Genel
Bakan Çavuşoğlu: “PKK/YPG terör örgütü, Suriye’nin kuzeydoğusunda DEAŞ terör örgütünün yerini aldı”
Baş başa görüşme sonrasında gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Bakan Çavuşoğlu, “İlişkilerimizin tüm boyutlarını ele aldık, verimli bir toplantı oldu. Özellikle ekonomik ilişkilerimize önem veriyoruz. Ticaretimiz pandemiye rağmen artıyor, 1 buçuk milyar doları geçti. Burada 5 milyar dolar hedefine ulaşmak için bize umut veriyor. Ama önümüzdeki süreçte 3’üncü Karma Ekonomi Komisyonu olmak üzere İş Forumu ve diğer toplantılarımızı gerçekleştirerek yeni bir ivme yakalamak istiyoruz. Karşılıklı yatırımların teşviki konusunda da üzerimize düşeni yapacağız. Savunma sanayi alanında da önemli fırsatlar var. Türkiye’de özellikle ihtiyaçlarımızın yüzde 70’ten fazlasını ürettiğimizi İvan’a az önce anlattım. Umarım bu sene gerçekleştireceğimiz Teknofest ve mayıs ayındaki İstanbul Savunma Sanayii Fuarı’na Slovakya’dan da heyetler katılır. Diğer taraftan savunma sanayii ile ilgili müttefikleri arası kısıtlamaları doğru bulmuyoruz. NATO Genel Sekreteri de bu konuda bir çalışma yapıyor” ifadelerini kullandı.
“Slovakya’ya AB üyelik sürecimize verdikleri destekleri için çok teşekkür ediyoruz”
Avrupa Birliği’ne tam üyelik müzakereleri hakkında da açıklamalarda bulunan Bakan Çavuşoğlu, “Slovakya’ya AB üyelik sürecimize verdikleri destekleri için çok teşekkür ediyoruz. Üyelik konusunda bizden de kaynaklanmayan, bir yavaşlama adeta bir durma var. Bu sadece bizimle ilgili de değil, hemen hemen müzakereleri tamamlayan Karadağ’ın AB üyeliği konusunda da maalesef bir durma var. Diğer taraftan henüz Arnavutluk ve Kuzey Makedonya müzakere için tarih alamadılar. Bu da Avrupa Birliği’nin genişleme politikasındaki farklı tutumlarının göstergesi” şeklinde konuştu.
“AB, “stratejik önemini biliyoruz” dediği Türkiye’yi yalnız bıraktı”Türkiye’nin AB ilişkileri hakkında 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra hemen gerekli desteğin gelmediğini belirten Bakan Çavuşoğlu, “Türkiye AB ilişkilerinin mesafe kat edebilmesi için geçmişteki hataların tekrar edilmemesi gerekiyor. AB’nin daha stratejik ve daha samimi davranması gerekiyor. İvan, 15 Temmuz hain darbe girişiminden bahsetti. Ondan sonra müzakerelerin durduğunu vurguladı. Oysa 15 Temmuz hain darbe girişiminden yaklaşık 1 sene geçtikten sonra o günkü Avrupa Birliği liderliği “darbeden sonra Türkiye’ye yeterli desteği veremedik, zamanında ziyaret edemedik” diye özür diledi. Sonuçta karşı karşıya kaldığı en ciddi tehditte bile AB, “stratejik önemini biliyoruz” dediği Türkiye’yi o zaman yalnız bıraktı. Daha sonraki süreçte ise siyasi saikler ile müzakereler durdu. Maalesef bu müzakerelerin durmasından sonra elimizde göç mutabakatı vardı. Buna baktığımız zaman da 2016’dan bu yana Türkiye, bu mutabakat gereğindeki tüm yükümlülüklerini yerine getirdi. AB ise getirmedi, getiremedi, getirmek istemedi. Son 1 sene içinde gerginliklere bakıldığında ise AB’nin kendi değerleriyle çelişme pahasına, haksız olduğunu bile bile, dayanışma anlayışı çerçevesinde tamamen Türkiye’nin aleyhinde oldu ve üyesi ülkelerin haksız politikalarını ve maksimalist taleplerini desteklemek durumunda kaldı. Sonuçta Aralık Zirvesi ile bunları geride bıraktığımızı düşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
“Batı Balkanlar-Türkiye ayırımı yapmak doğru değil, AB’nin kendi müktesebatı ile de çelişiyor”
Aralık 2020 tarihli ortak zirvede AB ile pozitif bir havanın yakalandığına ve ikili ilişkilerin de bu eksende ilerlediğine dikkat çeken Bakan Çavuşoğlu, “Aralık zirvesinin sonuçları pozitifti, biz de pozitif adımlar atmaya başladık. Geldiğimiz noktada da düzenli bir diyaloğumuz var Cumhurbaşkanımızın liderliğinde. Aynı şekilde diğer AB ülkelerinin liderliğinde başta Merkel ve Macron olmak üzere. Bizim de muhataplarımız var. Gerek Borell, gerekse Ivan Korcok gibi üye ülkelerdeki dostlarımızla bir diyaloğumuz ve samimi bir çalışmamız var. Önümüzde önemli bir fırsat var. Bu ilişkileri bu pozitif atmosferi, değerlendirip ilerleme kat edebileceğimiz alanlarda somut adımlar atacak mıyız atmayacak mıyız?
Pozitif atmosfer bir noktaya kadar iyi, özellikle de bu alanlarda adım atmak bakımından da faydalı. Ama bunun sürdürülebilir olması için karşılıklı adımları atmamız lazım. Bizim ise AB’den beklentilerimiz gayet sarih. Türkiye üye ülkedir, mektupta da yazdığı gibi. Batı Balkanlar- Türkiye ayırımı yapmak doğru değil, AB’nin kendi müktesebatı ile de çelişiyor. Biz bugüne kadar verdiğimiz sözleri tuttuk, bundan sonra da tutarız, her türlü kriteri yerine getirmeye hazırız. Önümüze siyasi engel çıkmasın. Somut adımlar atma konusunda ise, bizim önümüzdeki süreçte Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesini, modernizasyonunu başarabiliriz. Her iki tarafın da yararına. Görüştüğümüz tüm muhataplarımız da bunu söylüyor. Bir de vize serbestisi ile ilgili konuda somut gelişmeler kaydedebiliriz, bu da bizim elimizde” açıklamasında bulundu.
“Avrupa Birliği’nin zamana oynamaması gerekiyor”
İlerleyen süreçte AB ile nasıl ortak adımlar atılabileceği, ilişkilerin nasıl daha iyiye gidebileceği hakkında çalışmalarını sürdürdüklerini vurgulayan Bakan Çavuoğlu, “Pozitif atmosfer iyi ama artık somut adım atma zamanı. Yani AB’nin zamana oynamaması gerekiyor. Bu üyelik konusu başka bir konu, çok kolay olmadığını ben de biliyorum. AB Bakanlığı ve Başmüzakerecilik de yapmış, Avrupa Konseyi’nde uzun yıllar görev yapmış olarak şu andaki tabloyu biliyorum. Ama mesafe kat edebileceğimiz, iki tarafın da yararına olan konularda bile Avrupa Birliği’nin zamana oynamaması gerekiyor. Bir dost olarak bunu açıkça söylüyorum. Sizin gibi dost ülkelerdeki temsilcilerin buradaki tutumu faydalı olacaktır” dedi.
“Her şeyden önce insani bir dram olduğunu görmezden gelemeyiz”
Suriye’deki iç savaşta 10’uncu yılın dolduğu belirtilerek son gelinen noktanın sorulması üzerine Bakan Çavuşoğlu, “Bugün geldiğimiz noktada iyimser olabileceğimiz noktalar da var. Ama halen karamsar olduğumuz konular da var. İnsani bir dram olduğunu her şeyden önce görmezden gelemeyiz. Bugün 13 milyondan fazla Suriyeli ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Bunların yaklaşık 3.6 milyonu bizde yaşıyor. Bugün Suriye’nin kendi toprakları içinde 6 milyona yakın insan evini terk etmiş durumda, yine yaklaşık 5 milyon Suriyeli barınma ihtiyacı var. Bugün Suriye’de yaklaşık 2 buçuk milyon Suriyeli çocuk okula gidemiyor. Bizde de 1 milyon civarında okul çağında Suriyeli çocuk var ve bunların 700 bini okula gidebiliyor. Yani gerçekten insani bir dram var” şeklinde konuştu.
“PKK/YPG terör örgütü, Suriye’nin kuzeydoğusunda DEAŞ terör örgütünün yerini aldı”Türkiye’nin güneyinde Suriye’nin ise kuzeydoğusunda yer alan bölgede PKK/YPG terör örgütünün yer aldığını belirten Çavuşoğlu, “DEAŞ bölücü terör örgütünden Suriye tamamen kurtulmasa bile artık herhangi bir yeri kontrol edemiyor. Ama bölücü terör örgütü PKK/YPG aynı şekilde onun yerini aldı kuzeydoğu Suriye’de. Bu terör örgütüne de maalesef bazı Batılı müttefiklerimiz de destek veriyor. Gerek sahada, gerekse o ülkelerde. Diğer yandan siyasi çözüme yanaşmayan bir rejim var. Bunu anayasa komisyonu toplantılarında da görüyoruz” dedi.
Slovak Bakandan Türkiye’nin kovid-19 ile mücadelesine övgüDışişleri ve Avrupa İşleri Bakanı olduktan sonra Türkiye’ye gerçekleştirdiği ilk ziyaret olduğunu belirten Bakan Korcok, Türkiye’nin NATO’da çok önemli bir müttefikleri olduğunu söyledi. Ayrıca Türkiye’nin AB’ye üye olma konumundaki ülkeler içerisinde de yer aldığını anımsatan Bakan Korcok, Türkiye’nin çok önemli reformlar başlattığını ve bunun Avrupa Birliği için önemli adımlar olduğunu kaydetti. Korcok, Türkiye’nin yaklaşık 4 milyon göçmen ve müttefike ev sahipliği yaptığını belirterek, bundan dolayı özel teşekkürlerini iletti. Korcok, Türkiye’nin kovid-19 pandemisi dönemindeki en başarılı ülkelerden biri olduğunu hatırlatarak, Slovakya’dan tatil için Türkiye’ye gelmek isteyenler için de adımlar atılacağını iletti.
Genel
Emekli amirali ‘sıkarız kafasına’ diye tehdit etmişti: Savcının bulamadığı Çelik, Bahçeli’nin yanında çıktı

Emekli amiral Türker Ertürk’ü “sıkarız kafasına” diye tehdit eden Alparslan Çelik’in, hakkındaki soruşturmada savcılıkça “bulunamadığı” ve dosyanın “faili meçhul”e gönderildiği ortaya çıktı. Gazeteci Türkoğlu’na göre savcının bulamadığı Çelik, Bahçeli’nin fedailiğini yapıyor.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, emekli amiral Türker Ertürk’ün, Alparslan Çelik tarafından “sıkarız kafasına” şeklinde tehdit edilmesi ve sonrasındaki süreci anlatan bir yazı kaleme aldı.
Çelik’in, Suriye’de düşürülen Rus uçağından sağ çıkan pilotu öldürdüğünü yazan Terkoğlu, tehdit nedeniyle aranan ancak “bulunmayan” Çelik’in, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yle fotoğraflarını paylaştı. Terkoğlu, Alparslan Çelik’in aynı zamanda savaş suçlusu olduğunu belirterek, Bahçeli’ye fedailik yaptığını söyledi.
Terkoğlu’nun yazısındaki ilgili bölüm şöyle:
Ertürk’ü açıkça tehdit etti
4 Nisan 2021’de, Türker Ertürk’e bir tehdit geldi. Öyle imalı filan değil. Açık açık… Aynen şu yazıyordu: “Bu terörist sevici Mihraç Ural itinin yoldaşı amiral Türker Ertürk mü darbe yapmayı düşünüyormuş, sıkarız kafasına bir daha düşünemezler…”
“Sıkarız kafasına” sözü açık da… Ya tehdit eden?
Adı Alparslan Çelik.
Rus pilotu öldürdü
Putin ile Erdoğan’ın bugünkü kadar yakın olmadığı günler. Suriye’de cihatçı teröristlere operasyon yapan bir Rus Su-24 uçağı, 24 Kasım 2015 günü, TSK’nin tespitine göre sınır ihlali yaptı. Bunun üzerine bir F-16 tarafından vuruldu. Uçaktan atlayan Rus pilot Oleg Peşkov, paraşütüyle havada süzülüyordu. Ancak yerde onu öldürmeyi bekleyenler vardı. Kendisini, Suriye’de 2. Sahil Tümeni olarak tanıtan birliğin başındaki Alparslan Çelik, emrindeki militanlarla pilotu hedef almıştı. Peşkov’a tam dört kurşun isabet etti. Yere düştüğünde hayatını kaybetmişti. TSK, kendisine yakışan bir şekilde, ölen pilotu, Suriye’den Türkiye’ye getirerek askeri törenle Rus ordusuna teslim etti.
Ancak cinayet aslında bir savaş suçuydu. Zira can çekişen silahsız bir askeri öldürmek, uluslararası hukuka aykırıydı.

Sahte paradan dolandırıcılığa
O günlerde Alparslan Çelik’e bir şey olmadı. Zira olayın ardından, Rus istihbaratının hedefine girdiğini görüp Türkiye’ye gelmişti. Çelik hakkında, Türkiye’deki savcılık takipsizlik kararı verdi. Kararda, Rus pilot için, “uçaktan ayrıldığı sırada başını, üstündeki camlı bölüme çarpmasından dolayı kafatasında kırıkların oluşmuş olabileceği” yazıyordu.
Yıllar geçti. Türkiye ile Suriye yakınlaştı. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu AKP’den koptu. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, hadise FETÖ’ye bağlandı. Bu kez, Türkiye ile Rusya’yı savaşa sürüklemek için, örgütün bu olayı tertiplediği iddia ediliyordu.
Peki Alparslan Çelik?
Huylu huyundan vazgeçer mi? Elbette bir kafeye girip garsonluk yapmadı. Türkiye’de mafyacılık işlerine karışması sanırım sizin için de sürpriz olmamıştır.
31 Mart 2016’da, polise bir ihbar gitti. İzmir’in Karabağlar ilçesindeki bir lokantada, silahlı kişiler vardı. Olay yerine giden güvenlik görevlileri, 17 kişiyi gözaltına aldı. Tahmin ettiğiniz gibi, birisi Alparslan Çelik’ten başkası değildi. Aramada, şüphelilerde, 5 makineli tüfek, 4 tabanca ve 2 telsiz ele geçirildi. Çelik ve arkadaşları, “Ateşli Silahlar Kanunu’na Muhalefet” ve “Harp silahı bulundurmak” suçlamasıyla tutuklandı.
Yakalananlar tam bir suç ordusuydu. Hayır siyasi mesele sanmayın. Örneğin Rus pilotu öldüren Alparslan Çelik’in, “sahte para” suçundan kesinleşmiş 2.5 yıl hapis cezası olduğu fark edildi. Ayrıca “hükümlünün kaçmasına yardım” ve “dolandırıcılık” suçlarından da Elazığ Emniyet Müdürlüğü’nce arandığı anlaşıldı.
Defalarca cezadan kurtuldu
“Birileri” tarafından kollanan grup, hafif cezalarla kurtuldu. Alparslan Çelik de 5 yıl hapis yattıktan sonra 2 yıl önce serbest bırakıldı. Çıktığı gibi, ayağının tozuyla, Türker Ertürk’ü “kafasına sıkarız” diye tehdit etmişti. Gerçekten, daha önce “kafaya sıkma deneyimi” olan Çelik’in yazdığına bakılırsa, tehdit ciddiydi.
Elbette Türker Ertürk de ciddiye aldı. Avukatı Ayhan Yıldızel aracılığıyla, 6 Nisan 2021’de, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Hani şu, İmamoğlu’nu “ahmak” ifadesinden dolayı siyasi yasaklı yapan savcılık!
Savcılık meçhul dedi
Savcılık ne mi yaptı?
Uzun süre dosyayı nedense sümen altında tuttu. Sonunda da Savcı M.Ç., Çelik’e ulaşılamadığı gerekçesiyle, geçen yılın temmuz ayında faili meçhul birimine sevk etti.
MHP’den çıktı
Faili meçhul kalmasın, hatta yeni faili meçhuller olmasın diye, Türker Ertürk ve avukatı harekete geçti.
Bir de ne görsünler!
Bunca suça karışmış, Rus pilotu öldürerek Türkiye’yi savaşın eşiğine getirmiş, çeşitli çetelerle içli dışlı olmuş, birçok suçtan hüküm giyerek hapis yatmış Alparslan Çelik, MHP Genel Merkezi’nde. Hatta Devlet Bahçeli’nin hemen ardında durup fedailiğini yapıyor. Haliyle savcı “bulamıyor” değil, bulmak istemiyor!”
Genel
İsmailağa Cemaatinde yaşanan cinsi sapıklığın skandal ses kayıtları

İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in 6 yaşındaki kızı H.K.G’yi Kadir İstekli ile skandal bir şekilde, İslamda asla olmayan bir şekilde evlendirmesi ile ortaya çıkan cinsi sapıklığın yankıları sürüyor.

1998 yılında doğan H.G. isimli kız çocuğu 6 yaşında İsmailağa Cemaati’ne bağlı Gümüşel ailesi tarafından 29 yaşındaki tarikat mensubu Kadir İstekli ile uydurma bir imam nikahı ile evlendirildi.
H.G. annesinin saçını tarayarak zaman zaman 29 yaşındaki adamın evine gönderdiğini söyledi.
H.G. bu yaşına kadar cinsi istismara maruz kalırken 14 yaşında bir doktora gitti ve bu durum doktor tarafından fark edildi.
Doktor, olayı polise bildirdi ve olay savcılığa intikal etti. Dosyaya bakan savcı küçük kızın doğum kartına bakmak yerine kemik tespitini istedi.

Kemik tespiti için gelen yetkili ise H.G.’nin kemik yaşına bakmak yerine 21 yaşındaki bir kadından numune alıyor.
H.G. bu yetkilinin aynı tarikattan geldiğini ve yetkilinin “Neden 17 değil de 21 yaşındaki bir kadının numune için getirildiğine”kızdığını söylüyor. Dosya kapanıyor.
14 yaşındaki çocukla ilgili “21 yaşındadır” şeklinde kemik testi sonucu geliyor ve savcı bu olayı kapatıyor.
Daha sonraki yıllarda H.G. bir radyoda çocuk yaşta evlilikle ilgili bir program dinliyor. H.G. yaşadıklarını anladıktan sonra evden kaçmaya çalışıyor.

Sonrasında H.G. sosyal medyada bir kadına bunu anlatıyor ve o kadın şikayetçi olmasını istiyor.
H.G. ses kayıt cihazı alıyor ve 29 yaşında kendisiyle evlenen tecavüzcüsünün tüm konuşmalarını kayıt ediyor.
H.G. ses kaydı alıyor ve şikayetçi oluyor. Bütün olaylar açığa çıkıyor. İddianame 2 yılda yazılıyor ve çocuğa yapılan tecavüzle ilgili açılan davada hiç kimse tutuklanmadı.
Yıllarca tecavüze uğrayan H.G. şu anda 24 yaşında ve açıktan ortaokulu bitirmeye çalışıyor.
Konuyla ilgili Aile Bakanlığı’ndan hiçbir açıklama yapılmadı.

6 yaşında cemaatten biriyle evlendirildiği belirten H.K.G.’nin aldığı ses kayıtlarının iddianamede yer alan bazı kısımları:
H.K.G: “Keşke 6 yaşında ilişkiye girmeseydik, kesin mutlu olurduk biz ya değil mi?”
(Evlendiği Şahıs) Kadir İstekli: Yani orası öyle dediğin gibi de
H.K.G.: 6 yaşında nikahımız kıyılmayaydı. Keşke babam ilişkiye izin vermeseydi. Yani bu sıkıntıların hiçbiri olmazdı.
Kadir İstekli: Var mı yapacak bir şey onu söyle. Dönebiliyor muyuz?
H.K.G.: “Ama telafisi de olmuyor işte.”
Kadir İstekli: Yani tam bir hatadır. Gerçekten düşüncesiz, psikoloji. Bilmeden yapılmış olan bir hareket. Yanlış bir şey. Ha şu an ben kendi kız çocuğum olsa 6 yaşında evlendirir miyim? Evlendiririm. Ama o şekil bir şeye müsaade eder miyim? Etmem.
H.K.G.: Babam nasıl düşünmedi.
Kadir İstekli: “Hocaefendi her şeyi dört dörtlük mü düşünüyor? Bırak sen de Allah Allah.”
H.K.G: “Yani kızım daha küçük, 6 yaşında. İlişkiyi kaldırabilir mi, kaldıramaz mı, insan bunu bilmez mi… Hadi bir defa, iki defa, sonra gözetlersin. Nasıl desem, kızının durumunu gözetlersin… Yıllarca böyle devam etti. Yani bir değil, iki değil. Her gün sıkıntı yani. Gerçekten çok büyük sıkıntı hocam.”
Kadir İstekli: “Geriye dönülmüyor, dönülmüyor işte.”
H.K.G: “İşte, çünkü küçücüğüm. Anlam veremiyorum nasıl desem. Gerçekten zor. Benim açımdan da düşünmelisiniz. Babam da benim açımdan düşünmeli biraz.”
Kadir İstekli: “Daha düne kadar, sen konuşana kadar biz böyle bir sıkıntının olduğunu bilmiyorduk ki ya Allah Allah…”
H.K.G.: “Ama insan nasıl bilmez.”
Kadir İstekli: “Bilmiyor insan işte. Niye psikoloji mi okumuşum ben, okumamışım ki”
Genel
Batılı devketlere Ankara’da terör saldırısı uyarısı

İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde yaşanan bombalı saldırıdan iki hafta sonra, bazı Batılı ülkelerin büyükelçilikleri Ankara’daki yeni güvenlik tehditlerine karşı uyarıldı. Sırbistan, vatandaşlarından Türkiye’ye seyahat etmemelerini istedi.
Konunun hassasiyeti nedeniyle isimlerinin verilmemesini isteyen üç Batı Avrupa ülkesinin büyükelçiliği ve bir büyük uluslararası örgütün yetkilileri Reuters haber ajansına, Türk makamları tarafından olası tehditlere karşı uyarıldıklarını söyledi.
Reuters, söz konusu uluslararası örgütün, personeline gönderdiği elektronik postada, militanların misilleme amaçlı olası saldırıları nedeniyle alışveriş merkezleri, otobüs durakları ve havaalanlarındaki risklere dikkat çektiğini yazdı.
Türk savunma ve içişleri bakanlıkları uyarılar hakkında herhangi bir yorum yapmadı.
Bu arada Sırbistan’ın Tanjug haber ajansı bugün, Dışişleri Bakanı Ivica Daciç’in, vatandaşların olası saldırılar nedeniyle önümüzdeki haftalarda Türkiye’ye ve özellikle Ankara’ya seyahat etmekten kaçınmaları gerektiği yönündeki sözlerini aktardı.
Daciç Tanjug’a yaptığı açıklamada Ankara’dan gelen bilgilere atıfta bulunarak, “Güvenlik teşkilatlarından aldığımız bilgiye göre önümüzdeki birkaç hafta içinde terör saldırılarının beklenebileceği konusunda vatandaşları uyarmak istiyorum” dedi.
Uyarının Türkiye’nin diğer bölgeleri için de geçerli olabileceğini dile getiren Daciç, Sırp vatandaşları, acil ihtiyaçları olmadıkça seyahat etmemeleri konusunda uyardı.
Daciç, “Hali hazırda orada olan vatandaşlarımız da yaya bölgeleri, metro, otobüs ve tren istasyonları gibi kalabalık alanlardan ve benzeri yerlerden uzak dursunlar” diye konuştu.
Yorumlar