İngiltere
Eski Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Jack Straw: KKTC’yi tanıma yolunda bir adım atarak doğrudan uçuşları başlatabiliriz
Kıbrıs meselesinin çözümüne dair, 4 yıldır askıya alınan müzakerelerin ardından yeni bir sayfa açması beklenen gayri resmi 5+1 zirve öncesi hazırlıklar sürüyor. Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde, 27-29 Nisan’da İsviçre’nin Cenevre kentinde gerçekleşecek zirvede Kıbrıslı taraflar; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ile İngiltere bir araya gelecek. Tarafların ortak müzakere zemininde buluşup buluşamayacağının ele alınacağı bu zirvede, KKTC ile Türkiye, yeni çözüm önerisi olarak “egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözüm” modelini masaya getirecek.
Kıbrıs meselesinin çözümüne dair, 4 yıldır askıya alınan müzakerelerin ardından yeni bir sayfa açması beklenen gayri resmi 5+1 zirve öncesi hazırlıklar sürüyor. Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde, 27-29 Nisan’da İsviçre’nin Cenevre kentinde gerçekleşecek zirvede Kıbrıslı taraflar; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ile İngiltere bir araya gelecek. Tarafların ortak müzakere zemininde buluşup buluşamayacağının ele alınacağı bu zirvede, KKTC ile Türkiye, yeni çözüm önerisi olarak “egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözüm” modelini masaya getirecek.
Gayri resmi zirveye ilişkin tarafların hazırlıkları sürerken yeni bir gelişme yaşandı. İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyi (CTCA) ve Britanya Kıbrıslı Türkler Derneği’nin (BTCA) Türk Düşünce Kuruluşu Circle Foundation işbirliğinde, 24 Mart Çarşamba günü “Kıbrıs’ın Geleceği; İki Devletli Çözüm mü, Federasyon mu?” adlı online seminer düzenlendi.
Seminerde, Eski Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Jack Straw, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Özel Temsilcisi Ergün Olgun, Birleşik Krallık (BK) Parlamentosu ‘KKTC Partiler Üstü Grubu’ (APPG) Eş Başkanı Lord Northbook, BK Milletvekili Sir David Amess ve uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Hasan Ünal görüşlerini aktardı. Seminerin moderatörlüğünü ise Birleşik Krallık eski bakanlarından Brooks Newmark üstlendi.
“Avrupa Birliği’nin bölünmüş Kıbrıs’ı tek bir ülke gibi kabul etmesi hata”
Seminerde Kıbrıs konusuna ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Jack Straw, Kıbrıslı Türklerin, iki bölgeli, iki toplumlu federal Kıbrıs artık mümkün olmadığı için ‘iki devletli çözümü’ tercih ettiklerini düşündüğünü söyledi. Straw, Avrupa Birliği’nin (AB) bölünmüş bir Kıbrıs’ı tek bir ülke gibi kabul etmesinin hata olduğunu ve mevcut durumun Kıbrıslı Rumların lehine olduğunu ifade etti.
1960’ta kurulan devleti ihlal eden Kıbrıslı Rumların ardından Yunanistan’ın da 1974’te adada Enosis gerçekleştirmeye çalıştığını söyleyen Straw, ‘bunun sonucunda Kıbrıslı Türklere karşı inanılmaz bir katliam yapıldığını’ belirtti.
Sonraki yıllarda dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Kıbrıs sorununa ilişkin birçok çalışma yaptığını ve inanılmaz ilerlemeler kaydedildiğini ifade eden Straw, 2004 yılında gelinen noktada Rum lider Tasos Papadopulos’un referanduma karşı durduğunu ve bunun için bir de kampanya yürüttüğünü anımsattı.
Bugün gelinen noktada Rum tarafının herhangi bir şey paylaşmaya gerek duymayacak bir konumda olduğunu da dile getiren Straw, “Zaten uluslararası ortamda tüm adayı temsil edebiliyorlar. Avrupa Birliği ve tabii ki diğer ortamlarda da belirli bir statüye sahipler” dedi.
“İngiltere’de de iki devletli çözüm anlamında çalışmalar yapılması gerektiğine inanıyorum”
İki toplumlu, iki bölgeli federal çözüm arayışlarının bir sonuca ulaşamadığını da kaydeden Jack Straw, Güney Kıbrıs’ın, kuzeyi kendine dahil etmek istediğini belirtti.
“Egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözüm” modeli hakkında yorum yapan Straw, şu ifadeleri kullandı:”Kovid-19’u bir kenara bırakırsak, halkın iç içe kaynaşabilmesi lazım. Ama tabii ki üst düzey yöneticiler olsun, milletvekilleri olsun, bakanlar olsun İngiltere’de de iki devletli çözüm anlamında çalışmalar yapılması gerektiğine inanıyorum. “Bu çözümün öncelikle akıllarda oturması gerektiğini söyleyen Straw, özellikle iki toplumlu yapılarda toplumların birbirleri ile normal bir şekilde yaşayabilmeleri açısından bunun daha kolay ve uygun olduğunu vurguladı.
“Dünyanın Kıbrıslı Türklerin ne yaşadığı hakkında hiç bilgisi yok”
Amerika Birleşik Devletleri’nin de önemli bir ülke olduğunu ve Yunanistan’dan fazla Türkiye’ye ihtiyaç duyduğunu kaydeden Straw, Yunanistan ve Rum tarafının bu bağlamda yaptıkları lobi faaliyetlerinin de iyi izlenmesi gerektiğini söyledi. İngiltere’nin bu noktada önemli bir role sahip olduğuna da işaret eden Straw, Kıbrıs’ta imza sahibi bir devlet olduklarını anımsattı:”Britanya hükümeti ve Britanya parlamentosu her iki kanadındaki mensuplarını iki devletli bir çözüm için çalışmamız gerektiğine ikna olmalı. Britanya, anlaşma taraflarından biri olarak Kıbrıs’ın bağımsızlığı hususunda eskiden önemli bir role sahipti. İmza sahibi devletlerden biriyiz. Bu nüfuzu daha çok kullanmalıyız.”
“Kıbrıs’ın resmen Yunanistan’ın bir parçası olma yönünde Helenistik bir saplantı var. Herhangi bir güç paylaşımını, toprak kaybını Yunanistan anlayışlarına karşı bir kayıp olarak görüyorlar” diyen Straw, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Başta mevcut (Britanya) Dışişleri Bakanı olmak üzere Britanyalı siyasetçilerin, bir çözüm istiyorlarsa bunun iki devletli bir çözüm olması gerektiğini anlamalarını sağlamalıyız. Britanya hükümeti dünyanın birçok yerinde, Balkanlarda, tek devlet yerine çok devletli çözümleri kabul etti.”
Güney Kıbrıs’ın mali destek aldığını, ancak KKTC’nin çok fazla parası olmadığını da vurgulayan Straw, Türkiye’nin büyük ve kaynakları olan bir ülke olarak Kıbrıslı Türklere destek olduğunu söyledi. Rum tarafının konumu gereği, istediği bilgiyi yaymak için daha fazla fırsata sahip olduğunu da dile getiren Straw, dünyanın Kıbrıslı Türklerin ne yaşadığı hakkında hiç bilgisi olmadığını belirtti: “Onlar 1960’da ne olduğuyla ilgili hiçbir fikre sahip değiller. 1974’de ne oldu onu da bilmiyorlar. Ve Kıbrıs adasında iki tarihte ne yaşandı hiçbir fikirleri yok. Bir şeyler yaşandı Türk askerleri geldi kurtardı, yoksa bir katliam yaşanacaktı gibi şeylerle ilgili hiçbir fikirleri yok.”
Kıbrıs için en mantıklı çözümün ‘iki devletlilik’ olacağını söyleyen Straw, bunun için KKTC’nin tanınması gerektiği fakat bunun zaman alacağını söyledi. Bunun üzerine seminer katılımcılarından Prof. Dr. Ünal, KKTC’nin tanınmasının kademeli olabileceğini vurguladı.
Prof. Dr. Ünal’ın, önce KKTC’ye uçuşların serbest bırakabileceği bir ticaret ofisi açarak Kıbrıs Türk halkı ile doğrudan diplomatik ticari ilişkiler kurabileceği, böylelikle başka devletlerin KKTC’yi tanıyabileceği ve ardından da Birleşik Krallık’ın KKTC’yi tanıyabileceği önerisine Straw tam destek verdi.
“KKTC’ye doğrudan uçuşların olması çok önemli çünkü normalleşmenin bir parçası”
“Britanya hükümeti iki devletli çözümün tek çözüm olduğunu zihninde kabullenmeli” diyen Straw, “Sonra buraya nasıl ulaşılacağı üzerinde çalışmalı ve bu doğrultuda hangi müttefiklerin ikna edilebileceğini belirlemeli” diye konuştu.
KKTC’nin bir devlet olarak bütün kriterleri karşıladığı halde devlet olarak kabul edilmediğini söyleyen Straw, bu noktada İngiltere Hükümeti’nin KKTC’yi tanıma yolunda bir adım atarak doğrudan uçuşları başlatabileceğini belirtti. Kendi bakanlığı döneminde İngiltere’den KKTC’ye doğrudan uçuşların açılmasına çok yaklaştıklarını ve bunun planlamasını dahi yaptıklarını anımsatan Straw, şunları söyledi:
“Doğrudan uçuşları açabiliriz çünkü biliyorsunuz ki Kuzey Kıbrıs’ta tatil yapan İngilizler var, tabii ki Avrupa Birliği’ni ilgilendiren konular da var. Ama doğrudan uçuşların olması çok önemli çünkü normalleşmenin bir parçası. Sembolik anlamda da çok önemli olduğunu düşünüyorum.”
Kaynak: Independent
İngiltere
İngiliz halkı fişlendi

Daily Mail: İngiliz ordusu, Kovid-19 kapanmalarını eleştirenleri fişledi
İngiliz Daily Mail gazetesinin pazar eki Mail on Sunday, Britanya ordusuna bağlı gizli bir birimin ülkede Kovid-19 tedbirlerini eleştirenleri gizlice izlediğini ve bunlar arasında, ilgili konudaki yazılarıyla öne çıkan gazeteci Peter Hitchens’in de yer aldığını bildirdi.
Gazetenin haberinde, ordunun yurt dışına odaklanan ‘enformasyon savaşı’ tugayının can kaybı verilerini sorgulayan eski Bakan David Davis gibi tanınmış isimlerin yanı sıra Peter Hitchens ve Toby Young gibi gazeteciler hakkında dosyalar derlediği belirtildi.
Big Brother Watch isim grup tarafından gazeteye verilen belgelere göre Dijital, Kültür, Medya ve Spor Bakanlığına bağlı Dezenformasyonla Mücadele Birimi ve Acil Müdahale Birimi gibi yapıların da ilgili faaliyetleri söz konusu.
Belgeler, ekiplerin ‘sözde uzmanlardan gelen zararlı anlatılara’ karşı koymakla görevlendirildiğini, memurların ve yapay zekanın sosyal medyayı ‘solunum cihazları’ gibi ilgi çekebilecek anahtar kelimeleri tespit etmek üzere görevlendirildiğini gösterdi.
Karantina tedbirleri uygulandığı sırasında tugay adına çalışan bir muhbire göre, birim yabancı güçleri hedef alma yetkisinin çok ötesine geçti.
Belgelerde, tugayın İngiliz vatandaşlarının paylaşımlarını izlediği vurgulandı. Britanya Savunma Bakanlığı, daha önce ilgili iddiaları reddetmişti.
Muhbir, “Faaliyetlerimizin ülke nüfusunun izlenmesiyle; sıradan, korkmuş insanların sosyal medya gönderilerinin izlenmesiyle sonuçlandığı oldukça açık. Bu gönderiler doğru olmayan bilgiler veya koordineli faaliyetler içermiyordu” ifadelerini kullandı.
Öte yandan gazetenin görüşüne başvurduğu Hitchens da eleştirilerine gizli yasak uygulandığını ve görüşlerinin arama sonuçlarında düşürülerek sansürlendiğini vurguladı.
Hitchens, “Büyük Covid paniğiyle ilgili en şaşırtıcı şey, bırakın protesto etmeyi, kimsenin umurunda bile olmadan devletin temel özgürlüklere dönük bu kadar çok saldırıyı gerçekleştirmesini sağlamasıydı,” diye konuştu.
Hitchens, “Big Brother Watch’ın cesurca ortaya çıkardığı karanlık belgeler hakkında tam ve güçlü bir soruşturma talep etmenin zamanı geldi,” diye ekledi.
İngiltere
İngiltere’de bazı çocuk bakım evlerinde çocuklar dövüldü ve dışarıda bırakıldı

BBC araştırmasına göre İngiltere’de bazı çocuk bakım evlerinde çocuklar dövüldü ve dışarıda bırakıldı
Yeni bir BBC araştırması, İngiltere’nin Doncaster şehrindeki bazı bakım evlerinde çocukların dövüldüğü, yaralarına sirke döküldüğü ve çıplak halde dışarıya atıldığı en az 100 vakayı ortaya çıkardı.
Bu şikayetlerin, çocuk bakım evlerinin kapatılmasından 3 yıl öncesine kadar geriye dayandığı tespit edildi.
Söz konusu bakım evleri, ülkedeki eğitim kuruluşlarını denetlemekten sorumlu olan, hükümete bağlı Ofsted’den “iyi” değerlendirmesi almıştı.
BBC’nin gördüğü belgelere göre Ofsted ayrıca olaylar hakkında 40 kez uyarılmıştı.
Ofsted ve bakım evlerini yöneten Hesley Group adlı şirket olaylardan sonra özür diledi.
Ancak İngiltere’de bakım gören, en savunmasız 100’den fazla çocuğun zarar görmüş olmasından endişeleniyor.
Bu çocukların bir kısmında konuşma bozukluğu olduğu belirtiliyor.
İki yatılı okulun da içinde bulunduğu bu bakım evleri, her çocuğun bakımı için yerel yönetimden yaklaşık 250 bin sterlinlik yardım alıyordu.
Ofsted, Mart 2021’de duruma müdahale etti ve bakım evleri kısa bir süre sonra kapatıldı.
Ancak Ekim 2022’de yapılan uzman değerlendirmesinde bakım evlerinde “sistematik ve devamlı suistimal” olduğu bildirildi.

BBC, Hesley Group adlı şirketten sızdırılan belgelerin değerlendirmesini yaptıktan ve eskiden bakım evlerinde çalışan 15 kişiyle görüştükten sonra bu suistimalin ne boyutta olduğunu açıklayabiliyor.
Araştırmaya göre:Bazı çocuklara günlerce ilaçları verilmedi Bazı çocuklar gece boyunca banyolara kapatıldı, kirli giysiler içinde bırakıldı ve soğuk banyolarda zorla oturtuldu Otizmli ve ciddi öğrenme zorlukları olan ve epilepsi hastası bir kızın annesi, kızının personel tarafından yerde sürüklendiğini anlattı Bazı personelin sabıka kayıt kontrolleri, savunmasız çocuklarla çalışmaya başladıktan altı ay sonrasına kadar yapılmadı Bazı Hesley Group personeline soruşturma başlatan polis, bakım evlerinin kapatılmasından üç yıl öncesinde konuyla ilgili uyarılmıştı Hesley Group, tüm tesisleri için yüzde 16'lık, yani 12 milyon sterlinlik kâr kaydetti
Öncelikle gaz boru hatlarına yaptığı yatırımlarla tanınan, özel sermaye şirketi Antin Infrastructure’a ait olan Hesley Group, öğrenme güçlükleriyle yaşayan yetişkinler için bir okul işletmeye devam ediyor.
Hesley Group, Güney Yorkshire Polisi tarafından devam eden ceza soruşturması nedeniyle daha fazla yorum yapamayacağını belirtiyor.
Fiziksel ve duygusal taciz
Daha önce bakım evlerinin bir tanesinde engelli çocukların bakımından sorumlu olan Chloe Straw, BBC’ye deneyimlerini anlattı.
Chloe, çocuklardan bir tanesinin kollarına bulaşık deterjanı döktüğünü gördüğünde bunu neden yaptığını sordu:
“Gece vardiyasında çalışanlar onu tutamasın diye bunu yapıyordu. Kendisini korumak için bunu yapmak zorundaydı.”
Chloe, 2017’de Fullerton House adlı bakım evindeki işine başlar başlamaz çocuklara uygulanan cezaların aşırıya kaçtığını anlamıştı.
Chloe’nin meslektaşları bu cezalar hakkında açık bir şekilde konuşuyordu.
Chloe, endişelerini üst düzey personele birçok kez bildirdiğini söylüyor:
“Beni dinlemeleri için resmen ağladım ve yalvardım.”
BBC’nin Chloe gibi eski çalışanlarla yaptığı görüşmelere ve Hesley Group’un gizli belgelerine bakıldığında, fiziksel ve duygusal taciz ve ihmaller silsilesi ile karşılaşıyoruz.
BBC’nin konuştuğu bir eski personel, çocuklardan birine kaşıkla pul biber yedirildiğini ve su verilmediğini gördüğünü anlatıyor.

Çocuklardan birinin gözünün morartıldığı, bazılarının ise yumruklandığı ve tekmelendiğine dair kanıtlar da aktarılıyor.
Bakım evlerinden birinde çocuklardan bir tanesinin ayak bileklerinden tutularak havada sallandığı, bir diğerinin ise çıplak halde buz gibi havada dışarıya atıldığı ifade ediliyor.
Gece boyunca banyoda kilitli kalan bir çocuk ile ilaçları günlerce verilmeyen bazı diğer çocukların da ihmal vakaları ortaya çıkıyor.
2018-2021 yılları arasında bakım evlerinden toplam 104 vaka bildirildi.
Chloe, çalıştığı bakım evinin kapatılması için geçen üç yıllık sürenin “iğrenç” olduğunu söylüyor.
“Bu insanlara tam anlamıyla güveniyorsun”
Nicola Oades, otizmli ve epilepsi hastası kızı Ruby’nin bileklerinden tutulup yerde sürüklenerek odasına götürüldüğünü anlatıyor.
Nicola, “Zaten çocuğunu bakım evine vermek zor bir karar. Bu insanlara tam anlamıyla güveniyorsun” diyor.
Ruby
Otizmli Ruby yüksek sesleri sevmiyor. Kaldığı bakım evindeki çalışanların onu cezalandırmak için radyonun sesinini açtığı aktarılıyor
Ruby, daha önce kaldığı bakım evlerinde de buna benzer muamele gördü.
Yüksek sesleri sevmeyen Ruby’yi cezalandırmak için, kaldığı Kisimul adlı bakım evinde çalışanların radyoyu yüksek sesle açtığı aktarılıyor.
Uzman araştırmacı Peter Morris’in BBC için yaptığı analize göre İngiltere ve Galler’de özel sermaye şirketleri, çocuk bakım tesislerinin dörtte birinden fazlasına sahip.
BBC’ye konuşan Ofsted Başmüfettişi Amanda Spielman ise, Hesley yöneticilerinin olayları bildirmekte “dürüst olmamasına” rağmen, kurumun başarısızlıkları için “çok üzgün” olduğunu söyledi.
İngiltere
İngiltere’de grev dalgası genişliyor

Enflasyonun yükselişini sürdürdüğü İngiltere’de öğretmenler, otobüs şoförleri, liman işçileri, gazeteciler, ceza avukatları, demir yolu, üniversite, havacılık ve posta servisi çalışanları greve gidenler arasında yer alıyor.
Enflasyonun son 41 yılın en yüksek seviyesinde olduğu İngiltere’de, enflasyonun altında teklif edilen maaş zamları, emeklilik ve çalışma koşullarındaki anlaşmazlıklar nedeniyle son aylarda grev kararı alan sektörlere her geçen gün yenisi ekleniyor.
Ülkede artan hayat pahalılığı ve enflasyon karşısında maaşların eridiğini savunan ve bu nedenle yıllık bazda yüzde 11’i geçen enflasyon altında teklif edilen maaş zamlarını kabul etmeyen çok sayıda sendika, art arda grev kararı alıyor.
İş bırakma eylemine katılanlar arasında öğretmenler, otobüs şoförleri, liman işçileri, gazeteciler, kamu personelleri, ceza avukatları, demir yolu, havalimanı, üniversite, havacılık ve posta servisi çalışanları başta olmak üzere, çok çeşitli meslek grupları yer alıyor.
Grev kararlarının yanı sıra hayat pahalılığı ve kemer sıkma politikalarını protesto eden binlerce kişi, başkent Londra’nın yanı sıra ülke genelinde sıklıkla gösteri ve yürüyüşler düzenliyor.
Hükumet ise her geçen gün büyüyen grev dalgasıyla başa çıkmanın yollarını arıyor. Bu bağlamda hükümetin greve gitmekte ısrar eden işçi sendikalarına “sert karşılık” verebileceği uyarısında bulunan İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, grev dalgasına karşı yeni yasalar üzerinde çalıştıklarını bildirdi.
Eğitimciler greve gitti
İngiltere’de 70 binden fazla üniversite çalışanı maaş, emeklilik ve çalışma koşullarındaki anlaşmazlık nedeniyle 24, 25 ve 30 Kasım’da üç günlük greve gitti.
Ülke genelinde 150 üniversitede on binlerce öğretim üyesi, araştırmacı, kütüphane görevlisi ve diğer personelin başlattığı greve, Ulusal Öğrenci Birliği de destek verdi.
Üniversite çalışanları, grevin son gününde başkent Londra’da büyük çaplı bir yürüyüş düzenledi. Çok sayıda sendika, sivil toplum kuruluşu ve derneğin yanı sıra öğrenciler de yürüyüşe destek verdi. Söz konusu greve, maaş anlaşmazlığı nedeniyle İskoçya’daki öğretmenler de katıldı.
İskoçya’nın 1980’lerden bu yana ulusal çapta okullara yönelik ilk grevi, hemen hemen her ilk ve ortaokulun yanı sıra birçok anaokulundaki öğrenciyi etkiledi. Öğretmenleri temsil eden sendikalar, yüzde 5 maaş zammı teklifini “aşağılayıcı” olduğu gerekçesiyle reddediyor.
İskoç Orta Öğretim Öğretmenleri Derneği (SSTA), Ulusal Okul Müdürleri ve Kadın Öğretmenler Birliğine (NASUWT) üye öğretmenler, anlaşma sağlanamaması halinde 10 ve 11 Ocak’ta da greve gidecek.
Yardım kuruluşu çalışanları grevde
Ülkede evsizlere barınma desteği ve danışmanlık hizmeti sunan yardım kuruluşu Shelter’ın 600’den fazla çalışanı, maaş zammı anlaşmazlığı nedeniyle 5 Aralık’ta iki haftalık grev başlattı.
Artan hayat pahalılığı ve enflasyon karşısında yüzde 3 maaş zammı teklifini kabul etmeyen yardım kuruluşu çalışanları, iş bırakma eylemini 18 Aralık’a kadar sürdürecek.
Unite sendikasından yapılan açıklamada, yüzde 3’lük zam teklifinin, bazı yardım kuruluşu çalışanlarının kiralarını ödeyemeyecek durumda bulunmasından ve kendilerinin de evsiz kalmasından endişe duymasına neden olduğu belirtildi.
Otobüs şoförleri iş bıraktı
Başkent Londra’nın batısı ve güneyinde hizmet veren otobüs şoförleri, maaş artışındaki anlaşmazlık nedeniyle 22 Kasım’da 10 günlük grev başlattı. Unite sendikasına üye 1000 otobüs sürücüsü, Abellio ulaştırma şirketiyle maaş artışında uzlaşıya varılamadığı gerekçesiyle iş bırakma kararı aldı.
Başkent genelinde yaklaşık 60 otobüs güzergahını etkileyen grev nedeniyle birçok güzergahta daha az hizmet verildi veya hiç hizmet verilmedi. Şoförlerin iş bırakma eylemi nedeniyle grevin olmadığı güzergahlardaki otobüs seferlerinde ise yoğunluk gözlemlendi.
Geçen ay 3 gün greve giden otobüs şoförleri, iş bırakma eylemini 1, 2, 3, 9, 10, 16 ve 17 Aralık’ta da sürdürecek.
Gazeteciler grev dalgasına katıldı
İngiltere’de “Reach plc” adlı medya grubuna bağlı yayınlarda çalışan gazeteciler de ağustosta maaş artışındaki anlaşmazlık nedeniyle grev dalgasına katıldı.
İngiltere ve İrlanda’da, bünyesinde hem basılı hem de çevrim içi 130’dan fazla dergi ve gazeteyi bulunduran “Reach plc” adlı medya grubunda çalışan 1000’den fazla gazeteci ağustosta greve gitti.
İş bırakma kararı, gazetecilerin bağlı bulunduğu Milli Gazeteciler Sendikasının (NUJ) yüzde 3 veya 750 sterlin maaş zammı teklifini reddetmesinin ardından geldi.
Çalışanlar, bünyesinde “Daily Star”, “Daily Mirror” ve “Daily Express” gibi çok sayıda gazete ve dergiyi bulunduran medya grubundan adil ücret artışı talebinde bulundu. Sendika ile şirket arasında daha önce grevin ertelenmesine yönelik görüşmeler yapılmış ancak uzlaşı sağlanamamıştı.
Öte yandan İngiltere ve Galler’de adli yardım ücretlerindeki artış teklifini yetersiz buldukları gerekçesiyle temmuz ve ağustosta iş bırakan ceza avukatları, eylülde bu kez süresiz greve gitti.
Ceza Avukatları Barosu (CBA), hükümetin, avukat tutamayacak durumda olan sanıkları temsil etmeleri için ceza avukatlarına ödenen adli yardım ücretlerinde önerdiği eylül ayı itibarıyla yüzde 15’lik artış teklifini reddetti. CBA, avukatların ücretlerinde yüzde 25’lik artış yapılması talebinde bulunuyor.
Hemşirelerden ilk grev oylaması
İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda’da binlerce hemşire de 15 ve 20 Aralık’ta iki gün sürecek toplu greve gitmeye hazırlanıyor. Hemşireleri temsil eden RCN (Royal College of Nursing) sendikası, 106 yıllık tarihinde ilk kez grev oylaması yaptı. Oylamada, sendikaya üye hemşirelerin büyük çoğunluğu greve gidilmesi yönünde oy kullandı.
Ülke çapında 300 binden fazla üyesi bulunun RCN Genel Sekreteri ve İcra Kurulu Başkanı Pat Cullen, hemşirelerin grev kararına ilişkin yaptığı açıklamada, “Öfke eyleme dönüştü ve üyelerimiz ‘artık yeter’ diyor.” ifadesini kullandı.
Cullen, hemşirelerin yıllardır maaş konusunda haksız muameleye maruz kaldığını vurguladı. İngiltere ve Galler’de maaş zammı ve çalışma koşullarındaki anlaşmazlık nedeniyle 10 binden fazla ambulans personeli ve acil servis çalışanı 21 ve 28 Aralık’ta greve gitme kararı aldı.
Demiryolu çalışanları
İngiltere’de halihazırda yaklaşık 40 bin demir yolu çalışanı 13-14 Aralık, 16-17 Aralık, 3-4 Ocak ve 6-7 Ocak tarihlerinde her biri 48 saat olmak üzere 4 kez toplam 8 gün boyunca toplu greve gitmeyi planlıyor.
İngiliz hükumeti ise demir yolu çalışanları ile işverenler arasındaki anlaşmazlığın gereğinden uzun sürdüğünü belirterek çalışanların ücretlerinin enflasyonla uyumlu şekilde artırılmasının ekonomik şartlar nedeniyle mümkün olmadığını savunuyor.
Ülkede demir yolu işçileri, önceki aylarda da birçok kez greve gitmiş, 21-23 ve 25 Haziran’da “son 30 yılın en büyük demir yolu ve metro çalışanları grevi”ni düzenlemişti.
Havalimanı sınır güvenlik personeli
İngiltere’de havalimanlarında görev yapan sınır güvenlik personeli, Noel döneminde 8 gün greve gidecek.
Kamu ve Ticari Hizmetleri Sendikasından (PCS) yapılan açıklamada, 23-26 Aralık ve 28-31 Aralık’ta Birmingham, Cardiff, Gatwick, Glasgow, Heathrow ve Manchester havalimanları ile Newhaven limanında çalışan sınır güvenlik personelinin greve gideceği duyuruldu.
Hükumetin yüzde 2’lik maaş artışı teklifini reddeden PCS sendikası, yüzde 10 maaş artışı talebinde bulunuyor. İş bırakma eylemine katılacak sendika üyelerinin büyük çoğunluğunu, pasaport kontrol personeli oluşturuyor. Sendikaya üye ehliyet sınavı müfettişlerinin de greve gideceği bildirildi.
Askeri personel devreye girebilir
İngiltere Milli İstatistik Ofisi (ONS) toplu taşıma, posta hizmetleri, telekomünikasyon ve diğer sektörleri etkileyen iş bırakma eylemleri nedeniyle ekimde her 8 İngiliz şirketten 1’inin aksaklıklar yaşadığını ortaya koydu.
ONS, grevlerin en fazla küçük işletmeleri, perakende ve inşaat sektörlerini etkilediğini vurguladı. İngiliz hükümeti, özellikle Noel döneminde grevlerin neden olacağı aksamaların önüne geçebilmek için yaklaşık 2 bin askeri personelin görevlendirebileceğini açıkladı.
Ordu personelinin bir dizi hizmet sektörüne destek sağlaması amacıyla eğitildiğini aktaran hükümet yetkilileri, askeri personelin ambulans şoförü ve itfaiyeci olarak konuşlandırılabileceğini belirtti.
İngiltere’de silahlı kuvvetler personeli, geçen yıl da benzin istasyonlarındaki akaryakıt tedariki sorunu nedeniyle istasyonlar üzerindeki baskıyı hafifletmek için “geçici” destek sağlamıştı. Ülkede 100’ü şoför olmak üzere yaklaşık 200 asker, benzin istasyonlarına akaryakıt taşımıştı.
Kaynak: AA
Yorumlar