı iş insanlarını ve lobileri daha yapıcı şekilde kullanmayı, dış ilişkileri çeşitlendirmeyi milli güvenlik gereksinimi olarak gören yeni bir yaklaşım var. Bunun da temel nedeni, eski politika (savaş) Keşmir’de herhangi bir
ilerlemeye neden olmamasının yanı sıra Hindistan’ın ekonomik anlamda ilerleyişinin de (ve bununla birlikte silahlanmasının) hızla devam etmesi. Biden döneminde de özellikle Çin-ABD ilişkilerinde artan gerilimin bir sonucu olarak Hindistan-ABD ilişkilerinin hız kesmesini kimse beklemiyor; aksine, Batılı medya geçtiğimiz günlerde 2020 yılının Ekim ayında Bombay’da meydana gelen ve şehri felç eden elektrik kesintisinin Çin’in siber saldırısı sonucu gerçekleştiğini iddia eden yazılara yer verdi. Dolayısıyla, Hindistan giderek sertleşen Çin-ABD rekabetinin cephe ülkesi olarak konumlandırılmış durumda. Bu da Hindistan’daki tüm insan hakları ihlalleri ve otoriterleşmenin, ayrıca Keşmir’de attığı adımların görmezden gelinebileceğini gösteriyor. Bu nedenle de Pakistan, iki dosyayı kullanarak Biden yönetimiyle ilişkileri doğru şekilde yürütmek istiyor: Afganistan’da barış sürecine yardım etmek ve terörle anılan bir ülkeden Güney Asya’da barışı isteyen ülkeye geçiş yapmak.

[Doç. Dr. Ömer Aslan Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde görev yapmaktadır]

Devamını okuyun
Yorum yapmak için tıklayınız

Bir yorum yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Asya

Japonya’dan G7 liderlerine uyarı: Tayvan sıradaki Ukrayna olabilir

17 Ocak 2023 – 14:44

Rusya’nın Ukrayna’yı istilasına karşı durmanın önemini vurgulayan Japon hükümet başkanı, statükonun tek taraflı değişimine karşı bir şey yapılmazsa aynı şeyin başka yerlerde de gerçekleşebileceğini savundu.

Japonya Başbakanı, güvenlik endişelerini “ayrılmaz bütün” diye nitelendirdiği basın toplantısında, “Ukrayna yarının Doğu Asya’sı olabilir” dedi.

Kişida, “Japonya çevresindeki durum, Doğu Çin Denizi’yle Güney Çin Denizi’ndeki statükoyu tek taraflı olarak zorla değiştirme girişimlerinin ve Kuzey Kore’nin nükleer ve füze faaliyetlerinin hareketlenmesiyle giderek daha da ciddileşiyor” diye ekledi.

Japonya Başbakanı, Çin’in Tayvan çevresinde dayatmacılığının artmasına atıfta bulunuyordu. Geçen yıl ağustosta Tayvan çevresindeki büyük askeri tatbikatlar kapsamında Çin’in attığı 5 füzenin Japonya sularına düşmesiyle, kendi kendini yöneten adaya destek veren komşu ülkeye açık bir uyarıda bulunulmuştu.

Tayvan, 1949’daki iç savaşın ardından anakaradan ayrılmasından bu yana kendi kendini yöneten bir demokrasi olmasına rağmen Çin, adanın ulusal topraklarının parçası olduğunu iddia ediyor. Askeri faaliyetlerini güçlendiren Pekin, Tayvan’ın gözünü korkutmak için adaya düzenli olarak birkaç savaş uçağı ve gemi gönderiyor.

Japonya’nın geçen ay II. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük askeri takviyeyi yapacağını ilan etmesinden sonra ABD Başkanı Joe Biden’la yaptığı zirvede Kişida, iki ülke arasındaki ittifakın her zamankinden daha güçlü olduğunu söyledi.

Açıklamada Kişida, “Söylemeye gerek yok ama Hiroşima Zirvesi’nden önceki koordinasyonumuzda en büyük mesele Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığıydı ve yakında bunun başlangıcının üzerinden bir yıl geçmiş olacak” dedi.

Kişida şöyle devam etti:

“Ukrayna’ya yönelik saldırganlığın sadece Avrupa sorunu değil, uluslararası toplumun kural ve ilkelerinin ta kendisine de bir meydan okuma olduğuna dikkat çektim ve devlet ve hükümet başkanlarıyla, G7 Hiroşima zirvesinin uluslararası düzeni korumak için hukukun egemenliğine dayanarak güçlü bir irade göstermesi gerektiğinde hemfikir olduk.”

Tamamını okuyun

Çin

İtalya’da Çin’in kurduğu polis karakolları için inceleme başlatıldı

8 Aralık 2022 – 20:42

İtalya’da Çin’in yurt dışında yaşayan kendi vatandaşlarını izlemek için kurduğu “polis karakolu” olarak anılan merkezlerin varlığına dair haberler tartışmalara neden olurken, İçişleri Bakanlığı konuya ilişkin inceleme başlattı.

İtalyan L’Espresso dergisinin “Safeguard Defenders” isimli sivil toplum kuruluşuna dayandırdığı haberine göre, Çin’in dünya genelinde 100 kadar kendi halkını izlemeye ve muhalif isimleri ülkeye geri göndermeye yönelik faaliyet gösteren “polis karakolu” bulunuyor.

Söz konusu haberde, bunların 11 tanesinin Çinlilerin yoğun olarak bulunduğu başkent Roma, Floransa, Prato, Bolzano, Milano ve Venedik gibi kentlerde olduğu belirtildi.

Basında yer alan ve gündemde tartışma konusu haline gelen Çin’in İtalyan topraklarındaki “karakolları”na ilişkin değerlendirmelerde bulunan İçişleri Bakanı Matteo Piantedosi, “Çin merkezlerinin faaliyetlerine dair İtalya Kamu Güvenliği Departmanından herhangi bir yetkilendirme yok. Emniyet teşkilatının, istihbaratla beraber konuyu azami dikkatle takip edeceğini temin ederim. Ben de şahsen takipçisi olacağım. Teyit etmeye çalışıyoruz. Yasa dışı bir durum tespit edilmesi halinde yaptırımları göz ardı etmiyorum.” ifadelerini kullandı.

Konuya ilişkin Corriere della Sera gazetesine konuşan AB Komiseri Başkanı Ursula von der Leyen de AB içinde Çin polis karakollarının varlığına dair haberlerin doğruluğunun teyit edilmesi halinde bunun “kabul edilemez” olacağını bildirdi.

Basındaki haberlere göre, İtalya’da kayıtlı olarak yaşayan 300 bin Çinli bulunuyor.

Tamamını okuyun

Afrika

Yoksul ülkeler için kış karanlık geçecek

8 Kasım 2022 – 20:24

Kış mevsimini atlatmak için yeterli petrol ve gaz satın alan gelişmiş ülkeler nedeniyle piyasasının dışında kalan dünyanın en fakir ülkelerinin çok daha fazla maliyet yüküyle karşılaşacağı belirtiliyor.

Petrol ve doğalgazın gelişmiş ülkelerce daha kolay tedarik edilebilir olmasının, gelişmekte olan ülkeleri daha uzun süreli ve yoğun elektrik kesintilerine maruz bırakacağı ve fabrika kapanmalarına neden olacağı öngörüsü yapıldı.

Credit Suisse Enerji Analisti Saul Kavonic, “Avrupa’daki enerji güvenliği endişeleri, gelişen dünyada enerji yoksulluğunu tetikliyor” dedi.

Kavonic, Avrupa’nın maliyeti ne olursa olsun diğer ülkelerden gaz ihtiyacını karşıladığına dikkat çekti.

Gerek siyasi gerilimler gerek doğa olayları nedeniyle zorlu bir yazı geride bırakan Pakistan, Hindistan, Bangladeş ve Filipinler bir miktar rahatlamış olsa da bu durumun uzun sürmeyeceği belirtiliyor. Zira, yaklaşan soğuk havalar bu ülkeler için yeni bir sınav niteliğinde.

Güney Asya’nın uzun vadeli tedarik sağlama şansının zayıf olduğu vurgulanırken güçlü doların ülkeleri yakıt satın almak ya da borç ödemeleri yapmak arasında seçim yapmaya zorladığı ifade edildi.

Öte yandan küresel yakıt tedarikçileri bu tür risklerle karşı karşıya kalan ülkelere satış yapma konusunda giderek daha temkinli davranıyor.

Aynı zamanda, Avrupa gelecekte daha fazla yakıt sağlamak için yüzen LNG terminallerinin inşaatını hızlandırıyor. Almanya, İtalya ve Finlandiya fabrikaları güvence altına alırken Hollanda, Eylül ayında yeni yüzer terminallerden LNG ithal etmeye başladı.

Pakistan, Bangladeş ve Tayland gibi gelişmekte olan ülkeler ilk kez Almanya ve kendi büyüklüklerinin birkaç katı olan diğer ekonomilerle fiyat rekabeti yapmak zorunda kalıyor.

Tamamını okuyun
Advertisement
Amerika4 hafta önce

ABD’nin borç “şımarıklığı” ciddi maliyet riski taşıyor

Gündem3 ay önce

Süleymancılara ait Fazilet Yapı davasında Melih Gökçek de müdahil

Türkiye3 ay önce

Yeşilay da AKPKK’nin çiftliğine dönmüş

Gündem4 ay önce

Tolgahan Demirbaş, cinayetten dokuz ay önce Sinan Ateş’in peşine düşmüş

Avrupa4 ay önce

İtalya’da 418 sübyancı rahip tespit edildi

Amerika4 ay önce

ABD’nin askeri denizaltılarının hazin sonu…

İngiltere4 ay önce

İngiliz halkı fişlendi

Amerika4 ay önce

Mali kriz nedeniyle ABD’de işten çıkarma dalgası büyüyor

İngiltere4 ay önce

İngiltere’de bazı çocuk bakım evlerinde çocuklar dövüldü ve dışarıda bırakıldı

Amerika4 ay önce

Kanada ‘kültürel soykırım’ nedeniyle 2.8 milyar dolar ödeyecek

Asya5 ay önce

Japonya’dan G7 liderlerine uyarı: Tayvan sıradaki Ukrayna olabilir

Genel5 ay önce

Emekli amirali ‘sıkarız kafasına’ diye tehdit etmişti: Savcının bulamadığı Çelik, Bahçeli’nin yanında çıktı

Amerika5 ay önce

Ders vermeden 900 bin dolar kazandı

Türk Dünyası5 ay önce

Kıbrıs’ta santral arızaları nedeniyle elektrik kesintileri yaşanıyor

Türkiye5 ay önce

ÇAYKUR, borcu borçla kapatmaya çalışıyor

Amerika6 ay önce

Elon Musk Trump’ın hesabının askıya alınma sürecini de ifşa etti

Genel6 ay önce

İsmailağa Cemaatinde yaşanan cinsi sapıklığın skandal ses kayıtları

İngiltere6 ay önce

İngiltere’de grev dalgası genişliyor

Çin6 ay önce

İtalya’da Çin’in kurduğu polis karakolları için inceleme başlatıldı

Genel6 ay önce

Batılı devketlere Ankara’da terör saldırısı  uyarısı

İngiltere6 ay önce

İngiltere’de mali kriz nedeniyle iş bırakmaları ve grevler artıyor

İslam6 ay önce

Mus’ab bin Umeyr (r.a.)

Türkiye7 ay önce

Alihan Kuriş ve çetesine dolandırıcılıktan suç duyurusu

Avrupa7 ay önce

Avrupa Uyuşturucu Raporu: Türkiye 2020’de en çok eroinin ele geçirildiği ülke oldu

Latin Amerika7 ay önce

Venezuela’daki yolsuzluk ve kara para araştırmasında Türkiye detayı

Yorumlar

Nübüvvet’in İlk Yılların… için Ali KEMER
Sözde koronavirüs aşılarının k… için Abdurrahman Aydın
Sözde İçişleri Bakanı Süleyman… için Hasan
Marmara Denizi’nin dibi… için Abdurrahman Aydın
Japonya’da yeni bir örde… için Abdurrahman Aydın
Metafizik savaşta bozguna uğra… için Abdurrahman Aydın
Vatandaşa tam kapanma eziyeti… için Abdurrahman Aydın
İngiltere’de aşı yaptıra… için Abdurrahman Aydın
Etna Yanardağı tekrar lav püsk… için Abdurrahman Aydın
Reuters: Büyük Türk bankaları… için Abdurrahman Aydın
İsrail’de Pfizer/BioNTec… için Abdurrahman Aydın
Japonya’da yanardağ patl… için Abdurrahman Aydın
İsrail’de Pfizer-BioNTec… için Abdurrahman Aydın
Endonezya’da kayıp deniz… için Abdurrahman Aydın
Fransa’da askerlerden Macron… için Hasan

Öne Çıkanlar

Copyright © Haber Özel TV sitesi bir Akademi Dergisi - Mehmet Fahri Sertkaya projesidir.