Asya
Fransa’nın Hindistan’a savaş uçağı satışında yolsuzluk skandalı

Fransa’nın Yunanistan’a satışıyla gündemde olan Rafale savaş uçaklarının, 2016’da Hindistan’a satışında yolsuzluk yapıldığı, uçakları üreten Dassault Aviation’un, anlaşma haricinde Hindistanlı bir şirkete 1 milyon avro ödediği ortaya çıktı.
Mediapart internet sitesinin özel haberine göre, Fransa ile Hindistan Eylül 2016’da, François Hollande’ın cumhurbaşkanlığı döneminde toplam 7,8 milyar avroluk 36 Rafale savaş uçağının satışı konusunda anlaşma imzaladı.
Fransız savunma şirketi Dassault Aviation’un ürettiği 36 uçağın Hindistan’a satışı, Fransa’nın o zaman kadar imzaladığı en büyük silah anlaşmasıydı.
Anlaşmayla ilgili yolsuzluk iddialarının medyada yer alması üzerine, Ekim 2018’de Fransa Kamu Savcılığı Hizmetlerinin mali suçlar kolu Ulusal Finans Savcılığına, Rafale savaş uçaklarının satışıyla ilgili muhtemel bir yolsuzluk uyarısı yapıldı.
Bu iddialar, Fransa Yolsuzlukla Mücadele Kurumunun (AFA), Dassault’ya rutin denetimiyle aynı zamana denk geliyordu.
AFA müfettişleri, şirkette yaptıkları denetimde, 2017 yılı hesaplarında, “müşterilere hediye” başlığı altında girilen 508 bin avroluk bir harcamaya denk geldi. Müfettişler, birkaç yüz dolarlık bir yemek ya da pahalı bir saatin yolsuzluk sayılabileceği ülke yasalarına göre, bu harcamanın oldukça yüksek olduğunu belirterek, şirketten açıklama istedi.
Naylon fatura şüphesi
Şirket, bu faturanın, Hindistanlı Defsys Solutions şirketine 50 model uçağın 1 milyon 17 bin avroya yaptırılması siparişinin yarısı olduğu açıklamasında bulundu.
Dassault’nun kendi uçaklarının modelini niye Hindistanlı bir şirkete yaptırdığı, neden bu harcamanın müşteriye hediye olarak kayıtlara geçtiği, bu modellerin gerçekten yapılıp yapılmadığını sorgulayan AFA müfettişleri, bu kaydın bazı finansal hareketleri gizlemek amaçlı balon bir işlem olduğundan şüphelendi.
Mediapart’ın araştırmaları, Defsys Solutions şirketinin model yapım uzmanı olmadığını, üç nesildir havacılık ve savunma endüstrilerinde aracı olan Gupta ailesine ait bir şirket olduğunu gösteriyor.
Faturanın kesildiği kişiye Hindistan’da yolsuzluk suçlaması
Ocak 2019’da Hindistan medyası, Rafale anlaşmasında çalışan Sushen Gupta’nın, Hindistan Savunma Bakanlığından gizli belgeleri aldığı bilgilerini paylaştı.
Fransız Dassault firmasına 1 milyon avroluk faturayı gönderen kişi olan Gupta, Mart 2019’da İtalyan-İngiliz AgustaWestland şirketinin Hindistan’a helikopter satışında “kara para aklama” suçlamasıyla gözaltına alındı.
AgustaWestland’den 50 milyon avro alarak, bunu Hint yetkililere rüşvet olarak dağıtma suçlamasını reddeden Gupta, kefaletle serbest bırakıldı.
AFA, yolsuzluğu hasıraltı etti
Bununla birlikte Gupta’nın tutuklanması ve hakkındaki iddialardan haberdar olan AFA, Dassault denetimine dair 2020’de bitirdiği raporda, model konusundan sadece 2 kısa paragrafta bahsetti ve olayı yargı yetkililerine bildirmeme kararı aldı.
Rafale savaş uçakları Hindistan’da da tartışma konusu
Diğer yandan, Fransız savaş uçaklarının satışı, anlaşma yapıldığından bu yana Hindistan’da da tartışma konusu olmayı sürdürdü.
Muhalefetteki Hindistan Ulusal Kongresi (INC), kendi iktidarları döneminde daha düşük fiyata pazarlığı yapılan uçakların, Narendra Modi’nin 2014’te iktidara gelmesinin ardından 3 katı bedel ödenerek satın alındığını savunuyor.
Modi hükümeti, Fransız şirketle yapılan sözleşmedeki gizlilik hükmünü gerekçe göstererek, uçaklar için ödenen bedeli açıklamayı reddetmişti.
Çin
Çin Dışişleri Bakanı: Batı, Ortadoğu’nun iç işlerine karışmayı bırakmalı

Çin Dışişleri Bakanı, Suriyeli mevkidaşı ile yaptığı görüşmede ABD ve diğer Batılı ülkelerden Ortadoğu’nun iç işlerine karışmaktan ve bölgeyi kendi standartlarına göre değiştirmeye çalışmaktan vazgeçmelerini istedi.
Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad, Çinli mevkidaşı Wang Yi ile video konferans yaptı.
Faysal Mikdad bu görüşmede şunları söyledi: ‘Suriye, Çin ile her alanda işbirliğini ve koordinasyonunu güçlendirmek ve genişletmek istiyor.’
Çin Dışişleri Bakanı da bu görüşmede, Suriye liderliğinin ve halkının Suriye’ye yönelik Batı saldırısına karşı mücadeledeki istikrarını ve çıkarlarını koruyarak ve Suriye’nin egemenliğini ve bağımsızlığını savunarak elde ettiği sonuçları takdir etti.
Wang Yi şunları söyledi: ‘Suriye meselesinin siyasi çözümü, “Suriye liderliğinde ve Suriye mülkiyeti altında” esasına dayanarak ilerletilmeli ve Suriye halkının ülkelerinin geleceğini ve kaderini bağımsız olarak belirlemesine izin vermelidir. Ülkelerinin geleceğine bağımsız olarak karar vermesi gereken Suriye halkıdır. Çin, Suriye’yi komşularıyla ilişkileri geliştirmede desteklemektedir ve bu ülkenin barış ve istikrarı yeniden tesis etmesini ve mümkün olan en kısa sürede Arap Birliği ailesine geri dönmesini umut etmektedir.’
Çin Dışişleri Bakanı, uluslararası toplumdan, Suriye’nin yeniden inşasına yardımcı olmak için siyasi kısıtlamalar olmaksızın Suriye’ye insani yardım sağlamasını istedi.
Wang Yi sözlerine şöyle devam etti: ‘Amerika ve diğer Batılı ülkeler Ortadoğu’nun işlerine karışmamalı ve bölgeyi kendi standartlarına göre yeniden inşa etmeye çalışmamalı ve bölge ülkelerinin egemenliklerine saygı duymanın ve Ortadoğu’nun barışı ve kalkınmasına elverişli işler yapmanın önemini vurgulamalıdır. ABD ve diğer batılı ülkelerden, Ortadoğu ülkelerinin ulusal egemenliğine gerçekten saygı duymalarını istiyoruz. ABD ve diğer batılı ülkeler, bölge halkının ihtiyaçlarını dinleyerek Ortadoğu’da barış ve kalkınmaya katkıda bulunmalıdırlar. Çin, Ortadoğu halkının bölgede barış ve istikrarı sürdürmek ve tarihten geriye kalan sorunları çözmek için gerekli yetenek ve bilgeliğe sahip olduğuna inanmaktadır.
Filistin meselesi her zaman Ortadoğu meselelerinin merkezindedir. Bu mesela kenara atılmamalı ve unutulmamalıdır. Filistin halkının çektiği sıkıntıların devam etmesine izin verilmemelidir. Çin, Filistin meselesini uluslararası gündemin en üstüne koymak için tüm ilgili taraflarla koordinasyonu güçlendirmek istemektedir.’
Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdat da şunları söyledi: ‘Suriye, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumada Çin’i güçlü bir şekilde desteklemektedir ve iç işlerine yabancı müdahaleye karşı çıkma konusunda onun yanındadır. Gerçekler nihayetinde ABD’nin Uygurlar, Hong Kong ve Tibet hakkında yaydığı söylentileri ortadan kaldıracaktır.’
Faysal Mikdat, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından sunulan küresel kalkınma girişimini ve küresel güvenlik girişimini takdir ederek şunları söyledi: ‘Suriye bu girişimleri güçlü bir şekilde destekliyor ve bu girişime aktif olarak katılmak istiyor.
Suriye, Çin ile koordinasyonu güçlendirmeye hazırdır ve dünyayı hegemonik güçten uzak tutmak ve dünyanın barış, güvenlik ve istikrara kavuşması için çok taraflılığı kararlılıkla desteklemektedir.’
Çin, Nisan ayında, halkın ekonomisini geliştirme, ticaret yapma ve anavatanlarını yeniden inşa etme hakkını geri verme doğrultusunda Suriye’ye karşı tek taraflı zorunlu yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu ve şunları söyledi: ‘Suriye’deki ekonomik durum karanlık bir durumdadır ve Suriye halkına yardım etme sorumluluğu uluslararası topluma aittir.’ Bu açıklamalar, Mart ayında BM İnsan Hakları Konseyi toplantısında Çin’in Birleşmiş Milletler (BM) misyonundaki üst düzey yetkilisi Jiang Duan tarafından yapıldı.
Jiang Duan bu toplantıda şunları söyledi: ‘Suriye’nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğü ve Suriye halkının geçim ve kalkınma hakkı ve tüm bu hakların desteklenmesi resmi olarak tanınmalıdır.’
Çin
Çinli üst seviye diplomat, Japon Milli Güvenlik yetkilisiyle telefonda görüştü

Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Komitesi Siyasi Büro üyesi Yang Jiechi, Salı günü Japonya Milli Güvenlik Genel Sekreterliği Genel Sekreteri Takeo Akiba ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Komitesi Siyasi Büro üyesi Yang Jiechi, Salı günü Japonya Milli Güvenlik Genel Sekreterliği Genel Sekreteri Takeo Akiba ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Aynı zamanda ÇKP Merkez Komitesi Dış İlişkiler Komisyonu Ofisi’nin müdürü olan Yang, bu yılın Çin-Japonya ilişkilerindeki normalleşmenin 50. yıldönümünü simgelediğini ve ikili ilişkilerin önemli bir tarihi kavşağa ulaştığını söyledi. Yang, “Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, geçen yıl Ekim ayında Japonya Başbakanı Kişida Fumio ile Çin-Japonya ilişkilerinin yeni dönemin gerekliliklerini karşılayacak şekilde inşa edilmesi üzerine önemli bir fikir birliğine varmıştı” dedi. An itibariyle Çin-Japonya ilişkilerinde eski ile yeni meselelerin iç içe geçtiğini ve ikili ilişkilerde karşılaşılan sıkıntılar ile zorlukların görmezden gelinemeyeceğini ifade eden Yang, “İki taraf da doğru yönde ilerlemeye devam etmeli, iki tarafın da kazandığı işbirliği tarzına bağlı kalmalı, uzun vadeli durum ile genel durumu göz önünde bulundurmalı, güvenlik konusunda karşılıklı güveni artırmalı, önümüzdeki 50 yılda Çin-Japonya ilişkilerini istikrarlı, sağlıklı ve güçlü bir hale getirmek için ortak çaba göstermeli ve bölgesel barış ile refahı ortaklaşa şekilde korumalı” diye konuştu.
Akiba da Japonya’nın Çin’le işbirliğini derinleştirme, farklılıkları uygun şekilde ele alma ve hassas ikili konular ile uluslararası sıcak gündemlerle ilgili iletişimi güçlendirmenin yanı sıra bölgesel barış ile refahı ortak şekilde korumaya hazır olduğunu söyledi. Yang, Çin’in Taiwan, Hong Kong ve Diaoyu Adaları’nı içeren meselelerdeki ilkeli pozisyonunu netleştirirken; taraflar, uluslararası ve bölgesel meselelerdeki ortak kaygıları üzerine de fikir alışverişinde bulundu.
Amerika
Çin gazetesi Global Times: ABD, Ukrayna’nın zaferinin değil, dünyayı kaosa sürüklemenin peşinde

“ABD’nin Ukrayna’ya verdiği silahların seviyesini yükseltmesi dış politikasındaki bencilliği açık ediyor” başlıklı bir makaleye yer veren Global Times, Kiev yönetiminin Rusya’ya karşı ağır silah tedariki talebine Washington’ın yanıtı üzerinden değerlendirmelerde bulundu.
Çin gazetesi, ABD Başkanı Joe Biden’ın The New York Times’ta yayımladığı makalede, Ukraynalılara Ukrayna içinde kilit hedefleri daha isabetli vurma imkanı sağlayacak daha gelişmiş roket sistemleri ve mühimmat tedarik etme kararını teyit ettiğini hatırlattı.
Bu da gözlerin Kiev’in talep ettiği Yüksek Hareket Yetenekli Topçu Roket Sistemi M124 HIMARS’a çevrilmesine yol açtı.
Birkaç gün sonra devlet kanalı Rossiya-1’e konuşan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Washington’ı, Kiev’e gelişmiş roket sistemleri vermesi halinde, ‘yeni hedefleri vuracaklarına’ dair uyardı. Putin, Kiev’e yeni silah teslimatlarının amacının ‘çatışmayı uzatmak’ olduğunu sözlerine ekledi.
Rusya Devlet Başkanı, yeni hedeflerle hangilerini kastettiğini belirtmedi. Global Times’a konuşan Pekin merkezli askeri uzman Song Zhongping, ‘yeni hedeflerin hem Ukrayna içinde hem de dışında olabileceğini’ söyledi.
Global Times da “Rusya-Ukrayna çatışmasının sonu yok gibi görünüyor. ABD başından beri Ukrayna’ya daha gelişmiş ve daha ağır silahlar göndererek durumu tırmandırıyor. ABD, alenen biliyor ki, Rusya ile Ukrayna arasında uzun süreli çatışmanın kendi çıkarlarına hizmet ediyor. Rusya ile Ukrayna uzlaşmaya varmadıkça, Rusya zayıflayacak ve daha fazla belirsizlikle karşı karşıya kalacaktır” yorumunu yaptı.
Gazeteye konuşan Pekin Uluslararası Çalışmalar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Okulu doçenti Xu Liang, ABD’nin Ukrayna’ya askeri yardımının ‘nitelik değiştirdiğini’ belirtti. Xu, “ABD’nin askeri yardımı, Ukrayna’nın Rusya ile çatışmayı kazanmasına yardım etmeye yönelik orijinal hedefini çok aştı. Ulusal çıkarlarını göz önüne alan ABD’nin Ukrayna’ya askeri yardımı küresel güç mücadelesine yönelik stratejik hedefine uygun hale getirildi” dedi.
“Bencillik her zaman Amerikan dış politikasının alameti farikası olmuştur ve süregiden Ukrayna çatışması bunun en iyi göstergesidir. kendi çıkarlarını göz önünde bulunduran ABD, ne ‘müttefiki veya ortağı’ olmasıyla böbürlendiği ülkelerin kalkınması için herhangi bir sorumluluk üstlenir ne de onların halklarının refahını umursar” eleştirisini getiren Global Times, “Ukrayna krizi uzadıkça, ABD, çözüm anahtarına sahip olmasına rağmen, Rusya ile Ukrayna arasındaki gerilimi artırmaya ve barışçı çözüme daha fazla engel oluşturmaya devam ediyor” saptamasını yaparak şöyle devam etti:
“Diğer deyişle ABD, dünyadaki hegemonyasını sürdürmek için Ukrayna krizinden yararlanmaya çalışıyor. ABD’nin küresel liderlik rolü şimdiden sarsıldı. Suriye’den çekilmesinden Afganistan’daki fiyaskosuna ve Ukrayna’daki mevcut hesaplarına kadar, ABD her zaman durumu perde arkasından kontrol etmek ve sıfıra sıfırın semeresini toplamak ister ki, bu sadece kendisini giderek daha az güvenilir kılıyor ve bir zamanlar üzerine yerleştirdiği küresel hegemonya sunağından aşağı sürüklüyor.”
“Dikkatlice hesap yapan ABD, kriz sırasında bir ‘seyirci’ gibi davranmak ve diğer ülkelerin kaynaklarını tükettiğini görmek istiyor. Ancak durum ABD’nin kontrolü dışında evriliyor. Ne de olsa Ukrayna krizi, ABD hegemonyasının ve yalnızca ABD tarafından tanımlanan küresel düzenin kusurunu yansıtıyor. ABD bir yandan dış politikasını zorla dayatıp diğer ülkelerin güvenlik kaygılarını görmezden geliyor, diğer yandan gücü küresel düzeni sürdürmeye yetmediğinde, dünyaya sadece kargaşa getirip mağdur rolü oynuyor.”
“Mayıs ayı sonlarında düzenlenen ilk Avrasya Ekonomik Forumu’nda Putin, bağımsız politika izleyen ülkelerin küresel sürecinin hiçbir dünya polisi tarafından durdurulamayacağını söyledi. Song, ‘ABD, artık dünya polisi gibi davranmadığında, bunun, artık Washington’ın küresel bir hegemon olmadığı ve dünyanın tek kutuplu kalmayacağı anlamına geldiğini’ söyledi. Washington’un Putin’in uyarısını ciddiye alması ve 3. Dünya Savaşı’nı tetiklememesi gerekiyor. Artık diğer ülkelere dikte edebilen ve dünya düzenini tanımlayabilen tek güç konumunda olmadığını anlamalı.”
Yorumlar