Uzak Doğu
Japonya Doğu Çin Denizi’ne kıyı bölgesinde son 30 yılın en büyük askeri tatbikatını planlıyor

Japonya Kara Öz Savunma Kuvvetleri, ülkenin en güneyinde, Doğu Çin Denizi’ne kıyı bulunan Kyuşu bölgesinde son 30 yılın en büyük askeri tatbikatını düzenlemeyi planlıyor.
Kamu yayıncısı NHK’nin Japonya Kara Öz Savunma Kuvvetleri (GSDF) kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Çin donanmalarının bölgesel varlığını artırması karşısında Japon ordusu tatbikat düzenlemeye hazırlanıyor.
Buna göre, GSDF Eylül ile Kasım arasında yaklaşık 140 bin GSDF personelinin katılımıyla ülkenin güneyindeki Kyuşu bölgesinde askeri tatbikat düzenleyecek. Kuzeydeki Hokkaido ile Tohoku ve Şikoku bölgelerindeki askeri birliklerinin Kyuşu’ya sevk edileceği son 30 yılın en büyük askeri tatbikatında, ülkenin güneybatısındaki olası acil durumlara karşı caydırıcılık seviyesinin artırılması planlanıyor.
Askeri kadro, tank ve gıdadan oluşan lojistiğin gemi ve uçaklarla bölgeye sevk edileceği tatbikatın içeriğinin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına bağlı olarak değişebileceği kaydedildi. Kyodo ajansı, böylesi bir tatbikat sürecinin en son Soğuk Savaşın sona erdiği 1993 yılında gerçekleştirildiğini bildirdi.
Çin
Çinli üst seviye diplomat, Japon Milli Güvenlik yetkilisiyle telefonda görüştü

Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Komitesi Siyasi Büro üyesi Yang Jiechi, Salı günü Japonya Milli Güvenlik Genel Sekreterliği Genel Sekreteri Takeo Akiba ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Komitesi Siyasi Büro üyesi Yang Jiechi, Salı günü Japonya Milli Güvenlik Genel Sekreterliği Genel Sekreteri Takeo Akiba ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Aynı zamanda ÇKP Merkez Komitesi Dış İlişkiler Komisyonu Ofisi’nin müdürü olan Yang, bu yılın Çin-Japonya ilişkilerindeki normalleşmenin 50. yıldönümünü simgelediğini ve ikili ilişkilerin önemli bir tarihi kavşağa ulaştığını söyledi. Yang, “Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, geçen yıl Ekim ayında Japonya Başbakanı Kişida Fumio ile Çin-Japonya ilişkilerinin yeni dönemin gerekliliklerini karşılayacak şekilde inşa edilmesi üzerine önemli bir fikir birliğine varmıştı” dedi. An itibariyle Çin-Japonya ilişkilerinde eski ile yeni meselelerin iç içe geçtiğini ve ikili ilişkilerde karşılaşılan sıkıntılar ile zorlukların görmezden gelinemeyeceğini ifade eden Yang, “İki taraf da doğru yönde ilerlemeye devam etmeli, iki tarafın da kazandığı işbirliği tarzına bağlı kalmalı, uzun vadeli durum ile genel durumu göz önünde bulundurmalı, güvenlik konusunda karşılıklı güveni artırmalı, önümüzdeki 50 yılda Çin-Japonya ilişkilerini istikrarlı, sağlıklı ve güçlü bir hale getirmek için ortak çaba göstermeli ve bölgesel barış ile refahı ortaklaşa şekilde korumalı” diye konuştu.
Akiba da Japonya’nın Çin’le işbirliğini derinleştirme, farklılıkları uygun şekilde ele alma ve hassas ikili konular ile uluslararası sıcak gündemlerle ilgili iletişimi güçlendirmenin yanı sıra bölgesel barış ile refahı ortak şekilde korumaya hazır olduğunu söyledi. Yang, Çin’in Taiwan, Hong Kong ve Diaoyu Adaları’nı içeren meselelerdeki ilkeli pozisyonunu netleştirirken; taraflar, uluslararası ve bölgesel meselelerdeki ortak kaygıları üzerine de fikir alışverişinde bulundu.
Genel
Japonya’da ortadan kaybolup buharlaşan insanlar

ABD’den Almanya’ya, İngiltere’ye kadar dünyanın birçok ülkesinde yeni bir hayat kurmak için evini, işini, ailesini bırakıp ortadan kaybolmaya karar veren insanlar var.
Japonya’da bu kişiler için “buharlaşan” anlamına gelen bir kelime kullanılıyor. Bu insanlar nerede olduklarını gizleyerek yıllarca, hatta bazen on yıllarca kayıplara karışıyor.
42 yaşındaki Sugimoto, “İnsan ilişkileri beni bıktırdı. Ufak bir valiz hazırlayıp kayıplara karıştım. Bir türlü kurtuluş gibi” diye ifade ediyor durumunu.
Yaşadığı küçük kentte, ailesinin işyeri nedeniyle herkesin kendisini tanıdığını, kendisinden de o işi sürdürmesinin beklendiğini, ama üzerine bindirilen bu yükün ağır geldiğini ve kimseye söylemeden orayı terk ettiğini anlatıyor.
Kimileri borçtan, kimileri sevgisiz evliliklerinden kurtulmak için “buharlaşmaya” karar veriyor.

Bunu yapmak isteyenlere yardımcı olan şirketler de var. Bu işlemlere “gece taşınma hizmeti” adı veriliyor. İnsanların gizlice ortadan kaybolması, gizli mekanlarda kalmaları sağlanıyor.
Japon ekonomisinde sorunların başladığı 1990’larda böyle bir şirket kuran Sho Hatori, “Normalde insanlar üniversiteye gitmek, yeni bir işe başlamak, evlenmek gibi pozitif nedenlerle taşınıyor. Ama üniversite eğitimini bırakmak, işini kaybetmek, takıntılı bir şekilde takibe uğramaktan kaçınmak gibi üzücü nedenlerle taşınanlar da var” diyor.
Hatori, önce insanların mali nedenlerle sıkıntıya düşmüş hayatlarından kurtulmak için bu yola baş vurduğunu düşünmüş, ama “sosyal nedenlerin” de olduğunu görmesi uzun sürmemiş. “Biz de bu insanlara ikinci hayatlarına başlamada yardım ediyoruz” diyor.
On yıldan fazladır bu “buharlaşma” olgusunu araştıran sosyolog Hiroki Nakamori, bu kavramın ortadan kaybolma kararı veren kişiler için ilk olarak 1960’larda kullanıldığını söylüyor.

İkinci hayat
Japonya’da boşanma oranı eskiden olduğu gibi şimdi de oldukça düşük. Bazı kişiler, uzun ve ayrıntılı boşanma işlemlerine girişmek yerine bu şekilde ortadan kaybolmanın daha kolay olduğuna karar veriyor.
Nakamori, “Japonya’da buharlaşmak çok daha kolay” diyor. Özel yaşamın gizliliğinin korunmasına önem veriliyor: ortadan kaybolan insanlar bankamatiklerden kolaylıkla para çekebiliyor; onların görüntülerini içerebilecek güvenlik kameraları videolarına aile fertlerinin erişimine izin verilmiyor.
“Herhangi bir suç veya kaza durumu olmadıkça polis devreye girmez. Ailenin yapabileceği tek şey özel dedektif tutmak ya da beklemek. Hepsi bu.”

‘Şoke oldum’
Geride bırakılan kişiler açısından ise terk edilmek ve kaybolan kişiyi aramak dayanılmaz bir hal alabiliyor.
22 yaşındaki oğlunu bu şekilde kaybeden ve bir daha haber alamayan bir anne “Şoke oldum” diyor. “İki kere işten ayrıldı. Bu başarısızlık ona ağır gelmiş olmalı.” Oğlunun ortadan kaybolmadan önce yaşadığı bölgeye gidip günlerce arabasında beklemiş, belki gelir diye. Ama gelmemiş.
Polisin yardım etmediğini, ancak intihar ettiğine dair bir şüphe varsa devreye gireceklerini söylediklerini aktarıyor.
“Biliyorum, takıntılı takip durumları oluyor, elde edilen bilgiler kötüye kullanılabiliyor. Böyle bir yasa belki bu yüzden gerekli. Ama suç işleyenler, takipçiler ve çocuğunu arayamayan ebeveynler aynı şey değil. Hepsine aynı davranılıyor. Nedir bu?” diye tepkisini ifade ediyor.
“Param yok, mevcut yasalara göre yapabileceğim tek şey, bulunan bir ceset oğluma mı ait diye bakmak, sadece bu.”

Ortadan kaybolanlar
Ortadan kaybolmaya karar veren kişiler açısından ise üzüntü ve pişmanlık duyguları uzun süre devam edebiliyor.
İşini, karısını ve çocuklarını geride bırakan Sugimoto, “Hep yanlış bir şey yaptığım duygusuna kapıldım. Çocuklarımı bir yıldır görmüyorum. Onlara iş seyahatine çıktığımı söyledim” diyor.
Şu an Tokyo’da yaşayan Sugimoto, tek pişmanlığının onları geride bırakmak olduğunu söylüyor.
Gece taşınma hizmeti veren bir şirket ona kalacağı yeri sağlamış. Burayı, 17 yıl önce kendisi de ortadan kaybolma kararı veren Saita adlı bir kadın işletiyor.
Kötü muameleye maruz kaldığı bir ilişki nedeniyle ortadan kaybolmaya karar verdiğini anlatan Saita, “aslında şu an bile kayıp bir insanım” diyor.
“Farklı türden müşteriler var. Ağır ev içi şiddete maruz kalanlardan tutun da ego veya şahsi çıkar için bunu yapanlara kadar. Ben kimseyi yargılamıyorum. ‘Sizin durumunuz yeterince ciddi değil’ demiyorum kimseye. Herkesin kendi mücadelesi var.”
Sugimoto açısından onun şirketi, bu mücadeleyi vermesine yardımcı olmuş. Ama kendisi ortadan kaybolmayı başarsa da eski yaşamının izlerinin devam etmediği söylenemez.
“Sadece 13 yaşındaki büyük oğlum gerçeği biliyor. ‘Babam kendi yaşamı ile ilgili bir karar verdi, ben onu değiştiremem’ sözlerini asla unutamıyorum. Benim yaptığımdan daha olgun değil mi bu sözler?”
Kaynak: BBC
Avrupa
Bilim adamlarından uyarı: Plastik atıkların sebep olduğu kirlilik telafisi olmayan bir noktaya ilerliyor

Araştırmacılara göre plastik çöplerle dolu nehirler ve denizlerin şok edici görüntüleri insanları bu konuda daha bilinçli hale getirse de bu sorun onarılamayacak bir duruma ulaşabilir.
Bilim adamları küresel plastik emisyon oranlarının, tersine çevrilemeyecek etkilere neden olabileceğine dikkat çekiyor.
Stockholm Üniversitesi’nden Matthew MacLeod, plastiğin iyi atık işleme altyapısına sahip ülkeler de dahil olmak üzere her yerde çevreye sızdığını söyledi.
Zengin ülkeler, dönüştüremedikleri çöplerini başka ülkelere satıyor
Almanya’daki Alfred Wegener Enstitüsü’nden ortak yazar Mine Tekman’a göre ise geri dönüşümün birçok sınırlaması olduğundan, zengin ülkelerin çöplerinin “daha kötü tesislere sahip” ülkelere gönderildiğini söylüyor.
Malezya ve Filipinler hükümetleri, son yıllarda Kanada ve Güney Kore gibi ülkelerden gönderilen gemiler dolusu çöpleri geri iade etmeye başladı.
Tekman, “bakire plastik” üretiminin sınırlandırılması ve çöplerin gönderildiği ülkelerin daha iyi geri dönüşüm tesislerine sahip olmadığı sürece atık ihracatının yasaklanması gerektiğini belirtiyor.
Her yıl 46 milyon metrik ton plastik atık karaya, nehirlere ve denizlere dökülüyor. Bu sayının önümüzdeki yıllarda ikiye katlanması bekleniyor. Plastik atıklar, dünyayı kirleten küçük parçacıklara ayrılarak besin zincirine de zarar verecek noktaya ulaşabilir.
Norveç Geoteknik Enstitüsü’nden Hans Peter Arp, “Ayrışma, plastik kirliliğinin özelliklerinin sürekli olarak değişmesine neden oluyor; bu da daha fazla soruya yeni kapılar açıyor” dedi.
Yorumlar