Genel
Hukuk okuyan oğlu, HDPKK’liler tarafından kandırılıp dağa kaçırıldı
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrenciyken kaçırılan oğulları Mikail Erdinç (25) için Van’da HDPKK il binası önündeki eyleme katılan 14 aileden, Gevez ve Yusuf Erdinç çifti, oğullarının üniversite 3’üncü sınıfta HDP’liler tarafından kandırıp, dağa kaçırıldığını söyledi. Dağda 6 yıldır haber alamadığı oğluna ‘teslim ol’ çağrısı yapan baba Erdinç, “Oğlum senin yerin dağ değil, bizim yanımız, Türkiye Cumhuriyeti. Gel kimse sana bir şey yapmaz. Onlar ABD’nin uşaklarıdır. Terör örgütünün içinde ne işin var” dedi.
DHA’nın haberine göre, Van’da, çocukları terör örgütü PKK tarafından kaçırılan aileler, HDPKK il binası önündeki eylemlerine 3’üncü haftada da devam ederken, eyleme katılan 14 aileden biri olan Gürpınar ilçesine bağlı Savacık Mahallesi’nde yaşayan Gevez ve Yusuf Erdinç çifti, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 3’üncü sınıfta okurken, 6 yıl önce kaçırılan oğulları Mikail Erdinç’in (25), kaçırılmasında HDPKK’lileri sorumlu tuttu.
‘OĞLUMUN KALEMİNİ KIRIP, ELİNE SİLAH VERDİLER’
6 yıldır evlat hasreti çektiğini anlatan baba Erdinç, “Oğlum Mikail, İstanbul Marmara Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesi okuyordu. Hukuk okuyan adam ne olacak? Ya avukat, ya hakim, ya da savcı olacaktı. Oğlumun kalemini kırdılar, dağa çıkardılar. Kendi çocuklarının kalemini de kırmazlar. Kendi çocuklarını Avrupa’ya gönderiyorlar. Ben ve benim gibi fakir fukaranın çocuklarını dağa çıkarıyorlar. Eline silah veriyorlar. Polis ve askerlerimize kurşun sıktırmaya çalışıyorlar. Çünkü katil onlar. Ben 18 aydır Diyarbakır’da HDP il binası önünde evlat nöbeti tutuyordum. Şimdi de Van’da HDP il binası önündeki eyleme katılıyorum. Ben oğlumu HDP’den istiyorum. HDP oğlumu getirene kadar ben bu eylemin peşini bırakmayacağım. Çünkü oğlum avukat olacaktı. Herkes çocuğunu avukat yaptıramaz. Ben oğlumu avukat olması için okuttum, onlar ise oğlumun kalemini kırdılar, dağa çıkarttılar. 2015’ten beri oğlum kayıp. Aramadığım yer yok ama bulamadım. Oğlum yaşıyor mu, yaşamıyor mu onu da bilmiyorum. HDP’den başka bu işi yapan yok” dedi.
‘GEL, TESLİM OL, OKULUNA DEVAM ET’
Dağa kaçırılan oğluna ‘teslim ol’ çağrısı yapan baba Erdinç, “Oğlum benim. Benim seni ne kadar sevdiğimi biliyor muydun? Sen de beni seviyorsun. Ben seni okuttum, avukat olman için. Senin yerin benim yanımda, senin yerin Türkiye Cumhuriyeti. Senin yerin dağın başı değildir. Dağın başını bırak, gel devletine, bayrağına, milletine teslim ol. Onlar seni kandırıyorlar. Diyorlar ki; sen gidersen işkence yaparlar, öldürürler, ceza verirler. Bunların hepsi yalan, palavra. Yalan söylüyorlar. Teslim olan çok kişi oldu. Sen de gel oğlum. Onları dinleme. Sana kimse bir şey yapamaz. Arkamızda Türkiye Cumhuriyeti Devleti var, büyük bir Cumhurbaşkanımız ve İçişleri Bakanımız var. Ben burada bütün güvenlik güçlerine teşekkür ederim. Polis ekipleri bize sahip çıktı. Oğlum gel yanıma. Okuluna kaldığın yerde devam edeceksin. Bana söz vermişler. Onlar katil. 7 ve 10 yaşındaki küçük kızları kandırıp dağa kaçırıyorlar. Diyorlar ki, ‘biz Kürtlerin hakkını arıyoruz.’ Ne Kürdü, he hakkı. Ben de Kürdüm. Allah beni Kürt olarak yaratmış, Kürt olarak da devam edeceğim. Ama ben Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürdüyüm. Ben ABD’nin uşağı değilim. Türkiyenin bayrağı hiç kimsenin babasının malı değildir. Herkesin ortak bayrağıdır” diye konuştu.
‘OĞLUM GEL ‘TESLİM OL’ PİŞMANLIK YASASINDAN FAYDALAN’
Oğlunun fotoğrafını eline alıp, öperek, gözyaşı döken anne Gevez Erdinç ise, “Oğlum gel teslim ol. Korkma biz senin yanındayız. Vatan bizim vatanımızdır, devlet bizim devletimizdir. Bizim devletimiz Türkiye Cumhuriyetidir. Pişmanlık yasası var. Gel ‘teslim ol’. Sınırın hepsinde bizim bayrağımız dalgalanıyor. Orada güvenlik güçlerimiz var. Zaten kurulan çadır af için kurulmuş. Gelenler pişmanlık yasasından faydalanıyor. Hapis yok, işkence yok, kelepçe yok. Bu bayrak bizim bayrağımızdır, vatan bizim vatanımızdır. Gel vatanında yaşa. Senin yerin bizim yanımızdadır” dedi.
Genel
AKPKK’li şaibeli belediye başkanının ismi bu kez intihar vakası ile anılıyor




Eski suçisleri bakanı Süleyman Soylu ve Akpkk’li bakanlarla yakın temas halinde olan ve göreve geldi günden bu yana Kastamonu ve ilçesi Pınarbaşı’da uyuşturucu kullanım oranlarının rekor seviyelere çıktığı iddia edilen ve ilçe sakinleri tarafından bu uyuşturucu artışından sorumlu tutulan şaibeli Akpkk’li Pınarbaşı belediye başkanının ismi bu sefer yaptığı baskı nedeniyle intihar eden bir imamla anılıyor.
Bölgede yaşayan vatandaşların iddialarına göre, Akpkk’li Kastamonu Pınarbaşı belediye başkanı Şenol YAŞAR ilçede camide görevli Muhammed Şahin adlı imamı, organize bir ihanet partisi olan AKPKK’ye karşı olduğu için hedef alıyor ve konumunu ve bağlantılı olduğu etkili ve yetkili isimleri kullanarak türlü baskılar yapıyor. AKPKK destekçisi olmadığı için ilçede istenmeyen adam ilan ediyor ve ne kendisine ne çocuklarına ve yakınlarına rahat ve huzur vermiyor. Bu nedenle Pınarbaşı doğumlu olan Pınarbaşı’da görev yapan imamın tayini önce Azdavay ilçesine çıkarılıyor.

Buda yetmezmiş gibi daha da uğraşıp Azdavay’da durmasından mennun olmayan Akpkk’li belediye başkanı Şenol YAŞAR, Muhammet Şahin isimli imamı Doğu tarafına göndermek istiyor.
Tabi bu emeline ulaşamıyor başkan.
Bu arada iki oğlu olan Muhammet Şahin’in evlatlarının bütün devlet kurumlarına işe girmesini engelleniyor.

Muhammet Şahin’in kardeşi Safiye Şahin konuyla ilgili paylaşımda bulundu:
“KAMUOYUNA SAYGIYLA DUYURULUR-2
❗Aşağıdaki listede adı geçenler Orman Bakanlığına personel alımı sınavını kazanan Pınarbaşılı gençler!
❗Sınavı kazanan gençlerden üçünün soyadının ŞAHİN olduğuna tekrar dikkat ederseniz Muhammed ŞAHİN e yapılan zulümlerin ve itibar suikastinin boyutunu belki tahmin edebilirsiniz.
❗Sınavı kazanan gençlerin hiç bir gerekçe gösterilmeden aylarca ataması yapılmayarak ekmeği ile oynandı.
❗Soyadı ŞAHİN olan gençlerin ikisi Muhammed Hocanın çocukları diğeri de yeğenidir.
❗Defalarca listeler değiştirilmeye çalışılıp söz konusu üç gencin isimleri listeden çıkarılmaya çalışıldı ve sınavın iptal edilmesi yönünde bile alenen çaba gösterildi. Sınav iptal edilemeyince gençlere ve ailelerine yapılmayan atamaların sorumlusu Muhammed ŞAHİN miş gibi hedef gösterildi.
❗Mustafa, Furkan ve Alperen ŞAHİN kazanılmış haklarından vazgeçene kadar bu süreç devam ettirilmeye çalışıldı.
❗Merhum abim sadece kendi çocukları için değil diğer gençlerin hak kaybına uğramaması için de aylarca mücadele etti.
❗Nihayet ataması yapılan 12 kişi bu sefer de her biri başka illere süresiz görevlendirme adı altında sürgüne gönderildi.
❗Muhammed ŞAHİN nefreti o kadar büyüktü ki yalnızca kendisine ve ailemize değil, Hocaya yakın olan herkese zülm edildi.
‼️Bütün bunlar 2000 nüfuslu ilçede herkesin gözü önünde gerçekleşti.
‼️Yapılan zulümü, nedenini, dahli olan ve dahi sessiz kalan herkesi biliyoruz. Elimizde her türlü bilgi ve belge mevcut.
❗Acımız büyük lakin Kamu vicdanı ve Türk Yargısı gerekeni yapacak ve adalet er geç tecelli edecektir.
Son bir not: Gençlerin durumundaki belirsizlik halen devam ediyor ve hâlâ sürgündeler…
Hem kendisine hemde aile bireylerine psikolojik baskı yapan belediye başkanını bu zulmü neticesinde bugün sabah saatlerinde yanında bir not bırakarak kendini binanın bodrumunda asıyor.
Tüm müdahalelere rağmen kurtulamayan hocamız hayatını kaybediyor.
Yazdığı not ise ben sağ iken ben huzur bulamadığım gibi çocuklarımda huzur bulamadı.Benim yüzümden çocuklarımda sıkıntı çekiyor.
Bu sebeple bu hayattan koparak çocuklarıma dahada engel olmak istemiyorum.
Ölümümden belediye başkanı Şenol YAŞAR sorumludur diyerek notunu bitiriyor.
Bunun üzerine Pınarbaşı halkı öfkeyle belediye başkanının evine yürüyor ve evi taş yağmuruna tutuyor.
Olaylar kontrolden çıkınca belediye başkanı Şenol YAŞAR ilçeyi terkediyor.
Durum bundan ibaret.”

İlçe sakinlerinin anlattığına göre, görev yeri degistirilen imam, yeni görev yerinde de rahat bırakılmayıp Doğu illerine gönderilmek istenince vazifeden affını talep ediyor ve emekliliğe ayrılıyor. Bir müddet hayvancılıkla uğraşıyor, sessiz sedasız bir köşeye çekiliyor, çobanlık yapıyor. Fakat Akpkk’li belediye başkanı, imamdan sonra çocuklarının mesleği ve geleceği ile uğraşmaya devam edince bu kadar baskıya dayanamayan imam 29 Eylül Cuma sabahı kendini asarak intihar ediyor.

Amerika
ABD’nin borç “şımarıklığı” ciddi maliyet riski taşıyor

Yellen: ABD’nin borç “şımarıklığı” ciddi maliyet riski taşıyor
Hazine Bakanı Janet Yellen, Perşembe günü Japonya’daki G7 finans görüşmelerinde, ABD borç tavanının yükseltilmesi konusundaki siyasi çekişmelerin, temerrüt “felaketi” olmasa bile “ciddi ekonomik maliyet” riski taşıdığı uyarısında bulundu.
Saatler önce eski başkan Donald Trump, Cumhuriyetçi yasama organlarını, Demokratların harcama kesintilerini kabul etmemesi halinde limiti kaldırmayı reddederek ABD’nin ilk borç temerrüdünü tetiklemeye çağırdı.
Başkan Joe Biden da, derinleşen anlaşmazlığın kısa süre içinde çözülmemesi halinde, önümüzdeki hafta sonu yapılacak Group of Seven zirvesine bizzat katılmak da dahil olmak üzere Asya gezisini iptal etme tehdidinde bulundu.
Yellen yaptığı bir konuşmada, “Benim ve tüm ekonomistlerin değerlendirmesine göre, ABD’nin yükümlülüklerini yerine getirememesi ekonomik ve mali bir felakete yol açacaktır,” dedi.
Niigata kentinde maliye bakanları ve merkez bankası başkanlarının üç gün sürecek toplantısı başlarken Yellen, “Temerrüt dışında, borç limiti üzerindeki çekişmeler de ciddi ekonomik maliyetler getirebilir” diye ekledi.
Borç tavanı olarak adlandırılan ve halihazırda tahakkuk etmiş faturaların ödenmesi için hükümetin borçlanmasına getirilen sınırın kaldırılması genellikle rutin bir işlemdir.
Ancak 2022’de Temsilciler Meclisi’nin kontrolünü ele geçiren bütçe yanlısı Cumhuriyetçiler, mevcut 31,4 trilyon dolarlık limiti yalnızca harcamaların kısıtlanması halinde yükseltme sözü verdiler.
Geçtiğimiz hafta Yellen, ABD’nin mali yükümlülüklerini yerine getirecek parasının 1 Haziran gibi erken bir tarihte tükenebileceği uyarısında bulundu.
Perşembe günü ise 2011 yılında ABD’nin çok sevilen AAA borç notunu kaybetmesiyle sonuçlanan benzer bir çıkmazı hatırlattı.
Yellen, “Kendi kendimize bir kriz yaratmak için iyi bir neden yok” dedi.
“ABD Kongresi 1960’tan bu yana borç limitini neredeyse 80 kez yükseltti ya da askıya aldı. Bunu bir kez daha yapmak için hızlı hareket etmeye çağırıyorum.”
Genel
Emekli amirali ‘sıkarız kafasına’ diye tehdit etmişti: Savcının bulamadığı Çelik, Bahçeli’nin yanında çıktı

Emekli amiral Türker Ertürk’ü “sıkarız kafasına” diye tehdit eden Alparslan Çelik’in, hakkındaki soruşturmada savcılıkça “bulunamadığı” ve dosyanın “faili meçhul”e gönderildiği ortaya çıktı. Gazeteci Türkoğlu’na göre savcının bulamadığı Çelik, Bahçeli’nin fedailiğini yapıyor.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, emekli amiral Türker Ertürk’ün, Alparslan Çelik tarafından “sıkarız kafasına” şeklinde tehdit edilmesi ve sonrasındaki süreci anlatan bir yazı kaleme aldı.
Çelik’in, Suriye’de düşürülen Rus uçağından sağ çıkan pilotu öldürdüğünü yazan Terkoğlu, tehdit nedeniyle aranan ancak “bulunmayan” Çelik’in, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yle fotoğraflarını paylaştı. Terkoğlu, Alparslan Çelik’in aynı zamanda savaş suçlusu olduğunu belirterek, Bahçeli’ye fedailik yaptığını söyledi.
Terkoğlu’nun yazısındaki ilgili bölüm şöyle:
Ertürk’ü açıkça tehdit etti
4 Nisan 2021’de, Türker Ertürk’e bir tehdit geldi. Öyle imalı filan değil. Açık açık… Aynen şu yazıyordu: “Bu terörist sevici Mihraç Ural itinin yoldaşı amiral Türker Ertürk mü darbe yapmayı düşünüyormuş, sıkarız kafasına bir daha düşünemezler…”
“Sıkarız kafasına” sözü açık da… Ya tehdit eden?
Adı Alparslan Çelik.
Rus pilotu öldürdü
Putin ile Erdoğan’ın bugünkü kadar yakın olmadığı günler. Suriye’de cihatçı teröristlere operasyon yapan bir Rus Su-24 uçağı, 24 Kasım 2015 günü, TSK’nin tespitine göre sınır ihlali yaptı. Bunun üzerine bir F-16 tarafından vuruldu. Uçaktan atlayan Rus pilot Oleg Peşkov, paraşütüyle havada süzülüyordu. Ancak yerde onu öldürmeyi bekleyenler vardı. Kendisini, Suriye’de 2. Sahil Tümeni olarak tanıtan birliğin başındaki Alparslan Çelik, emrindeki militanlarla pilotu hedef almıştı. Peşkov’a tam dört kurşun isabet etti. Yere düştüğünde hayatını kaybetmişti. TSK, kendisine yakışan bir şekilde, ölen pilotu, Suriye’den Türkiye’ye getirerek askeri törenle Rus ordusuna teslim etti.
Ancak cinayet aslında bir savaş suçuydu. Zira can çekişen silahsız bir askeri öldürmek, uluslararası hukuka aykırıydı.

Sahte paradan dolandırıcılığa
O günlerde Alparslan Çelik’e bir şey olmadı. Zira olayın ardından, Rus istihbaratının hedefine girdiğini görüp Türkiye’ye gelmişti. Çelik hakkında, Türkiye’deki savcılık takipsizlik kararı verdi. Kararda, Rus pilot için, “uçaktan ayrıldığı sırada başını, üstündeki camlı bölüme çarpmasından dolayı kafatasında kırıkların oluşmuş olabileceği” yazıyordu.
Yıllar geçti. Türkiye ile Suriye yakınlaştı. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu AKP’den koptu. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, hadise FETÖ’ye bağlandı. Bu kez, Türkiye ile Rusya’yı savaşa sürüklemek için, örgütün bu olayı tertiplediği iddia ediliyordu.
Peki Alparslan Çelik?
Huylu huyundan vazgeçer mi? Elbette bir kafeye girip garsonluk yapmadı. Türkiye’de mafyacılık işlerine karışması sanırım sizin için de sürpriz olmamıştır.
31 Mart 2016’da, polise bir ihbar gitti. İzmir’in Karabağlar ilçesindeki bir lokantada, silahlı kişiler vardı. Olay yerine giden güvenlik görevlileri, 17 kişiyi gözaltına aldı. Tahmin ettiğiniz gibi, birisi Alparslan Çelik’ten başkası değildi. Aramada, şüphelilerde, 5 makineli tüfek, 4 tabanca ve 2 telsiz ele geçirildi. Çelik ve arkadaşları, “Ateşli Silahlar Kanunu’na Muhalefet” ve “Harp silahı bulundurmak” suçlamasıyla tutuklandı.
Yakalananlar tam bir suç ordusuydu. Hayır siyasi mesele sanmayın. Örneğin Rus pilotu öldüren Alparslan Çelik’in, “sahte para” suçundan kesinleşmiş 2.5 yıl hapis cezası olduğu fark edildi. Ayrıca “hükümlünün kaçmasına yardım” ve “dolandırıcılık” suçlarından da Elazığ Emniyet Müdürlüğü’nce arandığı anlaşıldı.
Defalarca cezadan kurtuldu
“Birileri” tarafından kollanan grup, hafif cezalarla kurtuldu. Alparslan Çelik de 5 yıl hapis yattıktan sonra 2 yıl önce serbest bırakıldı. Çıktığı gibi, ayağının tozuyla, Türker Ertürk’ü “kafasına sıkarız” diye tehdit etmişti. Gerçekten, daha önce “kafaya sıkma deneyimi” olan Çelik’in yazdığına bakılırsa, tehdit ciddiydi.
Elbette Türker Ertürk de ciddiye aldı. Avukatı Ayhan Yıldızel aracılığıyla, 6 Nisan 2021’de, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Hani şu, İmamoğlu’nu “ahmak” ifadesinden dolayı siyasi yasaklı yapan savcılık!
Savcılık meçhul dedi
Savcılık ne mi yaptı?
Uzun süre dosyayı nedense sümen altında tuttu. Sonunda da Savcı M.Ç., Çelik’e ulaşılamadığı gerekçesiyle, geçen yılın temmuz ayında faili meçhul birimine sevk etti.
MHP’den çıktı
Faili meçhul kalmasın, hatta yeni faili meçhuller olmasın diye, Türker Ertürk ve avukatı harekete geçti.
Bir de ne görsünler!
Bunca suça karışmış, Rus pilotu öldürerek Türkiye’yi savaşın eşiğine getirmiş, çeşitli çetelerle içli dışlı olmuş, birçok suçtan hüküm giyerek hapis yatmış Alparslan Çelik, MHP Genel Merkezi’nde. Hatta Devlet Bahçeli’nin hemen ardında durup fedailiğini yapıyor. Haliyle savcı “bulamıyor” değil, bulmak istemiyor!”
Yorumlar